HOCAMIN EVLERİ BAĞLAR BAŞINDA
Bundan yaklaşık dört ay öncesiydi. Haziran ayının ilk haftalarında Aykut Kocaman omuzlarda İstanbul'a uğurlanırken boşta kalan koltuğu doldurmak adına yönetim hoca arayışlarına çoktan başlamıştı. Yerli mi olur yabancı mı olur, o olsun bu olmasın tartışmaları sürerken Mustafa Reşit Akçay ile anlaşma sağlandı. Tam da bu haberi o günün şartlarında duyduğum anda tatmin olamadım.
Reşit Hocanın geçmişteki referansları, futbola felsefik yaklaşımı, farklı arayış ve kendine olan fazla güveni yüzünden ben imza attığı gün çok da olumlu bakamamıştım. En nihayetinde Aykut Kocaman'dan kalan tahtı doldurmak da hiç kolay değildi. Kulüp camiasının en büyük başarıları bu dönemde yakalandı. Kim gelirse gelsin, en ufak bir başarısızlıkta topa tutulacağı gün gibi ortadaydı ki Reşit hoca ilerleyen süreçte bavulum elimde diye bir açıklama yaparak aslında her şeyin farkında olduğunu ortaya koydu.
İçinde bulunduğumuz an itibariyle gelinen noktada başarısızlığı gerekçe gösterilerek hoca ile yollar ayrıldı. Peki, hoca gerçekten bu kadar başarısız mıydı? Tabi bunu biraz anlamlandırabilmek için çok uzaklara gitmeden bir önce ki sezon ile kıyaslıyorum. Geçtiğimiz sezon Aykut Kocaman ile ligin 9. haftasına geldiğimizde 3 mağlubiyet 4 beraberlik ve 2 galibiyet almışız. Yani toplamda 10 puan ediyor. Avrupa gruplarında ise 2 mağlubiyet 1 beraberlik alarak sadece 1 puan toplayabilmişiz. Bu arada o dönem de Ziraat Türkiye Kupası grup maçları bizim için hala başlamamıştı. Rotamızı Mustafa Reşit Akçay'a çevirdiğimizde ise bu sezon ligde 6 mağlubiyet 1 beraberlik ve 2 galibiyet ile 7 puan topladık. Rakip fileleri 10 kez havalandırırken kalemizde de 14 gol görmüşüz. Avrupa gruplarında da 2 mağlubiyet 1 galibiyet ile hanemizde üç puan var. Şimdi Allah'ın hakkı için ben bu adama nasıl başarısız diyebilirim. Elbette ligde sondan ikinci sırada yani küme düşme hattında kendimize yer bulabiliriz ama Reşit hoca camiaya girdiğinden beri de takımın yakasını terslikler bırakmadı.
Takım, cezası nedeniyle kendi sahasında ki maçlarını seyircisiz oynarken kulüp başkanı FETÖ şüphesiyle gözaltına alınıp ardından istifa ediyor. Hakem hatalarını da bu türden olayların üzerine koyarsak böylesine sıkıntılı bir süreçte aslında birçok şeyi çokta iyi idare etti. Demem o ki; başarısız olacağını imza attığı gün tahmin ettiğim Mustafa Reşit Akçay aslında başarısız gibi görünse de bunca badirenin içerisinde bence krizi oldukça iyi idare etti. Belki farklı bir süreç yaşanmış olsaydı şuan bunları değil bambaşka şeyler yazıyor olacaktım. Asıl ya da öncelikli olarak gitmesi gerekenler kuluçkaya yatmış tavuklar gibi yerinde sağ olurken Reşit Hoca ile yolları ayırmayı sadece soda niyetini taraftarın gazını almak olarak görüyorum.
Sizin maksadınız üzüm yemek değil, bağcıyı dövmektir. Bu zihniyet değişmediği sürece bizden bir şey olmaz. Bugün Reşit gider yarın Hamza gelir, ertesi gün Hamza gider yerine Ertuğrul gelir ama biz yerimizde saydığımıza şükrederiz. Lafı eveleyip gevelemek, uzatmak istemiyorum. Bildiğim bir gerçek var ki taraftar çok sabretti. Salzburg maçının son on dakikasında hoca değil yönetim istifaya davet edildiyse taraftarın geleceğe dair umutların bittiğine işarettir.
Elbette bazı başarılar vakti zamanında bu yönetimle gelmiş olabilir lakin bu süreklilik arz etmiyor, üstelik dedikodular da hiç bitmiyorsa bırakmakta ayrı bir şereftir. Bundan sonra taraftarın bu konuda geri adım atacağını hiç sanmıyorum. Süreç ne kadar uzarsa camia o kadar zarar görür. Unutmamak gerekir ki bu takımın asıl sahibi büyük Konyaspor taraftarıdır. Camiaya Süper Kupa kazandırıp adını tarihe yazdıran Mustafa Reşit Akçay'a şahsım adıma gayretlerinden ötürü teşekkür ediyorum. Yolu açık olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.