“Hoşgör Sen, Affet Gitsin Aldırma!”
Şehrimiz hoşgörü şehri, sığınmacılar için on yıla yakın bir süredir Ensar şehir olarak biliniyor. Bazı mahallelerimiz sığınmacıların yoğunlukta olduğu mahalleler halini aldı.
Aksaklıkları, yanlışlıkları, olumsuzlukları hoş gördük, görmezden geldik, aldırmadık!
Hoşgörümüzü 2020’nin oldukça olumsuz şartlarına rağmen sürdürdük.
Mesela, Cumartesi-Pazar bize yasak, onlara serbest. Bu serbestiye geceler de dahil.
Pandeminin sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı o ilk aylarda da, şehrin bütün sokaklarında, caddelerinde, parklarında cümbür cemaat yine onlar vardı.
Nedendir bilinmez;
Sürekli uğraştığımız,
Bahane bulduğumuz,
Yasak saatlerde dışarıda yakaladıklarımıza ceza kestiğimiz,
Kendi insanımız, kendi vatandaşımız!
Sığınmacı Suriyeliler, maile en az on kişi,
Maskesiz mesafesiz, hijyene uyumsuz,
Teşbihte hata olmasın,
Serseri mayın misali şehirlerimizin her tarafındalar.
Korona, sığınmacı Suriyelilerle, söz size bulaşmayacağım,
Size dokunmayacağım diye bir anlaşma yapmış olacak ki,
Onlar her yerde, biz ise evlerdeyiz!
Maske bize şart, onlar taksa da olur, takmasa da…
Mesafeye riayet bize olmazsa olmaz, onlara çekiver kuyruğunu gitsin!
Hijyen bizim için vazgeçilmez, onlara olsa da olur, olmasa da...
Bizler yakalandık mı ceza, onlara sorgu sual yok!
*****
Biz Arapçayı sökemedik amma, onların maşallahı var. Meramlarını anlatacak kadar Türkçe öğrenmiş vaziyetteler.
Çocukları okullarımızda bu işi çabuk çözümlendiklerinden, arada tercümanlık yapıyorlar.
Bizlerin söylediklerini de, babalarına pek bir güzel aktarıyorlar.
Suriyeli sığınmacıların her alandaki geçiş üstünlükleri,
Yasaklardan muaf gibi gözükmeleri,
Olsa da, fazla takmadıkları,
Bizden daha fazla hoş tutulmaları,
Onlara karşı daha müsamahakâr davranışlar sergilenmesi,
Kendi insanımız, kendi kalenderlerimizi yaralıyor!
Bu alınganlıklarını uzunca bir süredir yüksek sesle dillendirenler var!
Bu konuların gerekli mercilere ulaşmadığı, ulaştırmadığı düşüncesi hakim!
Pandeminin getirdiği yasaklar, kurallar, gerekli makamlara ulaşmadaki sıkıntıları sanırım çok daha üst boyutlara taşıdı.
Kapılar insanlara bugün için lazım!
Açılmazsa kapılar, derdini anlatamazsa insanlar, kapı neye yarar?
2020 bu değerlendirmeler ışığında, insanımıza daha fazla koyan, dert sahibi eden bir yıl oldu.
Bu konulara takmış filan değiliz, efkârımızdan yaşadıklarımızı, şahit olduklarımızı sıralıyoruz!
*****
Hele ki böyle bir yılda, insanların derdiyle dertlenilmemişse, problemleri çözülmemişse,
İnsanımız kendini unutulmuş,
İhmal edilmiş,
Geri plana itilmiş hissetmişse,
Derin bir hayal kırıklığı yaşamışsa,
2020 şartları göz önüne alındığında daha fazla yaralanmışsa,
Kolay kapanır mı bu yaralar?
Fakir-fukarayı,
Garip-gurabayı,
Kalenderleri,
Derdini söyleyemeyenleri,
Ben açım, evde yiyecek kuru ekmeğim dahi yok diyemeyenleri,
İsimleri listede yok, açım diye kapımızı çalmadılar,
Ağlamayan çocuğa meme vermezler lafını bilmiyorlar mı, derseniz,
Suriyeli sığınmacılar ağlamadan nasıl koşuyorsunuz demezler mi?
*****
Hele ki, Suriyelilere yapılan ayni ve nakdi yardımlar,
Onların hayat standartlarının bizim insanımızdan çok daha iyi şartlarda gelişmesi,
Onlara dükkan açarken, iş kurarken gösterilen kolaylıkların,
Kendi insanımıza gösterilmemiş olması,
Derin hayal kırıklıklarına neden oldu!
2020’nin gerek Korona açısından, gerekse enflasyon ve ekonomi açısından yarattığı sendrom kolay taşınabilecek, kolay altından kalkılabilecek bir sendrom değil.
Gönlü alınmayan, yakasına küsen,
Suriyeliler kadar hükmümüz yok mu diyen insanların kimyası bozuldu.
Kendi insanımızı hiç bu kadar ihmal etmemiştik!
Hiç bu kadar göstere göstere bizim dışımızda kalan insanlarla kendi insanımızdan daha fazla ilgilenmemiştik!
*****
Hafta sonu yasaklar vardı. Önümüzde yılbaşı yasakları var.
Yasak konusuna uyan ve dikkat eden milletiz.
Yasak bize yasak,
Bizim gencimiz, yaşlımız evde...
Suriyeli gençler bomboş olan tam caddelerin ortasından yürüyorlar. Bisikletle şehrin tadını çıkarmaları da cabası…
Evleri cadde üzerinde olanların hafta sonlarında pencereden görecekleri normal görüntüler bunlar!
Bakkala gitmişlerdir canım,
Ekmek alacaklardır,
Canları filan sıkılmıştır diyebilirsiniz!
Ne diyordu Ajda Pekkan o güzel şarkısında,
“Hoşgör sen, affet gitsin aldırma! / Büyüklük sende kalsın sonunda!”
Hoş görülmeye, anlaşılmaya bizim ihtiyacımız yok mu?
Ne diyorsun 2020 diyeceğiz, diyeceğiz amma, 2020 gidiyor!
Derdimizi Marko Paşa’ya anlatacak halimiz de yok!
Gel bakalım 2021 umudumuzu sana yükledik, bekliyoruz.
Aşıyı, anlaşılmayı, sıkıntılarımızı savmayı…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.