İNCE MESELE
“Tam Batılılaşmamış, fakir Müslümanların kendi ülkelerini yönetmeleri asla kendilerine bırakılamaz” gibi garip yazılar yazan The Guardiyan gazetesine Sayın Cumhurbaşkanımız hak ettiği cevabı vermiştir. Bu küstah gazete aslında daha fazlasını da hak etmiştir ama nezaket bu kadarına izin veriyor. Bu cümleleri onlara yazdıran, yüzyıllardır batıyı esir almış olan şeytandır. İnsan bu sözü duyunca, arkasındaki şeytanı görür gibi oluyor.
Doğrusu batıda yaşayan halk da Adem (A.S.) ın torunları olmakla bizim kardeşlerimizdir. Onlar, etkili yerlerin çoğunu ele geçirmiş olan şeytanlaşmış insanların yönetimi ve karartması altındadır. Bu yüzden ahretle ilgili tehlikeleri görememektedir. (Mücadele suresi: 19). Çünkü şeytan daima cehenneme gitme sebebi olan, çirkin ve yanlış işleri emretmekte (Bakara suresi: 268) ve bunları etkisi altındakilere güzel ve doğruymuş gibi göstermektedir (Hicr suresi: 39). Yani yönetim bakımından asıl yardım edilecek olan, şeytanın yönetimindeki batılı kardeşlerimizdir.
Aslında şeytanın hilesi zayıftır (Nisa suresi: 76). Ama bu zayıflık onu doğru tanıyan ve sakınan Müslümanlar içindir. Ancak şeytanlaşmış insanların hilesi, Müslümanlar için de güçlüdür. Bu gerçeği bilen Müslümanlara bile batının ahlaksızlık ihraç edebilmesi bu yüzdendir. Batılı kardeşlerimiz için şeytanın da, şeytanlaşmış insanların da hilesi çok güçlüdür. Çünkü bu günkü İnciller orijinal İncil değildir. Hepsi değiştirilmiş İncillerdir. Bu sebeple batılılar, gerçek haliyle şeytanı tanımaktan mahrumdur. Bu günkü Tevrat dahi orijinal Tevrat değildir, gerçek Tevrat’ın değiştirilmiş halidir. Bu sebepten Yahudiler de aynı durumdadır.
Bu değiştirilmiş İnciller de, Tevratlar da şeytanın aldattığı insanlarca ortaya getirilmiştir. Orijinal olmayan bu kitapların yanlış yönlendirdiği batı insanı da ahret inancı konusunda sapıtmıştır. Hıristiyan ve Yahudilerin neredeyse hepsi kesinlikle cennete gideceğine inanıyor. Onlara göre cehenneme gitmek Müslümanlara mahsustur. Günaha batmış bir Hıristiyan’ın günahını, günah çıkardığı bir papaz bile sözde silebiliyor. Domuz eti, alkol, uyuşturucu, kumar, fuhuş gibi bizde günah sayılan birçok konu onlar için mubah olabiliyor. Aslında buna kendileri de inanmıyor ama şeytanın aldatması sebebiyle böylesi işlerine geliyor. İşte bu tipik bir şeytan aldatmasıdır.
Bu durumda onlar cenneti çantada keklik gibi gördüklerinden, bütün dikkat ve çabalarını dünyaya yoğunlaştırmış ve tamamen dünyaperest olmuşlardır. Sırf dünya için çalıştıklarından dolayı zengin, ileri ve güçlüdürler. Teknik bakımdan üstün ve refah içindedirler ama aslında çok bedbaht ve zavallı bir haldedirler. Çünkü şeytanın boyunduruğu altındadırlar. Şeytan onları savurgan, zevk düşkünü, çıkarcı, ikiyüzlü, sinsi, sömürgen, fitneci, ahlak ve maneviyat yoksunu, inançsız, sırf dünyayı düşünen, sırf dünya nimetleri ve zevkleri için çalışan köleler haline getirmiştir. Zaten şeytanın amacı da böyle şeylerdir.
Şeytan, bütün çirkin ve günah işleri onlara doğru, güzel ve gerekli gibi göstererek yaptırıyor. (Bakara Suresi: 268). Örneğin fitne ve fesadı onlara güzel ambalajlar içinde sunuyor. Fitnenin, o süslü ambalajların üstünde yazılı olan adı politika, algı yönetimi, sosyolojik çalışmalar, toplum mühendisliği, çeşitli yardımlar, insan hakları vs. gibi farklı isimlerdir. Örneğin Müslümanları birbirine düşürüp silah satmayı, hiç sığınmacı kabul etmemeyi, Hristiyan bile olsa mağdurlara karşılıksız yardım etmemeyi şeytan onlara normalmiş gibi gösteriyor. Bütün bunları onların gözüne doğru, haklı, masum, insancıl ve mutlaka yapılması gereken işler olarak gösteriyor. Şeytan insanın değişmez, ıslah olmaz, barışmaz, ezeli ve ebedi düşmanıdır (Fatır suresi: 6). Emri altına aldığı insanlara veya topluluklara daima Müslümanları hakir ve düşman gösterir, onlara daima Müslümanlarla mücadele etmeyi emreder (Enam suresi: 121 ). Hıristiyan ve Yahudilerle mücadelemizin hiç bitmemesi bu yüzdendir. Hal böyle olunca “Batılılaşmamış Müslümanlar” onların gözüne acınması, yönetilmesi ve asimile edilmesi gereken zavallılar olarak gözüküyor. Elbette ki her yerde olduğu gibi batıda da halk masumdur. Ama pek azı hariç, yönetimde ve etkili yerlerde hep şeytanın seçtikleri vardır. Elbette ki, basın-yayın da bu etkili yerden biridir. Allah’a emanet olunuz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.