İslâm Dünyası zillet altında
TARİHE YOLCULUK (162)
Filistin İstiklâl Savaşı’nın ilk başkanı ve Filistin halkının millî kahramanı olan Kudüs Müftüsü Emin el-Hüseynî, “Benim mücadelem, kültürümüz, benliğimiz, dinimiz kaybolup gidecek, diye idi. Bugün bakınız ne hâldeyiz. Müslümanların şeyhüslâmı ile Kudüs-i Şerif’in müftüsü gizli görüşüyoruz. Şu zillete bakınız” diyerek İslâm dünyasının nasıl bir zillet altında oluğunu ifade ediyor.
Filistin Müftüsü Emin el-Hüseynî hazretlerini ilk defa olarak, Şehülislâm Mustafa Sabri Efendi’nin evinde gören Ali Ulvî Kurucu, hatıratında, o dönemler İngiliz ve Yahudi casuslarının takibi altında olan Müftü Efendi ile daha sonraları altı kez görüştüğünü ifade ediyor.
Filistin’in Millî Kahramanı
Müftü Emin el-Hüseynî, 1917 yılından itibaren, İngilizlerin Filistin siyasetine ve o topraklara Yahudi göçmenler yerleştirilerek, yerli halkın yerinden yurdundan sürülmesi politikasına karşı çıkmıştır. Bu yolda mücadele eden ilk teşkilâtları kurmuş; sulh yoluyla hak aramanın imkânsız olduğunu çabucak anlayarak, silâhlı birliklerin teşkilinde de ilk adımları atmıştır.
Kudüs Müftüsü olan ağabeyinin 1921 yılında vefatı üzerine henüz yirmi altı yaşında iken, onun yerine Kudüs Müftüsü seçilmişti.
Bütün ömrü mücadeleler, sürgünler, hapisler ve diyar diyar hicretlerle geçen bu büyük mücahid, hâlen devam eden Filistin İstiklâl Savaşı’nın ilk başkanı ve Filistin halkının millî kahramanıdır.”
Çanakkale Cephesinde Üzüntü
Yirmi yaşında gönüllü olarak Osmanlı ordusuna katılan ve Çanakkale Cephesi’ne nefer olarak katılan Filistin’in mücahid evladı Müftü Efendi, “Türk zabitlerinin, o mukaddes ve mübârek meydanda, harp sahasında, çadırlardaki lâubali hâlleri bana çok dokunmuştu. Namaz kılmamaları, içki sohbetleri görmek, bizleri çok üzmüştü. Benim gibi uzaktan, Kırım’dan, Dağıstan’dan, Kafkasya’dan gelen gönüllüler hep şikâyetçi idiler:
“Ne niyetle geldik, burada neler görüyor, nelere şahit oluyoruz” diyorlardı.”
***
Elbette bu tür üzüntü veren manzaralar Çanakkale Destanı’na hiç gölge düşürmez ve Çanakkale ruhunu elbette zayi etmez. O yıllarda Osmanlı ordusunun başında bir Alman generalinin bulunduğunu da unutmamak ve Çanakkale Cephesinde Alman subaylarının da olduğunu yabana atmamak gerekir.
Kudüs Müftüsü Emin el-Hüseynî ile ilgili sahih bilgiler çok az olduğundan Ali Ulvî Kurucu merhum, Hatıratında bizlere, onun hakkında gerçek bilgileri aktarmaya devam ediyor:
Şu Zillete Bakınız
Müftü Emin el-Hüseynî anlatmaya devam ediyor:
“Efendim, bir memleketin münevver zümresi, aydınları, kültür yoluyla, fikren, ruhen esir düştü mü, artık orada bozulmanın, yıkılmanın önüne geçilemiyor.
Nitekim münevver zümre, Sultan Abdülhamid’in aleyhine kıyam etmesiyle, Padişah’ta bu işin önüne geçememiştir… Benim mücadelem, Yahudilerle, onlardan önce İngilizlerle… Müslüman halk, onların âdet ve an’anelerini benimseyip onların içinde eriyecek, kültürümüz, benliğimiz, dinimiz kaybolup gidecek, diye idi.
Bugün bakınız ne hâldeyiz. Müslümanların şeyhüslâmı ile Kudüs-i Şerif’in müftüsü gizli görüşüyoruz. Şu zillete bakınız.
***
Türkiye, iki yüz yıldan beri “Ganaralaşmış Aydın” ihanetiyle mücadele etmiyor mu?
Batı’nın kültür emperyalizmine karşı ayakta durmak ve tekrar Türk-İslâm kültürünü eğitim ve kültür yoluyla yeni genç nesillere aktarabilmek için büyük mücadeleler verilmiyor mu? Mücadele illâ siyasetle olacak diye bir durum yok! Siyasetçiler yolu açsınlar yeter! Her sahada mücadele vermek gerekiyor. En önemli saha da kültür ve eğitim yoluyla verilen ve verilmesi elzem olan sahadır. Eğitim ve kültürü ihmâl eden ve savsaklayan bir zihniyet, hiç kuşkunuz olmasın koskoca Türk ve İslâm coğrafyasını yalnız bırakmış olur. Hâlbuki bizim o kadar tesirli bir kültür coğrafyamız bulunuyor ki, şimdiye kadar bu coğrafyaya kültürel açıdan sahip çıkmış olsaydık, durumumuz bu kadar perişan ve bu kadar zillet altında olmazdı.
YARIN: Yahudiye hayran Araplar ve milliyetsiz aydınlar.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.