Kadınca çalışmak
Kadın olmanın zor olduğu bir ülkede bunun yanına bir de iş hayatını eklemek ancak kadın olmanın gücüyle açıklanabilecek bir durumdur. İşte size Türkiye'de çalışan kadın olmanın kısa bir özeti.
Ekonomik özgürlüğünü kazanmış, aile bütçesine katkı sağlayan, üreten bir insan olmanın getirisi olarak kendine güvenen, kendi ayakları üzerinde duran, özgüvenli bir kadın olmaktır.
Çalışan kadın olmak enerjisinin büyük bir kısmını, kendisine her gün “niye çalışıyorsun?”, “evinle, eşinle, çocuklarınla ilgilensene”, “kocanın kazandığı para size yetmiyor mu?”, vb. diyenlere çalışmanın, üretmenin, emek vermenin, toplumda bir yer edinmenin önemini ve güzelliğini anlatmaya harcamaktır.
İş hayatının dışında kalan hayatın bütün sorumluluğu da kendi omuzlarına yüklendiği için, hayatını bir gün öncesinden dakika dakika prova etmesi gereklidir. Çocuklar ne giyecek, akşam yemeği ne olacak, temizlik ne zaman yapılacak, vb. onlarca soruyu bir gün öncesinden kafasında yaşamak, ertesi günü planlamak zorundadır. Hayat müşterektir ama erkeğe pek müşterek değildir çünkü.
Zaten kadın olduğun halde çalışıyorsun, bir de aldığın maaşa mı itiraz ediyorsun? Kadın olduğun için sana iş vermişiz, hâlâ ne istiyorsun? Bunlar aynı işi yaptığı erkek meslektaşından daha düşük maaş alan kadının bunu dile getirmesi halinde duyacağı sözlerden bazıları. Maalesef dünyanın genelinde kadına iş vermek lütuf olarak görüldüğü için verilen maaşa şükretmesi beklenmektedir.
Dünya üzerinde “çalışan erkek” gibi bir kavram yokken, çalışan kadın, çalışan anne gibi kavramların olması bile kadının iş hayatında yaşadığı zorlukların bir ispatıdır. İşte çalışan kadın bu algıya karşı dimdik ayakta duran kadındır.
Çalışan kadın olmak bir tercihtir ve bu tercih çoğu zaman “ev işlerini ihmal etmemek” kaydıyla yapılır. Hayatın müşterek olması ne yazık ki kadın çalışıyorsa rafa kalkar. iş yerinde 8 saat mesai yapan kadından bu saatlerin dışında kalan sürede evin temizliği, yemek, çocukların bakımı, ödevi, vb. konuları da halletmesi beklenir. En ufak bir şikayete tahammül yoktur, çünkü bu durumda “e ben sana diyorum, çalışma!” demeye hazır onlarca kişi vardır. Çalışan kadın olmak çift vardiyalı bir hayatı tek başına çekip çevirmek demektir.
“Çalışıyorsun ama kazandığın para temizlikçiye, bakıcıya gidiyor” eleştirileriyle mücadele etmek her çalışan kadının mücadele etmesi gereken bir mantıktır. Çalışmayı sadece para kazanmak olarak gören, hayatın içinde olmak, üretmek, kendi ayakları üzerinde durmak kavramlarını anlayamayan insanlara bu sorunun cevabını vermek gerçekten zor. Kadınlar sırf bunun için bile takdiri hak ediyor.
Var olan, var olmasını bilen, yaşadığı topluma katkıda bulunan, bütün bu olumsuzluklara karşın üretmenin, kendini ifade etmenin tadını almış kadındır... Emekçi kadındır.
Kadın her zaman güçlü olmalı ve ayakta kalmalı. Her nerede çalışırsa çalışsın kadın üreten olmaktan, ailesine, topluma, ülkesine hizmet etmekten gurur duyar.
Çalışarak, emeğiyle para kazanan kadın kazandığı paranın kıymetini herkesten çok bilir ve aile bütçesine sırf bu yönüyle de büyük katkılarda bulunur. Bütün emekçi kadınların emeklerine yüreklerine sağlık olsun. Hep kendi ayaklarının üzerinde durmayı başarsınlar.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.