Kalp hastalıkları; Riyâ
Bismillâhirrahmânirrahim.
Riyâ; ahiret ameliyle veya ahiret ameline delâlet eden söz veya fiillerle dünya menfaatini istemek, kendini zorlayan biri olmadığı halde yaptığı ahiret amelini bir kimseye bildirmesidir.
Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri Kur’an-ı Kerimde birçok yerde gösteriş yapmanın çirkin ve haram bir iş olduğunu bizlere bildirmiştir. Misal olarak; “Onlar gösteriş yaparlar.”(Mâûn Suresi 6. Ayet) “Ey iman edenler! Allah’a ve âhiret gününe inanmadığı halde sırf insanlara gösteriş olsun diye mallarını harcayanlar gibi, başa kakıp eziyet etmek sûretiyle sadakalarınızı boşa çıkarmayın. Bu şekilde hayır yapan kimsenin misâli, üzerinde biraz toprak bulunan kaygan bir kayanın hâli gibidir ki, ona şiddetli bir sağanak vurmuş da onu çıplak bir halde bırakmıştır. Böyleleri, yaptıkları hiçbir iyiliğin faydasını göremezler. Allah, kâfirler gürûhunu doğru yola ulaştırmaz.”(Bakara Suresi 264. Ayet) bu iki Ayet-i Kerime ile iktifa edelim. Ayet-i Kerimelerden de anlaşılacağı üzere Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri bu riyâ afetinden kaçınmamız gerektiğini biz Müslümanlara bildirmiştir.
Riyâ hastalığına sebep olan durumlardan bahsedecek olursak kişinin bedeni, elbisesi-giyimi kuşamı, söz ve insani ilişkileri olmak üzere birçok neden mevcuttur. Riyâ sebeplerine kısaca örnek vererek Müslümanlar olarak ne durumda olduğumuzu beraberce görelim.
Bedenin riyâsı kişinin az yiyip çok ibadet ettiğine ve ahiretten fazlaca korktuğuna delâlet etmesi için bedeninin zayıflığını açığa vurmasıdır. Başka bir şekli de geceleri uykusuz kaldığına ve dini meselelerde çok üzüldüğüne delâlet etsin diye bedeninin sarardığını açığa vurup dillendirmesidir. Yine bir başka çeşidi oruç tuttuğuna delâlet etsin diye dudaklarının kuruduğunu göstermesidir. Bunlardan ayrı olarak kişinin mütevazı görünmeliyim diyerek ağır başlı davranması da gizli bir riyadır. Bu yazdığımız örnekler ahiret meselelerindeki beden ile ilgili riyâ çeşitleridir. Dünya ehlinin dünya işlerindeki riyâsına da biraz örnek vererek devam edelim. Kişi fiziğinin düzgünlüğü güncel tabirle fit oluşuyla, beden renginin güzelliğiyle, boyunun uzunluğuyla, yüzünün güzelliğiyle ve bedenin temizliğiyle gösterişe girer ve bundan kaçınmalıdır.
Elbise ve giyim kuşam meselesinde riyâ karşımıza; kişinin eski ve yırtık elbiseler giyerek tevâzu sahibi olduğuna, nefsini kırdığına, fakir ve zâhid olduğuna delâlet etsin diye bu anlatılan şekilde giyinmesi olarak çıkar. Bu konuda dünya ehli için yapılan riyâya örnek ise lüks giyinmek, son model arabalara binmek, geniş evlerde oturmaktır.
Söz bir diğer tabiri ile hitabette riyâ karşımıza çok tanıdığımız bir şekilde gelmektedir. Kişi ilminin çokluğunu göstersin diye hikmetli bir şekilde konuşması ve insanlara vaaz etmesidir. İlimde ve dinde üstün görünmek için hasmını susturmak için (ilmi sahada) mücadele ve münazara yapmasıdır. Dünya meselelerinde hitabette riyâya örnek olarak kişinin şiirler ve güzel sözlerle konuşmalarını desteklemesi bir çeşididir.
Amellerde riyâ meselesine de bir örnek verecek olursak kişi insanlarla cemaat halinde namaz kılarken ki hali ile yalnız namaz kılarken ki hali arasında bir fark ortaya çıkıyorsa bu kişinin içinde bir gösteriş yapma arzusunun olduğuna delâlet edebilir.
Yazımın bu kısmına kadar belirli başlı sebeplere değindim fakat yukarıda yazılanların tamamı insanların dışardan anlayabileceği bir durum değildir. Her Müslüman kendisini bu konularda değerlendirmelidir. Çünkü yukarıda yazılan, hem dini hem dünyevi riyâ örnekleri Müslümanların yapmaları gereken işlerdir. Aradaki fark ise Müslümanların bunları görsünler, bilsinler diye değil sadece ve sadece Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretlerinin rızasını kazanmak için yapması gerekmektedir. Bu sebepler bir Müslüman olarak başka bir Müslüman kardeşimizi riyâkârlık ile itham etmemiz doğru değildir bilakis büyük bir günahtır.
Mevla Teâlâ ve Tekkades Hazretleri Kur’an-ı Kerimde; “Ey iman edenler! Zannın birçoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır.”(Hucurât Suresi 12. Ayet) buyurmaktadır.
Riyâ meselesinde geçmiş âlimlerimizin verdiği hükümlere gelecek olursak; dünya ameli ile riyâdan maksat gerçeği gizlemek, kötüyü iyi göstermekten ve yasaklanan bir şeye onunla kavuşmak istenilmediğinde riyâ yapmak haram değildir. Ancak büyük bir menfaat elde etmek için olursa bu kötülenmiştir. İbadetlerde, ahiret amellerinde riyâ yapmaya gelince, bunların tamamı haramdır. Hatta kişi ibadetin temeli hakkında riyâda bulunursa ( farz namazı insanların yanında kılıp da yalnızken kılmaması) bazı âlimlere göre küfürdür, kişinin din dairesinden çıkmasına sebep olur. Riyâ aynı zaman da şirk-i hafî olarak tanımlanmaktadır. Şirk-i hafî, gizli olarak kişinin Rab Teâlâ ve Tekkaddes Hazretlerine ortak koşması olarak tanımlanmaktadır. Riyâ ile alakasına gelecek olursak kişi gösterişte rızayı ilahiyi unutur ve kendisine dünyalık karşılıktan başka bir yarar sağlamayacak mahlûkatı razı etme derdine düşer.
Yazıma Aleyhisselatü Vesselam Efendimizin bizlere ahiretten haber verdiği şu Hadisi Şerifleri ile son vereyim; “Kıyamet günü hesabı ilk görülecek kişi, şehit düşmüş bir kimse olup huzura getirilir. Allah Teâlâ ona verdiği nimetleri hatırlatır, o da hatırlar ve bunlara kavuştuğunu itiraf eder. Cenâb-ı Hak:
"Peki, bunlara karşılık ne yaptın?" buyurur.
"Şehit düşünceye kadar senin uğrunda cihad ettim." diye cevap verir.
"Yalan söylüyorsun. Sen, "Babayiğit adam." desinler diye savaştın, o da denildi." buyurur. Sonra emrolunur da o kişi yüzüstü cehenneme atılır.
"Bu defa ilim öğrenmiş, öğretmiş ve Kur‘an okumuş bir kişi huzura getirilir. Allah Teâlâ ona da verdiği nimetleri hatırlatır. O da hatırlar ve itiraf eder. Ona da:"
"Peki, bu nimetlere karşılık ne yaptın?" diye sorar.
"İlim öğrendim, öğrettim ve senin rızân için Kur'an okudum." cevabını verir."
"Yalan söylüyorsun. Sen "Âlim." desinler diye ilim öğrendin, "Ne güzel okuyor." desinler diye Kur'an okudun. Bunlar da senin hakkında söylendi." buyurur. Sonra emrolunur o da yüzüstü cehenneme atılır."
"(Daha sonra) Allah Teâlâ’nın kendisine her çeşit mal ve imkân verdiği bir kişi getirilir. Allah Teâlâ verdiği nimetleri ona da hatırlatır. O da hatırlar ve itiraf eder."
"Peki ya sen bu nimetlere karşılık ne yaptın?" buyurur.
"Verilmesini sevdiğin, razı olduğun hiç bir yerden esirgemedim, sadece senin rızânı kazanmak için verdim, harcadım." der.
"Yalan söylüyorsun. Hâlbuki sen, bütün yaptıklarını "Ne cömert adam." desinler diye yaptın. Bu da senin için zaten söylendi." buyurur. Emrolunur bu da yüzüstü cehenneme atılır.” (Müslim, İmâre 152)
Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri bizleri riyânın gizli açık bütün şekillerinden muhafaza etsin, sadece rızası için çalışan kullarından eylesin.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.