Câiz diyen var!
Bismillâhirrahmânirrahim.
Hz. Vabisa (R.a) anlatıyor: Efendimiz aleyhisselatü vessselam’a iyilik ve kötülük hakkında her şeyi sormak için yanına vardım. İki veya üç defa "Yanıma gel, yaklaş." diye buyurdu. Meclisteki insanların üzerinden adımlarımı atıp giderken, onlar, yerimde durmamı istiyorlardı. Fakat ben “Bırakın beni, bütün insanlardan bana daha sevgili olan Resulullah’a yakın olmak istiyorum.” dedim. Efendimiz aleyhisselatü vesselam’da “Bırakın onu, ey Vabisa! Yaklaş.” diye buyurdu. Yanına yaklaşıp önünde oturdum. Bana “Senin niçin geldiğini ben mi söyleyeyim; yoksa sen mi soracaksın?” deyince, "Siz söyleyin.” dedim. “Sen iyilik ve kötülük hakkında soru sormak için geldin.” buyurdu. “Evet.” dedim. Bunun üzerine üç parmağını göğsüme dokundurarak “Ey Vabisa! Kalbine danış, nefsine danış.” buyurdu ve bunu üç defa tekrarladı. Sonra da şöyle devam etti, “İyilik nefsin yatıştığı şeydir. Kötülük ise insanlar sana fetva verseler bile- nefsi tırmalayan, sinede gel-gitler / tereddütler meydana getiren şeydir.” (Müsned, 4/228; Mecmâu'z-Zevâid, 1/175,10/297; Darimi, Büyu, 2; Süyûtî, Câmi’u’s-Sağîr, 1/40)
Günümüzde değişen yaşam koşulları sebebi ile her alanda olduğu dinin emir ve yasaklarına dâhil olan yeni meseleler ortaya çıkmaktadır. Banka müessesesi gibi faizli işlem yapan kurumlar artmıştır. Bu kurumlar aşırı merhametleri! sebebi ile bazen Müslümanları düşünerek bazı işlemler ortaya çıkarmaktadır. Tıp ilminin ilerlemesi sebebi ile bazı ameliyat ve operasyonlar için fetva sorulmakta ve bunlara ilim sahibi insanlar fetvalar vermekte ya da vermemektedir. Bu konuya daha birçok alandan örnek verilebilir.
Yazımda söz söylemek istediğim konu ortaya yeni meseleler çıkıyor ilim sahipleri fetva veriyor meselesi değil. Bir konuda farklı birkaç fetva oluyor, bir âlim caiz dediği bir meseleye diğer âlim caiz değil diyor. Müslüman böyle bir durumda nasıl bir yol izleyecek.
Yukarıda zikrettiğimiz hadisi şerifte Efendimiz aleyhisselatü vesselam bizlere nasıl bir yol izleyeceğimizi göstermiştir. Bize verilen fetvalardan sonra kalbimizle muhasebe yapmadan hiçbir yola girmemeliyiz.
Müslüman kalbine sorup vicdanının rahat olduğunu gönlünün şüphe duymadığını zikredebilir. Burada başka bir sorun/soru daha ortaya çıkmaktadır. Kişinin kalbi ne kadar Müslüman? Bu soruya zikredeceğimiz şu ayet-i kerime cevap niteliğindedir; “Onlar inanmışlar, kalbleri Allah'ı anmakla huzura kavuşmuştur. Dikkat edin, kalbler ancak Allah'ı anmakla huzura kavuşur.”( Ra’d Suresi 28. Ayet)
Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretlerinin zikri ile huzur bulmamış, O’nun zikri ile tanışmamış kalbe soru sormak cahil ve bilgisiz kimseden alınan fetvadan farksızdır.
Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri Hakkı hak bilip Hakka ittiba, batılı da batıl bilip batıldan ictinâb eden kullarından eylesin.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.