Koski Gn. Müd. Sn İsmail Selim Uzbaş’ın Açıklamaları’nın Düşündürdükleri
KOSKİ Genel Müdürümüz Sn. İsmail Selim Uzbaş gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Sn. Uğur Özteke’yi ziyaretlerinde su tasarrufunun gerekliliğini bir kez daha dile getirdi geçtiğimiz hafta haklı olarak. Sayın Uzbaş zaten su tasarruf çağrısını KOSKİ internet sayfasında da sürekli yinelemekte; gerçekten çok yararlı bilgiler içeren Su ve Enerji Verimliliği konulu kitapçık yayınlamış, ekibiyle yüzün üzerinde tarihi çeşme restorasyonunu başarmış ve 2013 yılında “Konya’nın Tarihi Çeşmeleri” adı ile muhteşem bir eseri Konya’ma kazandırmış bir bürokratımız; kendisine teşekkür ediyorum öncelikle.
Bizim yaş kuşağında olup da tatlı su çeşmesi kuyruğunu yaşamamış Konyalı yoktur herhalde. 1986 veya 1987 yılında damacana su yönetmelikleri gündeme gelince öğrenmiştik Çayırbağı suyunun damacana su olarak satılamayacağını. Kaynağında şişelenmemesi yanısıra suyun sertliğinin fazla olması da engeldi parayla satılmasına. Zamanın Sağlık Müdürü rahmetli Ekrem Yıldırım abimiz istasyon mevkiindeki işletmeciyi de mağdur etmeyecek çözümü “suyun sertliğini ilan edin, alan alsın” şeklinde bulmuştu.
Bugün 1990 yılında KOSKİ’nin sloganı olan “burada su bedava” noktasından maalesef çok uzağız. Bir eski Belediye Başkanının sözüyle “en pahalı su olmayan sudur”. Günümüzde sertlik dereceleri 14 ile 19 arasında değişen kaynaklardan şehirdeki çeşmelere su şebekesi çekilmiş durumda. Mahalle çeşmelerimizin sayısının binlere çıkarılmasının hedeflendiği açıklanmakta. Merakım suyun yokluğuna doğru gidilirken tatlı su adı altında döşenen şebekenin ve mahalle çeşmelerinden akan bedava suyun israfa neden olup olmadığı; şehir şebekemizdeki kayıp-kaçak oranı.
İçme ve kullanma suyunun ötesinde Konya’mın daha da önemli sayılabilecek sorunu tarıma da yansıyacak su yokluğu. Aslında Büyükşehir Belediye Başkanımın Sn. Tahir Akyürek konunun en farkında olanlardan. 11 Mart 2004 tarihinde “Göksu Konya’ya ekolojik denge değişikliği ile yılda 1 milyar dolar katma değer artışı sağlayacak” açıklamasını yapmış; 2007 yılında Dünya Belediye Başkanları İklim Değişikliği Birliği’ne (WMCCC) üye olmuş bir başkanımız var. Büyükşehir Belediye Yasası ile artık kentimizde tarım ve hayvancılık alanlarının büyük çoğunluğu da Büyükşehir Belediye Başkanımızın yetki alanında. Konya Ovası su planlaması ve yönetimi doğru yapılırsa Ortadoğu’yu da besleyecek kapasitede kabul ediliyor. Ancak Türkiye yıllık yağış ortalaması 640 mm iken Konya bölge ortalaması sadece 317.7 mm. (Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2010 verisi) KOP projesi sadece Konya’mın değil ülkemin de çok önemli projesi ancak Konya’mdaki kontrolsüz ve izinsiz su kuyuları kullanımı, vahşi tarım arazi sulaması hatta mevcut ürünlerle tarım yapılmaya devam edilmesi geç bulduğumuz sulu tarımı çabuk kaybetmemiz riskini de beraberinde getiriyor. İşin uzmanı KOP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığının açıklamaları bu yönde. Yıllık yağışı yetersiz, havzada ovaya transfer edilebilecek önemli su kaynağı olmayan Konya tedbir alınmazsa ki burada en önemli pay Büyükşehir Belediye Başkanımız ve ekibine düşüyor, maalesef yeni Mavi Tüneller aramak zorunda kalınacak. GOP ile hemen hemen aynı sulanabilir tarım arazisine sahip ilimiz (GOP 1.700.000 ha-KOP 1.800.000 ha) 55 milyar metreküp su potansiyeline sahip GOP yanında yalnızca 8.3 milyar metreküp su potansiyeline sahip KOP ile yetinmek zorunda. Bölgede % 60’ı ruhsatsız 100000 kuyu olduğu hesaplanıyor. Yeraltı su seviyemiz yılda 3 metre azalıyor. Büyükşehir belediyemiz tarım konusunda da hızlı adım atmak, planlamalar yapmak zorunda görünüyor. Acaba KOSKİ ve DSİ bölge müdürlüğümüz izinsiz su kuyularını kapatmak, izinlilerin debi kontrolunu sağlamak için yoğun çabadalar mı merak ediyorum. Ancak torunlarımızdan emanet aldığımız dünyamız için tedbir almak, ovamızı çöllendirmemek adına hepimizin bir şeyler yapma zamanımız geçmek üzere.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.