Kubad-Abad Sarayı çinileriyle göz kamaştırıyordu
- Selçuklu çini sanatında oldukça geniş bir kullanım alanına sahip olan lüster tekniği, Selçuklu Sarayı ile Kubad-Abad Sarayını ve bazı camilerin mihrabını süslemede kullanılmıştır. Kubad-Abad Sarayı kazılarında bulunan yıldız ve haç formlu çiniler üzerinde bu teknik uygulanmıştır.
Eski adıyla Hoyran, bugünkü adı ile Gölkaya denilen kasabanın 3 kilometre kuzeyinde olan Kubad-Abad Sarayı, irili, ufaklı 16 yapıdan oluşmaktadır. Bunların bazıları, Büyük Saray ve Küçük Saray, Kız Kalesi, Köşk kalıntıları ve iskele yapılarıdır.
Sarayın kuzeydoğu kenarında taht makamı olan eyvan tabanı tuğlalarla döşenmiştir. Salona bakan yüzü ve eyvanın yan duvarları lüster teknikli çinilerle kaplanmıştır. Yapının kuzey köşesine düşen odanın duvarlarında in-situ çiniler ortaya çıkarılmıştır. Sır altı tekniğiyle çeşitli av hayvanları, siren, sifenks gibi fantastik yaratıklar, göğsünde ‘es sultan’ yazılı çift başlı kartal figürü ve saraylı insanlar resmedilmiştir. 2001 yılında Büyük Saray ön avlusunun güneydoğu duvarına bitişik bir hamam kalıntısı gün ışığına çıkarılmıştır. Burada sayısız yıldız ve haç çini kırıkları bulunmuştur. Bu çiniler Büyük Saray’ın sır atlı ve lüsterli yıldız çinileriyle aynı özellikleri taşımaktadır. Uzun bir süre kazı çalışmaları durdurulan Kubad-Abad Saray Külliyesindeki kazı çalışmaları 1980 yılından itibaren Prof. Dr. Rüçhan Arık tarafından sürdürülmektedir.
ÇİNİLERİ GÖZ KAMAŞTIRAN SARAY: KUBAD-ABAD
Kubad-Abad Saray kazılarında çıkarılan buluntuların büyük bir kısmı Karatay müzesinde sergilenmektedir. Karatay Müzesini âdeta Kubadâbâd müzesi haline getiren bu malzemelerden özellikle duvar çinileri dikkati çekmektedir.
Beyşehir gölünün güney-batı kıyısında, Torosların bir kolu olan Anamas dağlarının eteklerinde küçük bir alüvyon ovasında yer alan Kubad-Abad Sarayı, çinileriyle ünlü bir saraydır. Selçuklu
sanatında mimariye renk katan zengin figürlü çinilerin ustaları, düşünce ve fikirlerini
simgeler dünyasıyla birleştirerek hayvan figürlerini bu Sarayda tasvir etmişlerdir. Burada çıkarılan çiniler ve bunlar üzerindeki hayvansal motifler, kültürel mirasımızın muhteşem örnekleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Hayvan motifleri olarak; aslan, kuş, ayı, eşek vb. gibi örnekler sunulmaktadır. Kubad-Abad Sarayındaki çinilerde; kuş, aslan başta olmak üzere geyik, dağ keçisi, köpek, at, tilki, eşek, tavşan gibi tabiatta yer alan hayvanların dışında, çift başlı kartal, grifon, simurg, siren, ejderha gibi mitolojik hayvanlar ile yarı insan yarı hayvan tasvirlerine de rastlanılmıştır. Hayvan motifli çinilerin, Kubad Abad Sarayının duvarlarını boydan boya kapladığını konu üzerine çalışma yapan uzmanlar tarafından ifade edilmekte.
O uzmanlardan biri olan Mine Erdem, Selçuklu çinileri üzerine yaptığı bir araştırmasında şu ifadeleri kullanıyor:
“Selçuklu Saray çinileri figürlü desenleri, yıldız-haç biçimli şemalarıyla dini mimaride yer alan çinilerden büyük farklılıklar göstermektedir. Dini yapılardaki ciddi mozaik çini süslemelerin aksine, saraylarda çok renkli ve dünyevi bir çini süslemesi hakim olmuştur. Buradaki figürlü süslemelerde, hayvan ve doğaüstü yaratık figürleri yer almaktadır. Türk kültürünün yansıması olan Selçuklu dönemi sanat eserlerinde de bu anlayışın izleri görülmektedir. Sanatçının doğayı olduğu gibi değil yorumlayarak eserlerine yansıtma isteği Türk sanatında bir gelenek haline gelmiş ve bu düşünce, stilize etmeye, dolayısıyla sembolleştirmeye zemin oluşturmuştur. Türk sanatının köklerinin oluşturulduğu Orta Asya’da, tarıma elverişli olmayan topraklar, insanları göçebe hayat ve hayvancılığa yönlendirmiş, hayvansal figürlerin süslemede yaygın olarak kullanımını sağlamıştır.”
YARIN: Vezir Sadeddin Köpek nasıl öldürüldü?
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.