LAİKLİĞİN DE “CILKINI” ÇIKARDILAR
Laiklik, devletin tüm inançlara eşit mesafede durmasıdır. -Onların tabiri ile- “Vatandaşın yaşam biçimine” müdahale etmemesidir. Devletler laik olabilir. Ama insanları laik olmaya zorlayamazsınız. Laik olmayan insanları küçümseyemez, kınayamaz ve hatta suçlayamazsınız. Sizin hayat biçiminize karışılmıyorsa, siz de diğer insanların tercihlerine saygılı olmalısınız. Yenikapı Demokrasi ve Şehitler Mitingi’nde Kur’an okunması bazılarını fena halde rahatsız etmiş. “Laiklik elden gitti” diye dizlerini dövüyorlar. Nüfus cüzdanlarında dini “İslam” yazan haramzadeler Yenikapı’da ayin yapılsaydı bu kadar rahatsız olmayacaklardı. O zaman laiklik vurgusu da yapmayacaklar, hatta “Çağdaşlaşıyoruz” diyerek belki de zil takıp oynayacaklardı.
Ey Kur’an’dan bile rahatsız olan laikler. Dilinizin altındaki baklayı çıkarın da ne demek istediğinizi anlayalım. Sizinki, Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya benziyor. Sizin yaptığınıza Fransız kaşığı ile İngiliz helvası (!) yemek denir. Bu millet çok sabırlıdır. Yıllarca Cumhurun başının devlet törenlerinde “Şerefe” komutu ile şampanya kadehlerinin çın-çın sesine itiraz etmediyse; o yapılanın da laikliğe aykırılığına sizler sesinizi hiç yükseltmediyseniz, şimdi de Kur’an-ı Kerim tilavetine itiraz etme hakkınız olmasa gerek.
Bu laiklik denen ne menem bir şey ki; Müslümanların her yaptığı size aykırı, sizin yaptığınız her şey de size çok güzel. Laikliği her fırsatta koruma kalkanı gibi kullanmaktan artık vazgeçin. Yıllarca “İrtica… İrtica” diye Müslümanları baskı altına aldınız. Yetmedi insanların inancına bile müdahale ettiniz. Hatta fetva bile verdiniz. “Baş örtüsü İslami değil” diyerek. -Öyle değil ama- velev ki sizin dediğiniz gibi olsa da bu defa da insanların tercihlerine müdahale etmiş olmuyor musunuz?
Laikler referansını İsmet Paşa’nın Mecliste yaptığı bir konuşmadan almaktadırlar belli ki. Ne diyordu İsmet Paşa: “Din terakkiye manidir. O halde kaldırılmalıdır…”
Demek ki, sizin anladığınız laiklik budur. Ya değilse insan Kur’an’dan neden rahatsız olur. 15 Temmuz akşamı minarelerden yükselen ezan ve selalardan ne kadar rahatsız oldular ki palalarla karı-koca cami basıp, müezzini tartakladılar. Bunlar tek parti döneminin artıklarıdır.
Ezan ve bayrak özgürlük sembolüdür. Fransız işgali altındaki Maraş’ta Ulu Camii imamı Rıdvan Hoca ne diyordu minberden: “Aziz Müslümanlar. Minbere hutbe irat etmek için çıkmadım. Kalesinde düşman bayrağı olan bir memlekette Cuma namazı kılmak caiz değildir. Ne zaman şanlı bayrağımız göndere çekilir, o zaman Cuma namazı kılabiliriz.”
Cemaat kaleye hücum edecek, Fransız bayrağının yerine şanlı bayrağımızı dalgalandıracaklar ve Cuma namazını da kalenin burçlarında kılacaklardır.
Ezandan ve Kur’andan rahatsız olanlara bir sözümüz olacak.
“Buyurun! Defolup istediğiniz yere gidebilirsiniz…”
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.