MUHSİN YAZICIOĞLU VE MUKADDES DÂVÂSI (15)
Yazıcıoğlu, çocukların başını okşar, severdi…
- Muhsin Başkan, helikoptere binmeden önce kendisini bekleyen çocukların yanına gitmiş, onların başını okşayarak yanaklarından öpmüştü. Çünkü o çocuklarını çok seven bir babaydı.
Muhsin Yazıcıoğlu’nun en önemli ve dikkate değer özelliklerinden birisi de, gerek Anadolu’yu karış karış dolaşırken, gerekse BBP’nin olağan ve olağanüstü kurultaylarında olsun muhakkak ama muhakkak çekilen karelerde devamlı çocukları severken, çocuklarla konuşurken, çocukların yüzünü öperken görürsünüz.
Hatta o, son gittiği Çağlayancerit’teki mitingden sonra helikoptere binmeden önce kendisini bekleyen çocukların yanına gitmiş, onların başını okşayarak sevmiş ve konuştuktan sonra helikoptere doğru yürümüştü.
***
Kendi çocuklarını da çok seven Muhsin Başkan, her siyasetçi gibi onlardan uzakta geçirdiği günler ve zamanları da olmuştur. Kaldı ki Muhsin Başkan, Anadolu’yu dolaşmaktan eve uğradığı ve partiye geldiği zamanları pek fazla olmamıştır dense yeridir.
Çünkü Anadolu insanı ve Büyük Birlik teşkilatlarındaki davâ arkadaşları onu çok seviyordu. BBP teşkilatları onu davet ettiklerinde o, hatırlarını kırmıyor ve davete icabet ediyordu. Konya’nın “Gel, ne olursan ol, yine gel…” evrensel çağrısına her zaman uyan Muhsin Başkan, Ankara-Konya git gel altı saat olmasının avantajıyla hiçbir davetini pek geri çevirmemişti. Yalnız Muhsin Yazıcıoğlu, 17 Aralık Şeb-i Arûs (Düğün Gecesi)’da resmî olarak her sene davet edilmesine rağmen, o günün “insicamı bozulmasın” hassasiyetinden dolayı katılmıyordu. Çünkü o, bu hassasiyeti taşıyan ince düşünceli nâdir liderlerden birisiydi.
***
Muhsin Başkan, bir gün ailesiyle birlikte Alanya/Patara’ya gitmiş. Çocuklarıyla birlikte hoşça vakit geçirecekken Patara’dan BBP’liler, otele gelince, Furkan Yazıcıoğlu sonunda patlamış ve partililere; “Siz partililer, burada da mı babamı buldunuz” diye çıkışmış.
Bütün gençlik ve siyasi parti liderleri, ailesini ve çocuklarını ne kadar çok severlerse sevsinler, mutlaka ama mutlaka memleket meseleleri sebebiyle onlardan ayrı kalmak zorundalardı. “Büyük Birlik” kurmak için büyük bir dâvaya baş koyan Muhsin Yazıcıoğlu da, ailesini ve çocuklarını Allah’a emanet ettikten sonra Anadolu yollarına düşerdi. Bir siyasetçi olarak gittiği her yerde çocukların başını okşar ve onları kucağına alarak severdi. Bir gazeteci olarak buna devamlı şahit olmuşumdur. Muhsin Yazıcıoğlu’nun iki çocuğu olduğunu bilirdim. Geçenlerde Bağlum mezarlığını ziyaretimiz sırasında küçükken vefat eden bir kız çocuğu olduğunu Dr. Mustafa Güçlü’den öğrendim. Kabir taşında “Muhsin kızı Ayşe Sernur Yazıcıoğlu, Sivas 1992”
yazılı idi.
***
Muhsin Yazıcıoğlu’nun “Sevgili Çocuk” ve “Güzel Çocuk” diye iki şiiri var.
17 kıtalık “Güzel Çocuk” şiirinden…
Bir tomurcuk nasıl açar
Sen de öyle açıyorsun.
Allı morlu güller gibi
Etrafa renk saçıyorsun.
Hele dik durmayı başar
Başlayacak bir koşucuk
Değişiyorsun Güzel Çocuk…
Bilmediğin bir dünyaya
Bilmem nasıl bakıyorsun?
Yumuk yumuk gözlerinle
Gülücükler döküyorsun.
Hele biraz tanı şöyle
Dağıtmazsın mavi boncuk
Değişirsin Güzel Çocuk…
Ömürler de mevsim gibi
Yeşillenir solar bir gün.
Ana, baba, kardeş, nine
Kucak kucak dolar bir gün.
Bu mevsim de çabuk geçer
Şurda kaldı bir oyuncuk,
Değişiyorsun Güzel Çocuk…
Muhsin Yazıcıoğlu
(10 Şubat 1986, Mamak Askeri Cezaevi, A Blok)
YARIN: Muhsin Başkan’ı nasıl bilirdik/bilirdiniz…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.