Muzaffer KIRMACI – “BEN” Mİ, “BİZ” Mİ?
Elbette “Biz” olmalı. “Ben”lik şeytandandır. Hayatı kişiselleştirdiğimiz zaman, hayattan zevk alamıyoruz.
Benim bir edebiyat hocam vardı, lisede okurken. Derdi ki; “Kendisini düşünmeyen eşek. Kendisini herkesten çok düşünen ise eşek oğlu eşek.” Bu duruma göre ikinci şıkta gözle görülür bir artış var. Benim keyfim yerinde ise, gerisi boş. Benden sonra tufan.
Bu dediklerim, hayatın her aşamasında görülüyor. İş yerinde, çarşıda, pazarda, piknik alanında, yolda, trafikte birçok insan dünyanın kendisinin ekseni etrafında döndüğünü sanıyor. Ya da öyle olmasını istiyor. “Herkes bana göre hareket etsin” demese de hareketleriyle demiş gibi oluyor.
Mesela markete gidiyorsunuz. Tezgahın arkasındaki görevli arkadaş sizden önce gelen vatandaşla ilgileniyor. Onun işi bittiğinde sıra size gelecek. Sizden sonra gelen vatandaş, sizin tren beklediğinizi sanıyor (!) olmalı ki sizden önce siparişini veriyor. Siz iki dakika geç kalmakla bir şey kaybetmiyorsunuz ama, sizden sonra gelen iki dakika önce işini bitirdiği için sanki çok şey kazanıyor. Uyanık ya arkadaş!
Alışveriş merkezlerinde park yeri bulmak o kadar kolay değil. Ben genellikle bir yerde beklerim, çıkan vatandaşın yerine girerim. Girerim dediğime bakmayın. Ben 15-20 dakika beklerim, tam bir arkadaşın çıktığı yere gireceğim ya. Giremem. Çok açık göz ve uyanık arkadaşlar size o fırsatı vermezler.
Bir de oto parkları babalarının yaptırdığını sanan saf (!) arkadaşlar vardır. Bu arkadaşlar rahatlarına o kadar düşkündürler ki, bir araçlık yer onlara az gelir. En az iki araçlık yere park ederek nasıl insan evladı (!) olduklarını gösterirler. Şöyle yarım metre bir tarafa yanaşsa, kendisinden sonra gelen Allah’ın kulu da aracını park edebilecek. Ama yanaşmaz. İçinden gelmez nedense.
Bir de sizin çıkmanıza imkân vermeyecek şekilde sizi ablukaya alan sürücüler vardır. Arkanızı sağlama almışlardır. Ne zaman çıkacağı da belli değildir. Bre insanoğlu insan. Acil durum için bari aracınızın camına telefon numaranızı yazın da, sizden önce gelmiş geçmişleriniz yattığı yerde rahat uyusunlar.
Bu anlattıklarımın birçoğu sizlerin de başına gelmiştir. Sizler de o insan (!) evlatlarını tanıyorsunuz. Onların gelmişlerine, geçmişlerine, yedi sülalelerine rahmet okuyorsunuz değil mi? Okuyun, okuyun. Onlar bunu çoktan hak ediyor.
Başta da dediğim gibi “BEN” dediğiniz zaman olmuyor. İyi insan olmakla, kötü insan olmak arasında sadece soğan zarı kadar bir mesafe vardır. Dünyada sizden başka da insanlar yaşıyorlar. Millet olmanın en önemli özelliği “BİZ” den geçiyor.
Edebiyat Hocamın dediği gibi kendimizi mutlaka düşünelim.
Ama kendimizi herkesten daha çok düşünmeyelim.
Hocam onlar için iyi şeyler söylemiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.