NE ÇOK İSTERDİM
Darılınca; suratımı asmadan bir kenara çekilmek yerine, cevap vermeyi,
Canım sıkıldığında, bağırıp kendimi sorgulamak yerine, sebepsizce bağırıp rahatlamayı,
Olur olmaz yerde tebessüm edip gülümsememi içime gömmek yerine, kahkaha atmayı,
Nasıl paylaşım yapar, kime ne yardımım dokunur diye düşünmenin yerine, sadece canımın istediği şeyleri yapmayı,
Söyleyecek sözü ölçüp tartmadan, patavatsızca ortaya çıkıp, düşünmediklerimi birden söylemek ve her şeyi yüzüme gözüme bulaştırmayı,
Öfkelenmemeyi, kırılmamayı, kırılsam bile susup kırmamayı düstür edineceğime, hak edene hak ettiği cevabı verip rahatlamayı,
Kızınca sakinleşmeyi beklemek yerine, kızdıranı aynı şekilde kızdırmayı,
Heyecanlarımı, umutlarımı, yok olan hayallerimi düşüneceğime, bunları yok edenlerin hayallerini yok edip umutlarını köreltmeyi,
Bazılarını hala seviyor olduğumu unutup, unutulanların arasına koymayı,
İçimdeki çocuğu ağlatmadan güldürmeye çalışıp, büyük olduğunu zannedenleri çocuk kabul etmeyi,
Başkasına acı vermemek için, içimi acıtmamak yerine ve kendimi seviyorum diye düşünüp, benden başkasına acımamayı
İyi ki varım diyebilmek yerine, yok olmayı istemeyi,
İyi ki ben benim, yorulmadım, hayatla mücadele edip sıkıntılara göğüs gereceğim, kimseyi umursamıyorum demeyi,
Herkesin mutluluğu benim de mutluluğum oluyor derken, ne mutlu bana diye düşünmek yerine, herkesin derdi benimi gerdi diyebilmeyi,
Kaprislerden, sitemlerden üzüntü duyacağıma, dostun dikeni bana güldür deyip dikeni avuçlamayı, acısı; badeyi baldır deyip yudumlamayı,
Çok mükemmel değilim, ama benden bir tane daha yok!.. Her şeyi kafana takma, birazda kendin ol demeyi NE ÇOK İSTERDİM!..
Ne çok isterdim diyorum ama olmayı asla istemediğim şeytanın dürtüler bunlar işte.
Bunlar benim kusurlarımsa, ben bu kusurlarımı seviyorum.!
Yordun beni hayat!..
Aldın vermedin,
Vefasızlarla; vefanın bir semt adı olduğunu gösterdin.
Evet
Ve, bir şarkı oldun dilimde;
Hayat sen ne çabuk harcadın beni!..
Düşünüyorum da; sen mi harcadın, ben mi kendi mi harcattım bilemedim.
Yine düşünüyorum ki, ben hâla tasavvuftaki dört kapıdan hiç ilerleyememişim ve birinci kapıda bekliyormuşum.
Yapmadığım ve yapmamak istediklerimi bile hâla düşünür haldeyim.
Sahi ben hangi kapıdayım?
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.