Sadakat Öze mi Biçime mi?
Son birkaç aydır ülke gündemini meşgul eden ve birçok yönüyle siyasi olan bir tartışma gündemi var.
Bu tartışmalardan her birimizin epey şey öğrendiğimi söyleyebiliriz.
Öncelikle kendi adıma öğrendiklerimi özetleyeyim:
Sadakat ilkeyedir, kişiye değil.
Sadakat yoladır, yolcuya değil.
Sadakat sözedir, sözü verdiğin kişiye değil.
Zarfa değil mazrufa bakmanın hikmeti de böylelikle açığa çıkar.
İçeriği değil biçimi önemseyenlerin düştükleri kötü hal hepimize ders olarak yeter.
Tartışma konularından en önemlileri arasında bazı özel yurtlarda ülke başbakanına “tebbet” okutulması, ülke başbakanının zemmedildiği bazı görüntülerin izletilmesi de vardı.
Bu görüntüleri izlemek istemeyen, tebbet okumaya yanaşmayan öğrencilere yurdun kapısının gösterildiği dile getiriliyordu.
Hatta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı televizyon programlarında konuyu dile getirip isteyen her öğrencinin devlet yurduna yerleştirilebileceği müjdesini vermişti.
Konunun Konya’ya düşen kısmını araştırdık dün.
Haber dairesindeki arkadaşlarımız Kredi ve Yurtlar Kurumu Konya Bölge Müdürü Atilla Çetin beye ulaşıp özel yurtlardan devlet yurtlarına geçen öğrenci sayısını öğrenmek istediler.
Atilla müdürümüz “Tüm bilgilerimiz genel müdürlüğümüzde toplanır. Bu konuyla ilgili bilgiyi de Genel Müdürlüğümüzden alabilirsiniz” dedi.
Atilla beyin topu Genel Müdürlüğe atmasının sebebi nedir tam çözemedim ancak açıklama yapmaktan kaçındığı da aşikar.
Sonuçta bir bölge müdürü sorumluluk sahasındaki verilerden bihaber olabilir mi?
Bunun olmayacağı açık.
Kendisinden sadece rakam istemiştik, görüş değil.
Ancak bu bilgiyi de vermekten kaçındı müdür bey.
Söylediği sözler bunu açıkça ortaya koyuyordu.
Amacımız bağcı dövmek olmayıp üzüm yemek olduğu için çok üstünde durmadık aslında Atilla beyin “bilgi vermekten” içtinap edişinin.
Bunun yerine başka kanalları kullanarak söz konusu rakama ulaştık.
Beş yüzü aşkın öğrenci kaldıkları özel yurtlardan ayrılarak devlet yurduna kayıt yaptırmışlardı.
Bu rakam da az buz bir rakam sayılmazdı doğrusu.
Bir de ayrılamayan, kamuoyunda dolaşan bazı kulislere göre ayrılmaları halinde sıkıntı yaşayabilecekleri aşikar olan öğrencileri düşündük.
Üzüldük doğrusu, gerçekten üzüldük.
Zarfı temsil edenlerin, mazruftan mahrum kalışlarınaydı üzülüşümüz.
Kışırda kalıp özü kaçıranlar, sadakat ehlinden olamazlardı üstelik.
Ne yazık ki böyleydi…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.