Hasan Durucan

Hasan Durucan

Safları Sıklaştıralım

Safları Sıklaştıralım

Evet safları sıklaştıralım yoksa caddelere sokaklara sığamıyoruz. Kış ayının gelmesiyle birlikte içinde bulunduğumuz ay itibariyle şehrimiz adeta beyaza büründü. Geçtiğimiz son üç beş yıla oranla bu yıl kışı derinden hissettik ki daha aralık ayı içerisinde eğitime olumsuz hava şartları nedeniyle sadece merkezde üç gün ara verildi. Tabi bazı ilçelerde bu ara daha da fazla oldu. Elbette sağlık her şeyden önce gelir. Bize büyüklerimizden böyle öğretildi ve biz böyle bilir böyle de yaşarız. Çocuklarımıza yardımcı olan bu konuda hassasiyetini gösteren sayın valimiz Yakup Canbolat'a teşekkür ediyorum. Kış, aslında değerini bilene velinimettir. Bu aylarda toprağa düşen her yağış bolluk bereket, tabiri caizse çiftçinin bayramıdır. Bu ülkede çiftçinin yüzü gülmezse kimse mutlu olamaz. Bunu iyi idrak etmek lazım. Önce berekete şükredelim sonra evsiz, barksız, korunaksız, aç ve işsiz kalan insanlara en azından dua edelim. Eleştirmek en son ki işimiz olsun diyeceğim ama millet olarak yaptığımız ilk iş maalesef her konuda bu oluyor. Karın toprağa düştüğü ilk hafta birkaç gün karın hasretini giderip sosyal ağlarda boy boy fotoğraflar paylaşıp tadını çıkardıktan sonra acımasızca onu bunu şunu eleştirmeye doyamadık. Çok azına hak vermekle birlikte birçoğuna katılmadım. Adam aracının kışlık bakımını yaptırmamış, yoğun yağış olmasına karşın bırakın zinciri hala yazlık lastiğiyle trafiğe çıkıyor, kendini bireysel anlamda kışa hazırlamamış fakat ezberci zihniyetle belediyeye sitem ediyor. Yaz kış, sabah akşam demeden bu şehrin en büyük sorunu ne deseler hiç düşünmeden trafik derdim. Tanıdığım o kadar zarif insan direksiyon koltuğuna geçti mi adeta canavara dönüşebiliyor. Bu konuda çok dolu olsam da genelde ketum olmayı tercih ediyorum. Fuzuli'nin dediği gibi "Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil" diyebilirim. Kabul edelim ki trafik söz konusu olunca gayette kendimize Müslüman, bencil bir millet oluyoruz. İki dakika işimiz var deyip caddelerin ortasına, başkasının kapısı önüne saatlerce aracımızı koyup döndüğümüzde de ben aracı buraya koyduğumda kapı yoktu, sen çek kapını diyebilecek kadar pişkin olabiliyoruz. Elbette genelleme yapıyorum, onlar kendilerini iyi biliyor. Bu konuda hassasiyetini gösteren bilinçli sürücülerden af isterim. Geçtiğimiz günlerde bir arkadaş meclisinde Hatay ile Konya'yı kıyaslayan bir muhabbete şahitlik ettim. Aynı mecliste Keçiören ile Konya'yı kıyaslayan bir başka muhabbette açıldı. Medeniyetin beşiği diye tabir ettiği Hatay'da bu yaşına kadar böyle rezillik görmediğini anlatan arkadaşa diğer arkadaşta eşlik ederek Keçiören'de yol bakım araçlarının ara sokaklara kadar girip kapı önlerine kadar belediyenin hizmet getirdiğini gururla anlatıyordu. Birbirine denk olmayan bu üç ili kıyaslamak ne kadar doğru ne kadar yanlış karar veremedim ama bir Konyalı olarak gerçekten dışarıdan bakıldığında "Belediyemiz bu kadar vasat mı?" sorusuna zihnimde cevap aradım. Kararı siz verin bakalım. Konya özellikle son on yıla bakıldığında adeta ülkemizin parlayan yıldızıdır. 2012 yılında Fransa'nın Nantes şehrinde düzenlenen toplantıda 35 Avrupa ülkesinden 135 şehrin katıldığı Eurocities ikincilik ödülü de şehrimize verilerek bunun ispatı niteliğinde kayıtlara geçti. Her şeyi devletten beklemenin yanlış bir varsayım olduğunu düşünerek her şeyden önce herkes kendi kapısının önünü süpürürse daha temiz bir dünyaya hep birlikte merhaba diyebiliriz diye düşünüyorum. Eleştirelim ama önce kendimizden başlayalım. Eleştirelim ama eleştiri olsun diye değil yapıcı kriterleri öne sürerek eleştirelim. Eleştirelim ama eleştirmeden önce daha düne kadar ne olduğumuzu unutmadan eleştirelim. Niyetimiz kimseyi kırmak değildir, şuradakini buraya koymak değildir, arada bir zülfü yare dokunduk, tam yerine rast geldi olacak o kadar diyerek sözlerimizi bağlamış olalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Durucan Arşivi
SON YAZILAR