Uğur Özteke

Uğur Özteke

Şeb-i Arus, Sema ticareti Ve Konya

Şeb-i Arus, Sema ticareti Ve Konya

Bir Hazreti Mevlana’yı anma törenlerini ve Şeb-i Arus’u geride bıraktık. İki üç gündür şehrin bu cenahına bakıyorum. Her yer sakin, sessiz. Tık yok. Ben bunu yorgunluk atmaya yorumluyor. Ya da bu yıllık “yorgan gitti kavga bitti” de diyebiliriz.

Atatürk Spor Salonu’nda, ya da bilmeyenler için şöyle diyelim eski stadyumun girişinde hemen sağ taraftaki salonda basın mensubu olarak törenleri izlediğim yıllar güzel yılmış diye düşünüyorum. Yani 77’li yıllar…

O yıllarda Mevlana törenleri dendiği zaman hemen aklıma ilk olarak Fevzi Halıcı ve bembeyaz karlar içerisinde bata çıka salona girişim ve çektiğim fotoğrafları hatırlıyorum.

Nasıl da heyecanlanırdım. Törenleri izleyenler basketbol potalarının altında da olsa nasıl da bambaşka bir atmosfer içerisinde seyrederlerdi. O caddenin ışıkları kar görüntüsü altında nasıl da ışıl ışıl bizleri etkilerdi.

……….

O yıllardan bu günlere çok şey değişti. Nerede ise 40 yıl. Dile kolay.       

Sonra benim de taraf olduğum ve yeter artık dediğim Ahmet Özhan olayı. Bu konu ile ilgili büyüklerime dahası işin bizzat içinde olanlara konuyu sordum. Yani bu yıl ki törenler öncesinde. Bana bizzat anlattıkları şöyle idi;

“Mesele asla Ahmet Özhan meselesi değildir. Mesele Mevlevi gelenekleri meselesi ile Konya Kültür turizm ticaretinin korunması meselesidir. Her şeyden önce Ahmet Özhan, Mevlevi değildir. Cerrahi Tekkesi’ne bağlıdır. Başka bir tarikatı ve Pir’i vardır- Cerrahi Piri Nureddin Cerrahidir.”…

Hazreti Pir’e inananlar özellikle 2005 yılından bu yana üstüne basa basa işin bir sema ticaretine dönüştüğüne vurgu yapıyorlardı.

Hatta yine, “Hazreti Mevlevi kültüründen para kazanmak isteyenler, kendi çıkarlarına göre yeni bir MEVLEVİLİK KÜLTÜRÜ’nün gelişmesine sebep oluyorlar” diyorlardı.

Çünkü 2005’ten beri İstanbul'da bir çok ilçe belediyesi, mesela Avcılar, Esenler, Küçük Çekmece gibi ilçelerde resmen Şeb-i Arus törenleri düzenlemeye başlamışlardı.

Ve bu işi yapanlar Uluslararası Mevlana Vakfı'nın görevlendirdiği semazen ve postnişinler idi. Zaten bunların birçoğu İl Kültür Müdürlüğü yönetiminin de yakından tanıdığı ve bildiği insanlardı.

Mesela bu konu ile Konya’mızda işin içinde bizzat olanlar bizi uyarıyorlardı. Bu yılda mesela Sivas’ta Şeb-i Arus törenleri yapılmıştı. Ve bu törenler yıllarca Konya’da Kültür ve Turizm Bakanlığı Türk Tasavvuf Müziği korosunda semazen olarak görev yapan Rufai Tarikatı mensubu, Şemsi Yılmaz Susamış, emekli olup Sivas’a yerleştikten sonra UMV Başkanı Faruk Hemdem tarafından verilen izinle bu törenleri organize etmiş.

Bir daha bu ay içerisinde sadece Türkiye’nin il ve ilçelerinde yapılan Mevlana ve Sema gösterilerine bakar mısınız? Belli hanım, kişi ve gruplar tarafından ticari Şeb-i Arus’lar gırıla gidiyor.

Sonuç artık bu konularda ben “pes” demek istiyorum.

Ben bir şey bilmem büyüklerim bilir.

Çünkü ben heyecanımı yitirmek üzereyim.

Allah size ecir sabır ve güç versin…

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Benim gönlümün kırılmaz sabrı, senin gönlünün yumuşamaz katlığı var.

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Boş sigara paketlerini direksiyondan sokağa atmadığımız zaman ADAM oluruz. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
  • Ahmet Öztemel / 20 Aralık 2014 Cumartesi 02:44

    sN. öZTEKE;
    İş o kadar kontrolsuzlaştı ki Ankara'da da birçok ilçe şeb-i arus törenleri yaptı. Bir tamesi sema ile samahı aynı sahnede birkleştirmekle devam etti. Ankara'da düğün ve sünnetlere semazen gönderdiğini ilan eden firmalar var. Nevşehir'de turistlere uygun olmayan mekanlarda önce sema, ardından folklor gösterileri sunanlar var. Dur denmesi gerek de bilmem nasıl olacak. Teşekkür ve saygıyla

    Yanıtla (0) (0)
  • Murat / 22 Aralık 2014 Pazartesi 11:35

    İsteyen istediği yerde yapsın. Sanki çok mühim bir meseleymiş gibi yazısını yazmışsınız. Çıkıp dönüyor işte ortada. Uydurulmuş baş bidatlerden biri. Yazının içindeki bazı kelimeler dikkatimi çekti. "Şu pire inananlar, bu pire inananlar...!" Kim bunlar peygamber mi? Ne zamandan beri kişilere iman ediyoruz? Yok efendim "Nurettin Cerrahi" filan! Cerrahlı Nurettin işte. Rumlu Celalettin gibi. Tebrizli Şems gibi. Kadıköylü Osman ya da Antepli Zeyno gibi. İsmin sonuna "i" konunca adam pir oluyor. Sinoplu Ahmet desek kimse takmaz dimi. Ahmed-i Sinopi Hazretleri denince gider önünde secde edersiniz. Allah akıl fikir versin bu ümmete. Ladikli Ahmet'e neden öyle diyorsunuzki, ona da Ahmed-i Ladiki Efendi Hazretleri Radıyallahu anh filan deyin. Kutsallaştırmakta üzerimize yok. Ey efendiler bu işin ucu şirke kadar gidiyor uyanın artık.

    Yanıtla (0) (0)
Uğur Özteke Arşivi
SON YAZILAR