Birkaç gün önce Milletvekilleri Meclis komisyonu oluşturarak sokak köpeklerini ıslah etme noktasındaki çalışmaları başlatmak için teknik anlamda resmi çerçeveyi çizme niyetiyle kolları sıvadı.

Toplumun kahir ekseriyeti bu adımı bekliyordu ve nihayet atıldı.

Sonu hayırlı olur inşaAllah.

Adım atıldı atılmasına fakat her zamanki gibi ülkenin menfaatine dokunacak icraatı sekteye uğratıp kılçık çıkarmak isteyen azgın azınlık iş başında.

Bu konuda mağduriyet yaşayan ve dahi evlatlarını kaybeden ailelerde olaylara yakinen şahitlik ederek bunların asıl yüzünü gördü.

CHP’si, DEM’i, TİP’i hepsi bir olmuş ve bilenmiş bir vaziyette salona kurulup mağdur ailelere bile salya akıttılar.

TİP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil: ‘Sizin çocuklarınızı AKP öldürdü’ diyecek kadar aklını yitirmiş olmalı ki bu ifade bir çırpıda çıktı ağızından.

Hızlarını alamayıp mağdur ailelerin üstlerine bile yürüdüler. Ağız dolusu hakaret yumağı da cabası.

Yaşanan olayı biraz daha somutlaştıralım isterseniz.

Buyurunuz:

‘Ankara'da okula giderken sokak köpekleri tarafından parçalanan ve 15 kez ameliyat olan Tunahan Yılmaz'ın babası Halil Yılmaz da görüşmeleri takip etmek üzere salondaydı.

Komisyon üyesi CHP'li vekillerin "çocuklar okula yürüyerek mi gidiyor, servisle gidiyorlar" sözleri üzerine baba Halil Yılmaz sinir krizi geçirdi.

Kendisine "sen kimsin" diye bağıran muhalefet vekillerine tepki gösteren baba Halil Yılmaz "benim çocuğum diri diri yendi, 10 yıl tedavi görecek" dedi.

Acılı baba sinir krizi geçirirken muhalefet milletvekilleri "çocukları alet etmeyin" diye bağırdı, bazıları ise baba Halil Yılmaz'ın üstüne yürüdü.’

Arz edebildim mi? Bu minvalde bir hadise işte.

Milletin vekili olup millet adına konuşacak olanların gözleri öylesine dönmüş ki eğri ile doğruyu ayırt edemez olmuşlar.

Aile bireylerine dahi saygısı olmayan arsızlar, sokak köpeklerine tapar konumdalar.

Tayyip Erdoğan düşmanlığı bunları onulmaz bir noktaya getirmiş.

Yine aynı kişinin ağzından -TİP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil- sapkınca ifadelerini paylaşayım ki bunların zihin dünyasının ne halde olduğunu daha iyi tahayyül edin.

‘Yani sadece Kürt sorununun çözümünde de değil, bir sürü ayrımcılığa uğrayan kesim var bu ülkede. Hatta daha adıyla sanıyla söyleyelim; Zengin, Sünni, Türk, Yaşlı bir erkek değilseniz bu hayatta gerçekten hayatınız çok zor. Yani hakikaten öyle. Ve biz Kürt sorununun çözümünde de eşit yurttaşlığı birince ve en büyük harflerle önümüze yazıyoruz ve asıl baktığımız yer budur. Asıl görmek istediğimiz yer de budur ve arkadaşlarımızla, bu işin asli özneleriyle ve kendini devlet zannedip bu ülkenin azınlık falan dediğine kurucu bir unsuruna olmadık ayrımcılığı olmadık zulmü reva görenlerle önce hesaplaşmak daha sonrada bir daha hiçbir kesim için zulüm ortamı oluşmasın diye eşit yurttaşlık temelinde gerçekten güzel bir başlangıç yapmak istiyoruz aslında.

Hanımefendi, tazyiki fazla gelmiş duş başlığı misali oradan oraya savruluyor. Akıbeti hayr olsun!

Niyetleri gerçekten hayvanların yaşam alanlarını olması gerektiği ölçüde iyileştirmek olsaydı bunu her insan anlayabilirdi.

Nitekim şu anki çalışmalar da aksi yöne kanalize olma niyetiyle atılan adımlar değil.

Hayvanlar hayvan haklarını, insanlar da insan haklarını azami seviyede yaşasın diye düşünülmüş olan taslaklar.

Bir babanın çaresizce feryadı hiç yüreklerini sızlatmıyor olmalı ki keyfe keder ifadelerde bulunabiliyorlar.

Çünkü bu insanlar acıdan, kandan ve gözyaşıdan beslenen insanlar.

Kendilerinden ziyade karşı tarafın mağduriyetleri fevkâlede mutlu ediyor bu TİP leri!

Özden ziyade sözde olanı ballandıra ballandıra anlatmayı, tabanı ve temeli olmayan sloganları önde sunmayı öyle zannediyorum hiç bırakmayacaklar.

Allah bu güruhu ıslah etsin.

Selâmetle…