Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

TARIM SEKTÖRÜNDE CESUR ADIMLAR

TARIM SEKTÖRÜNDE CESUR ADIMLAR

Geçen ki “Ah Şu Tarımın Başına Gelenler” başlıklı yazıma oldukça güzel tepkiler aldım. Tepkilerin çoğu olumlu idi ama birkaç tenkit de aldım. Tenkitler istenen şeylerdir. Tenkitler yerinde olursa, yapıcıdır.

Çoğu insanımıza göre tarım sektörü sahipsiz, kimine göre geriliyor, kimine göre de zor şartlar altında yapılıyor. Bu iddialara verilecek cevap, ne tam doğru, ne de tam yanlış, doğru olan üretim zorluğudur.

  1. şu tarımın başına gelenler yazım tam da Tarım Bakanlığına bakan olarak Dr. Fakıbaba’nın atanması ile eş zamana denk geldi. Bazı arkadaşlar bunu sanki Fakıbaba’ya atıfta bulunulmuş gibi algılamışlar. Açıkça ifade edeyim ki bu yazının Fakıbaba ile alakası olmadığı gibi olacak olursa yazarım ve sözlü olarak ifade ederim. Bakan olarak bir tabibin atanması olayını sorulduğu zaman geçmişten örneklerle tarım bakanlığı yapmış iki kişiyi anlattım ki bunlardan biri meslekten rahmetli Bahri Dağdaş, diğeri ise sektörle alakası olmayan ve de parlamento dışından Hüsnü Doğan’dı. Hüsnü Doğan’ın aldığı kararları be başarı oranını örneklerle açıklamıştım.

Geçen ki yazımda ifade etmek istediğim aslında ülke tarımının sahipsizlikten, zor durumdan kurtulması, ekonomik işletmelere geçiş için temel uygulamaların devreye alınmasıdır. Konuya değinirken, yani tarımın olduğundan daha ileriye götürülmesi için yapılması gereken “köylülükten ekonomik işletmeciliğe götürmektir”, bunun için de “çiftçiliği ölçek ekonomisine” büyüklüğüne taşımaktır. Bunun nasıl yapılacağını da açıklarken, şimdilik ölçek ekonomisine gitmenin zor ve zaman alıcı olduğunu çözüm için de “ÜRETİMİN TOPLULAŞTIRILMASI” hedefinde teklif etmiştim.

Şunu da asla unutmayalım ki tarım bir ülkenin temelini, bağımsızlığını, varlığını ve devamını oluşturur. Konu ile ilgili kimse “bana ne” diyemez, demeli de. Bu konu resmi otoriteler kadar, tüm toplumun meselesidir. Temel gerçek “çiftçi üretir, onun alınterini tüketici kendi alınteriyle satın alır”. Bu cümlenin anlamı iyi kavranırsa “üretimin toplulaştırılması” isteminin geçekleşmedi de kolay olur.

Üretimin toplulaştırılması; gıdada ucuzluk, toplam üretimin artırılması ve garantililik, sürdürebilirlilik yanında sektörler arası adalet, üreticiye zevk, kırsal kesimden göçün durması, toprağın ve suyun yani tarımsal kaynakların ekonomik kullanılması, temel gıda maddelerde (bitkisel yağ ve yem gibi) ithalatın düşürülmesi, ihracata yönelik kaliteli ürün tedariki, çevreci tarım, biyoyakıtlar için yerel hammaddelerin sağlanması, gibi daha birçok konuya çözüm getirir.

Aksi durumda, problemleri çözemediğimiz gibi artan nüfus ve kaliteye yönelik tüketici taleplerini karşılayamamak, sosyal huzursuzluk, tarımdan kaçış, toprak ve su kullanımında sıkıntıyla birlikte kuraklığın ve de çölleşmenin devamı, gıda ithalatının yükselmesi ile dışa bağımlılık artacaktır.

Derdimiz odur ki, kimse kimseyi aldatmasın. Aldatmanın acısı yürek yakarmış. Yeni bakanımızdan beklentimiz belediyecilikteki başarısını tarım gibi zor bir sektöre taşıyarak temel konuların çözümüne cesurca el atmasıdır.

Şunu da ifade etmekten geçmeyeceğim. Hüsnü Doğan gerçeğinde olduğu gibi bazen sektör dışından olanlar daha cesur kararlar alabiliyor. Bakanımız da çözüme yönelik kararların öncüsü olur, üreticiyi karşısına alma yerine üreticiyi ve tüketiciyi yanına alarak çözüme gider. Aksi durumda “benim oğlum bina okur, döner döner yine okur” olur, bazıları gibi o da unutulur.

Bu arada yeni bakanımız toplumsal bir konuyu, israfı cesurca dile getirmesini yürekten destekliyor, bunun gibi sektörün temel problemi “üretimin toplulaştırılması konusuna el atacağına” inanıyorum.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR