Vatandan Ötedir, İktidarın Yolu
Tam da böyle oluyor, bu memlekette, iktidar yıllardır.
Yıllar yılı, dört ecnebinin yapmadığını, dış mihraklar diye telaffuz edip, her sıkıştığımızda, topu üzerlerine attığımız, diğer milletler ve devletlerin yapamadığını, biz kendi kendimize yaptık galiba.
Elbirliği ile kurulan, kurtarılan bu güzel vatan, hangimizi nasıl rahatsız etti ise, her bir yanından çekiştirip perişan ettik.
Dönem dönem yapılan yanlışlar neticesi, faturayı yanlış yere kesip, kişileri hesaba çekip, sorgulayıp yargılamak varken, biz vatanı, devleti sorgular, yargılar olduk.
Öyle kötü şeyler yaptık ki bu vatana, bu devlete, anlatamaya kalksa, dili olsa yürek dayanmaz.
Devlet malı deniz yemeyen domuz, diye başladık, memleketi sen mi kurtaracaksın diye devam ettik, sen işine bak, vatanı sevmek karın mı doyuruyor diye devam ettik derken...
************
Tarım ülkesi iken, kurbanlıkları dahi anavatanı İsveç olan Angus cinsinden ithal hayvanlarla,
O kurbanlığın yediği samanı ise Bulgar samanı haline getirmedik mi?
Eğitimde üç beş iki, dört dört üç derken, toplu defansa çekilip, tek umut kontra ataklarla galibiyet kovalar hale getirmedik mi?
Sağlıkta da iyi işler yaptık, öyle işler yaptık ki, yabancı doktor getirmeye kadar gitti iş, öyle ki yanıma yel girdi lafının tercümesine takıldı kaldı koskoca tıp…
Yargı zaten hiç yargılayamadı adilce, hep yarıldı ve yarı yollarda kaldı, bir yerlerde. Bugün ise, yargıyı, yaran yarana…
Dış politikamız zaten bu işlerin incisi. Öyle ki etrafımızda tek parça kalabilmiş devlet sayısı nerede ise hiç yok. Hepsinde bir rejim, bir hükümet, bir mezhep, bir etnik çatışma… Nerede ise hepsi Müslüman hepsi kardeşimiz aslında. Ama biz Ermeni ile açılım falan derken en son Kırım işte gözümüzün önünde gitti gidiyor. Biz ise bölgesel güç olarak sadece kendi içimizde bol nutuk, bol hamaset halindeyiz.
Milli politikalarımız da yeşerdi ve çiçek açtı ki. Mesala bundan on on beş yıl evvel Musul, Kerkük neden bizim değil derken, On İki Adaları ne zaman alırız derken, rahmetli Ecevit için de savaşı yarıda bıraktı zaten hepsini almalıydık Kıbrıs’ın derken, birileri şimdi çıkmış; özerklik, federasyon, istasyon neyim diyor.
Biz adımızı ve mensubu olduğumuz milletimizi söylemekten korkar iken farklı oluşumlar peşindeler. Oysa biz hâla işin magazinindeyiz ve hâla megri megri ile uğraşıp, lorke ile kendimize muhalefet yapıyoruz.
Şunu net bir şekilde ifade etmeliyiz ki binlerce yıldır kardeşçe yaşadığımız bu topraklarda hayali ve insanların aklını karıştırıcı oluşumların peşinden koşmamalıyız.
Bir özelleştirme, furyasıdır ki satan satana, kimse sattığının yarısı kadarını yapmıyor, öyle ki şu kadar yap bu kadar sat diye bir baraj kotası gelse hiçbir iktidar iğne satamayacak halde. Yatırım yok yani, bol yatan var el netice.
Haydi birileri bir şeylerin farkında değil, ya da ehemmiyet dereceleri farklı. Gazi Mustafa Kemal’in partisinde durumlar ne halde peki. Bu vatanı kuran, bu devleti kuran, bunca insanı tek millet yapmayı başarmış, Atatürk’ün partisinde de ne devlet diyen kalmış ne de millet... Onlara da hakeza bir haller olmuş. Onlar da nefis deryasında, binmek için iktidar gemisine her kese yeşili yakmaktan ne kaçınıyor, ne imtina ediyorlar.
Milli olan hiçbir şeyimiz kalmadı nerede ise, ne üretimde, ne plan programda, ne de projede. Eğitimde, sağlıkta, adalette, sanayide, tarımda, bilimde…
Demeye çalıştığım kısacası şudur ki, Necip Fazıl’ın da dediği gibi;
Vatan matan diyorlar,
Benim gözüm matanda,
Vatanın eksiği var.
Gerçek vatan matan da...
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.