Yol dediğin
Hayat binlerce duraktan oluşan bir yolculuk aslında. Bazen çok dik yokuşlara çıkmaya zorluyor bazen de öyle bir rampadan iniyoruz ki kendimizi frenlemek zor oluyor.
Yolculuk bu ya, her durakta birileri iniyor ya da yenileri ekleniyor. Bazılarıyla aynı yolculuğu paylaştığımıza sevinirken bir diğerinin inmesi için gözüne bakıyoruz.
Çok konuşandan rahatsız olup, hiç başını çevirmeyenin derdini merak ediyoruz. Camdan dışarıyı uzun uzun seyretmek mi seyredene dokunmamak mı esas olan bocalıyoruz.
Yola revan olurken, bazen şoföre bazen diğer yolculara hayıflanıyoruz. Kim ne derse desin en doğru yine biz oluyoruz.
Duraklar ilerledikçe yolcularda değişiyor. Bir önceki durakta inenin yerine oturuyor bir başkası ya da o koltuk yol boyunca hep boş kalıyor. Boş kalmasını istiyoruz belki de dolanlara gözlerimiz hep yabancı oluyor. Duraktan inen yolcudan öylece kalmış bir toka, bir fotoğraf hiç olmazsa bir anıya sarılırken kendimizi buluyoruz.
Esas güzergah değişmese de, geçtiğimiz duraklara ara ara uğramak istiyoruz. Dönüş olmayacağını bile bile zihinsel yolculuklardan kendimizi alıkoyamıyoruz.
Yolculuk hali bu... Bazen öyle yoğun bir trafik yaşıyoruz ki bütün yollar kilit oluyor. Bulduğumuz ilk sokaktan çıkma derdine düşüyoruz. Bazen de yol öylesine boş oluyor ki gideceğimiz yönü şaşırıyoruz. Yağan yağmurlarla önümüzü göremediğimiz zamanlarda oluyor, rengarenk bahar çiçeklerini izlediğimiz tablolarda. Nice mevsimler birer birer geçip giderken, haliyle yolculuk da nihayete eriyor.
Yol boyunca yaptıklarımız valizimizin içinde iniyoruz bizden daha öncekiler gibi... Ardımızda nice yol arkadaşı bırakarak ağır ağır ilerlediğini sandığımız zamana, inanamazken kapanıyor gözlerimiz.
Yol, sonsuzluğa açılıyor. Yolculukta biriktirdiklerimiz ise yeni yol arkadaşlarımız...
Sevgi ve saygı ile...
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.