ZMO yeni yönetimi ve ziraatla alakaları
TMMOB-Ziraat Mühendisleri Odası yönetiminin yeni seçimi oldu ve bazı kardeşlerimizin de desteği ile her zaman olduğu gibi sol grubun başını çektiği grup kazandı. Açıkça ifade edelim ki kimin kazandığı önemli değil, ancak mesleğini temsil edenlerin mesleğe ve Devlete bakışlarında bazı sakıncalar var.
ZMO yeni yönetimi eskiler gibi muhalefet ederek işe başladı. Çoğunu yakinen tanıdığım eskiler de bunu yapar, ziraatın ve ziraat mühendisliğinin meselelerinden ziyade aldıkları emre bağlı olarak daha çok siyasi içerikli bildiriler yayınlarlardı. Bu durum bana Nafi Efendinin vali oluşunun hikâyesini hatırlattı.
Hikâyeye göre Nafi Efendi bundan 100 yıl kadar önce İstanbul’da sıradan bir devlet memurdur. Bir yolunu bulur, o zaman Osmanlı’ya bağlı yeni vilayet olmuş Musul’a vali atanır. Öyle beceriksizdir ki, herkesin diline düşer, hakkında şikâyetlerin bini bir para. Bunun üzerine valiliği 10 ay sürer. Bu olay yapılan yanlışlara kötü bir örnek teşkil eder ve kim tarafından yazıldığı belli olmayan şu beyitle anılır:
Musul vilayet oldu, Nafi Efendi Vali, Vaveyle-tül Vilaye, velvele-tül ahali. Bugünkü haliyle anlamı: Musul vilayet oldu Nafi efendi vali, vay o vilayetin haline, vay o ahalinin haline” dir.
Koronavirüs salgınına karşı Devletçe, Ekonomik İstikrar Kalkanı adı altında devreye girecek 100 milyar TL tutarındaki tedbirler paketi açıklanmasına karşı ZMO yeni yönetimi bildiri yayınladı. Bir meslek odası olarak alınan kararların değerlendirmesi ve itirazları gayet normal de, eskilerin de yaptığı gibi itiraz gerekçeleri yanlış. Öyle ki, devlet tüm destekleri tarıma verse, yine de yaranılmaz, iktidar çiftçilerden oy almak için yapıyor diye kulp takarlar. Hani Anayasamızda Türkiye Cumhuriyetinin özelliklerinden biri de sosyal devlet ya, bunu da daha çok solcular savunurdu. Bırakın sosyal devleti, iktidarları döneminde Devleti iflas ettirdiler. İşin garibi sosyal devlet uygulamasını “sosyal yardımlarla” gerçekleştirilen yönetimleri bile oy almak için yapıyorlar diye bahane bulurlar. ZMO’nun yeni kadronun da ağalarının izinde gideceğe benzer. Aslında Dernek yönetimine getirilenler kendi gücü veya yetenekleriyle değil, akıl hocaları tarafından belirleniyorlar. Bu seçim de sosyal medyadan anlaşıldığı kadarıyla bazı Ülkücü dostların desteklerini de aldılar.
Yeni yönetimin tarımla ilgili tenkitlerini “demokratik bir hak olarak kabul etmek gerekir”. Ancak bir meslek odasına hiç de yeri ve zamanı değilken, bildirinin ikinci paragrafında “her zamanki gibi tarım sektörünün yine üvey evlat muamelesi görmesi kabul edilemez” le Devlete kesin uyarı veriyor. Bildiriye meslek dışı konuları sokuşturulması da bir meslek erbabı için kabul edilir değildir.
Bildiride katıldığım yönler de var. Şöyle ki ”tarım sektörü stratejik bir sektördür. Üreticilerin bir kez üretimden koptuktan sonra tekrar tarımsal üretime dönmeleri oldukça zordur ve hatta olanaksızdır. Gıda ve su, insanlar için en önemli ihtiyaç maddeleridir. Nedeni ne olursa olsun kriz dönemlerindeki toplumsal panik anlarında insanların marketlerde öncelikle gıda maddelerine yoğun ilgi göstermesi, sorunun çok boyutlu önlemlerle giderilmesini zorunlu kılmaktadır. Unutulmamalı ki, ülkemizin en büyük gücü, her türlü olumsuzluğa karşın, halâ, tarımsal üretim potansiyelimizdir” denilmektedir. Devamında tenkitler ve talepler var “Virüs insanı öldürür, açlık insanlığı öldürür. Her koşulda üretmeye devam etmek, üretimi ve üretenleri desteklemek temel amacımız olmalıdır”. Bu da kabul.
Şu bölümü anlamadım, ziraatla de bir alaka kuramadım: “Tarımsal desteklemelere kaynak yok dayatmasına ve aldatmacasına karşı, biliyoruz ki, Kanal İstanbul, Akkuyu Nükleer Santrali, Salda Gölü, Millet Bahçesi gibi halkımızın öncelikli ihtiyaçları yerine sermaye kesimlerine rant aktarmayı amaçlayan projeler salgın döneminde de yargı kararlarına karşın uygulanmak istenmektedir. Talebimiz, çılgın projelerin derhal durdurulması, kamu kaynaklarının üretimi artırmaya ve toplum yararına kullanılması. Acele ettiler, zira Tarım Bakanı kısa bir süre önce sektöre verilecek destekleri açıkladı.
ZMO yönetimi ziraatın değil, muhalefetin sözcüsü. Yazık oluyor alınterime ve Ülkeme. Bırakın boş lafları, daha akılcı ve yapıcı projelerle uzlaşma zemini arayın. İşte o zaman meslektaşınız yanınızda, devlet yanınızda; daha ötesi sektör de yanınızda olur. Aksi kendinizi değil, mesleği küçültürsünüz.
Korona belasının bir an önce def’i dileklerimle, ortak paydamız olan Devlete anlam katan tarıma ve gerçek tarımcıya selam olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.