Açık olan lokantalara belediye baskı mı yapıyor?
Hava iyiden iyiye ısındı. Sıcak güzeldir. Sıcaktan zarar gelmez. Mesela rahmetli anneannem hep şunu derdi “Oğlum adama ne gelirse soğuktan ve soysuzdan gelir”…
Biz bu sözlerle büyüdük.
Yani bize Allah’ın izni ile sıcaktan zarar gelmez.
Ama mübarek Ramazan gününde de vallahi sıcaklar arttıkça millet olarak uyuşuyoruz. Zaten uyuşmak için bahane arıyorduk oruç işin bahanesi oluverdi.
Neyse artık yokuş aşağı gidiyoruz.
Şunun şurasında ne kaldı ki?
Gelelim sizlerden gelenlerle bugünkü yazı konularımıza.
KARAPINAR’DAN DOLMUŞ SÜRÜCÜSÜNE ŞİKAYET VAR
Her zaman her yerde diyoruz. Ve bununla da gurur duyuyoruz.
Konya’nın her bölgesinden ilçelerinden, Türkiye’nin dört bir yanındaki Konyalılardan hatta Amerika’dan Çin’e buradaki hemşerilerimizden mesajlar alırız, oralardan takip ediliyoruz.
Yatıp kalkıp bu halimize şükrediyoruz.
Allah’ım bugünlerimizi aratmasın.
Allah’ım başımıza öne eğecek hatalar yaptırmasın.
Karapınarlılar resmen tescil ettirmeseler de Karapınarlı dostlarım sayesinde kendimizi hep bir Karapınar gönül elçisi olarak biliriz.
Hani milletin “çöl şeytanı” dedikleri Karapınarlılar benim için çok farklıdırlar.
Geçtiğimiz hafta sonu idi. Karapınar’dan bir dostum aradı.
Dün bu satırları yazmak içinde tekrar mesajlarıma baktım.
Cumartesi günü imiş.
Cumhuriyet hattında çalışan bir dolmuştan inmeye çalışan yaşlı annesi daha tam inmeden dolmuş hareket eder. Annesinin gözleri önünde yere düşmesinden ve bir faciadan kıl payı kurtulan oğul çıldırır. Varın kendisini bu genç adamın yerine koyun. Ve de buna tepki veren evlada tornavida ile saldırıldığını hayal edin. Gerisi Allah’a emanet.
………….
Şu mübarek günde dolmuş sürücülerimizden bir kez daha rica ediyoruz “ne olur biraz sabır”…
Tamam bu işlerde trafikte yüzde yüz sizler suçlu değilsiniz. Bizde de büyük sıkıntılar var ama sizin adınız çıkmış 9’a inmez sekize. Ne olur biraz sabır.
RAMAZANDA AÇIK OLAN LOKANTALARA MAHALLE BASKISI MI VAR?
80 öncesi Konya merkezde Ramazan ayında bir tek açık lokanta, büfe, restoran olmazdı.
O günlerde bunu iyi bir şey sananlardandım.
Hatta yanılmıyorsam Ramazan ayında açık diye Zafer’de bir lokanta yakılmak istenmişti.
Ancak büyüdükçe, yaş ilerledikçe insan gerçekten olgunlaşıyor ve biz Müslümanlar için farz olan orucu herkesin çok istese de tutamayacağını daha iyi anlayabiliyoruz.
Geçenlerde bizim evdeki bir iftar davetinde misafirlerimizden birisi sormuştu;
“Uğur abi Meram’da hiç açık lokanta yokmuş. Belediye kapattırıyormuş. Baskı yaptırıyormuş. Meram turistik bir bölge değil mi? Yabancılar Meram’da ne yiyecek içecekler?”…
Hemen tepki vermiştim “Aman Allah aşkına böyle şehir efsanelerine inanmayın. O dedikleriniz bizim gençliğimizdeydi. Şimdi her yer açık. Millet alenen yiyor içiyor. Dahası ne Meram’ı şehrin her yerinde nerede ise her taraf açık, bunlar şehri kötülemek için yapılan dedikodular. Sakın bunlara fırsat vermeyin”…
………….
Dün sabaha kadar da sonuna kadar aynı kanata sahip idim.
Gelgelelim dün ilkokuldan bu yana arkadaşım olan halen Ankara’da bir devlet kurumunda oldukça yüksek bir mevkide bürokrat olan dostumun yazdıkları ile vallahi şok oldum.
Bakın Konyalı bir bürokratımız ne yazıyordu;
“Uğurcum nasılsın? Annemin geçirdiği ciddi bir ameliyat için Konya’dayım. Fırsat olursa iftardan sonra bir çay içelim sohbet edelim. Ama sana çok canımı sıkan bir şeyi yazmak istiyorum.
Annem dizinden ameliyat oldu. Protez takıldı. Hastaneden sonra da 10 gündür evde kapalı kaldı diye bir hava alsın düşüncesi ile dışarıya çıkardım.
Meram’a götürdüm bir de bir şeyler yedireyim dedim. Çıktım açık lokanta aramaya başladım. Her yer kapalı. Bir tane açık buldum. Hemen oradan bir şeyler yaptırdım paketledim annemin yanına götürdüm. Bu arada adamla konuşurken sohbette ettim. Adam bir ara dedi ki “cuma günleri Tahir Başkan buraya gelip teftiş edip gitti. Ve sakın açmayın dedi. Biz de cumaları kapatıyoruz. Diğer günler açmaya çalışıyoruz. Ağzım açık kaldı. Yahu bu nedir? Hastası var, yaşlısı var, çocuğu var, dahası turisti var. Meram turistik bir yer değil mi? Kendi şehrimden yabancı ve hasta insanlar adına korktum. Nazi Almanya’sını geçtik mi?”…
…………..
Dedim ya düne kadar bunlar laf, dedikodu, masal, rivayet, kötü şehir efsanesiydi.
Ama şimdi Ankara’da yaşayan kocaman bir bürokrat gelip kendi şehrini kendi mahallesini niye kötülesin. Ya da niye durumdan endişeye düşsün?
Buna da mı inanmayalım?
Evet, bu şehirde mübarek Ramazan ayında kaldırımda elinde sigarası ile yürüyerek giden bayanlar var. Kimse de kafasını çevirip bunlara bakmıyor bile.
Evet, bu şehirde 42 plakalı lüks otomobilinin direksiyonunda kafasına su şişesini dikip lıkır lıkır içen beyefendiler var. Kimsenin de tıngırında değil.
Onlarda oruçluya saygı yoksa biz sadece kafamızı çevirip başka yöne bakacağız ve “Allah ıslah etsin” diyeceğiz.
Ama bu tür çirkin mahalle baskısına hele hele bu işi resmi kanallarla yapmaya da “çok ayıp oluyor bize yakışmıyor ve de yakışmadı” diyoruz.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Cehalette deha arasındaki gerçek fark, dehanın sınırları vardır, cehaletin ise hiçbir sınırı yoktur
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Matbaacılardan Çevre yoluna çıkarken kontrollü çıkmayı becerebildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.