ANADOLU BİLGELERİ
“Bilen bilir, bilmeyen bir dal mercimek sanır” der atalarımız. Söyledikleri o kadar isabetli ki, “Şu da yanlış olmuş” diyecek bir şey bulamazsınız.
Atalarımızın sözüne çok itibar ederim ben. En okumamışında bile derin bir bilgelik mayası vardır. Hiçbir şey bilmiyormuş gibi duruşuna bakmayın siz. Adamı suya götürür, susuz getirir alimallah. Çok da mütevazı davranırlar. Bir şey sorulduğunda “Biz cahiliz” diyerek tevazu gösterirler. O tevazuun arkasında bilge bir kişilik, her an patlamaya hazır bir bomba vardır aslında.
Anadolu’nun küçük bir ilçesine yeni atanmış olan Kaymakam, şoförüyle birlikte köylere doğru geziye çıkarlar.
Yolda giderken bir amcanın eşeğini, ipinden çekerek götürdüğünü görürler.Daha önce köy hayatını pek bilmeyen kaymakama eşek ve amca komik gelir. Şoförüne “Amcanın yanında duralım ve biraz amcaya takılayım” der.
- Hayırdır amca çocuğu nereye götürüyorsun? Ha ha ha.
- Okula götürüyorum evlat.
- Ha ha ha ilahi amca çok güldürdün bizi. Hiç, eşek okula gider mi?
- Valla ben götürüp yazdırayım da, okursa kaymakam olur, okumazsa şoför.
Taşı o öylesine gediğine oturtur ki bizim boynu küllü bilgelerimiz, ne cevap vereceğinizi bilemezsiniz. Onun için dikkat edip, onlarla aşık atmamak gerektiğini bileceksiniz.
Ağa ile maraba, atlı araba ile şehre gitmektedirler. Şehre yaklaşırken ağanın aklına maraba ile dalga geçmek gelir.
- Maraba bu at ile arabanın senin olmasını ister misin?
- İsterem ağam, ama nasıl olsun ki?
- Kolay ! Şu yolun kenarındaki tezeği görüyor musun?
- Görürem ağam.
- O tezekten bir parça yersen, at da, araba da senin olacak.
- Essah mı den ağam?
- He vallah.
Maraba düşünür taşınır. Hayatında hiç olmayacak şey ayağına kadar gelmiştir. Ne olur sanki azıcık tezek yese. “Tamam ağam” der ve bir parça tezeği yer. At da, araba da artık marabanın olmuştur.
İşlerini bitirip köye dönerlerken ağayı alır bir telaş. Marabanın atlı arabası ile köye dönmek ağanın otoritesini sarsacaktır.
- Maraba bu atla arabayı bana satsana.
- Satmam ağam.
- Ne istersen veririm.
- Olmaz ağam. Bir şartla veririm.
- Nedir şartın.
- Şu yolun kenarındaki tezeği görürsen? İşte o tezekten bir parça yiyesin. At da araba da senin olsun. Ağa ne kadar israr etse de marabayı ikna edemez. Bir parça tezeği yer. Maraba başlar kahkaha ile gülmeye. Ağa marabaya kızar. “Ne gülersin gavat?”
- Niye gülmeyim ağam. Şehre giderken bu araba senindi. Köye dönerken de bu araba senin. İyi de ağam o zaman biz bu pohu neden yedik öyleyse?
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.