Anadolu’nun ilk açık avlulu medresesi Mardin’de
- Anadolu’nun ilk açık avlulu, revaklı, iki katlı, iki eyvanlı medresesi Mardin’deki Sitti Radviyye (Hatuniye) Medresesi’dir. Artuklu eserlerinin en önemlilerinden olan caminin içinde Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'e ait olduğu kabul edilen ayak izi bulunmaktadır.
Arap gezgin İbn Battûta, Mardin’in dağ eteğinde kurulu, İslâm beldelerinin en büyük ve en güzellerinden biri olduğu, çarşılarının çok iyi bir şekilde inşa edildiği ve çeşitli dokuma imalâthanelerinin yanında değişik zâviyelerin, imarethanelerinin olduğu, tepede yer alan büyük kalesine “Kal‘atü’ş-şehbâ” dendiğini bize bildiriyor.
Osmanlı kayıtlarını kullanan Cuinet ise, 1890’larda Mardin’in nüfusunun 25.000 olduğunu ve bunun 15.700’ünün Müslüman, diğerleri Gregoryen, Katolik ve Protestan mezhebinden Ermeniler, Katolik Keldânîler, Süryânî, Ya‘kūbî ve Yahudiler olduğunu ifade ediyor. Bu arada 20. yüzyıl başlarında şehirde 20 cami, 45 mescid, 10 kilise, üç manastır, üç medrese, bir idâdî, üç ibtidâî mektep, beş sıbyan mektebi, üç hıristiyan mektebi, bir han, 1080 dükkân ve mağaza olduğu da tarihi kaynaklarda tesbit edildiği yazılı.
Mardin’i gezerken Artuklu, Akkoyunlu ve Osmanlı dönemlerini referans olarak gösterebileceğimiz eserlerin çoğunlukta olduğunu gördük. Şehirde Süryani, Müslüman, Yezidi vs. toplumlara ait eserler olunca Mardin’in önemi böylece ortaya çıkıyor. Şehirdeki İslâmî yapılar olan cami, tekke, zaviye, medrese vs. mimari yapılarının büyük çoğunluğu Artuklu döneminde inşa edilmiştir. Mardin’deki Türk-İslam dönemine ait olan medrese, zaviye vs. eserlerin büyük kısmının müze olarak kullanıldığını da belirtmeliyiz.
Sitti Radviyye (Hatuniye) Medresesi
Mardin’e gezi yapmayı planlıyor ve dini yerleri ziyaret etmeyi planlıyorsanız, Sitti Radviyye Medrese ve Mescidi’ne muhakkak uğrayınız.
Şehir merkezinde Gül Mahallesinde olan medrese 882/1477 senesiyle 911/1505 senesi arasında yapılmıştır. Banisi, Artuklu hükümdarlarından Necmeddin Alpı (1152-1176)’nın hanımı Sitti Razviyye’dir. Hükümdar Necmeddin’in oğlu Kutbeddin İlgazi (1176-1184)’nin türbesi de buradadır. Medresenin bir de mescidi vardır. Evkafın aynı adı taşıyan hamamın kirası, Benabil Köyü’nün ¼ hububat hissesi, Deyr-i Zaferan’da bir bağ ve Nakr al- Kahv mezrasından gelen gelirden medresenin gelir ve gideri karşılanmıştır. Bugün için sadece bir bölümü ibadethane olarak kullanılmakta, kalan bölümler muhafaza edilmektedir. Farklı zamanlarda medresenin yapısıyla oynandığı için özelliğini yitiren binanın esas planı dışına çıkılmıştır. Medresenin bir kısmında iki sanduka bulunmuş olup Anadolu’nun ilk açık avlulu, revaklı, iki katlı, iki eyvanlı medresesi özelliğini de taşımaktadır.
Camii içinde Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'e ait olduğu kabul edilen “ayak izi” de bulunmaktadır. Rivayete göre, Yavuz Sultan Selim Mısır seferine giderken Diyarbakır ve Mardin civarlarından geçer. Mardin halkı kendi gönlüyle şehrin anahtarını Yavuz'un komutanlarına teslim ederler. Sultan Selim, Mardinlilerin bu davranışını çok taktir eder ve Mısır seferinden dönerken, kutsal emanetlerden bir kısmını Mardin emirine bırakıp Mardinlileri ödüllendirir. İşte bu Hz. Muhammed (s.a.v.)'in ayak izi o zamanlarda bırakılan kutsal emanetlerin bir parçasıdır.
Mihrabın Özelliği
Camide bulunan iki mihraptan birini anlatan ve okul harçlığını çıkaran genç Mardinli, özetle şu ifadelere yer vermişti: “Mihrapta anlatılmak istenen; birlik, beraberlik ve kardeşlik içinde yaşarsanız (iki sütun), Allah’ın birliğine inanır (lâleler), Peygamber efendimiz(s.a.v.)’in sünnetine uyarsanız (40 gül), sahabenin yolundan giderseniz (yıldızlar), İslamiyetin beş şartını yerine getirirseniz(beş temel taş), bir güneş gibi doğar, parlarsınız ve cennetin sekiz kapasının (sekiz oluk) birisinden cennete girersiniz.
YARIN: Mardin’in çöpçüleri ve esnafları.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.