Ankara Kulisleri Erken Seçimi Konuşuyor...
15 Temmuz FETÖ darbesinin arkasından her iş alanında temizliğe başlandı.
Her yerde derken daha henüz siyasete çok bir şey yapılmadı.
Siyasette birçok partide Fetö’cülerin olduğu söyleniyor ama henüz söyleniyor.
Hele bazı partiler listeleri bile çıkarmış, listelerde elden ele dolaşıyor.
Tüm siyasi partilerde ne bekleniyor bilmiyoruz ama iyi bir temizlik yapılması acil şart.
17-25 Aralık’tan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan inlerine gireceğiz diye defalarca söylemesine rağmen maalesef 15 Temmuz’a kadar kimse de inlerine girmedi ya da cesaret edemedi.
O yüzden kimse kusura bakmasın eğer yetkin varsa, eğer gücün var da yerine getirmediysen, gözünle gördüğünü, dilin var da söylemediysen, yazı yazmayı biliyor da gerekli yere yazılı şikayette bulunmadıysan sen de suçlusun.
ABD Irak’a vurduğunda, Irak ABD’ye adeta altın tepsi içinde teslim edilmişti.
Herkes “Esas savaş Bağdat’ta olacak” derken Bağdat savaşmadan teslim edilmişti. Tarih 10 Nisan 2003’ü gösteriyordu. Teslimatı yapan, gerçekte Irak’ta herkesin bildiği ama ortalıkta gözükmeyen KESNİZANİ tarikatıydı.
Tarikat “Körfez Savaşı”ndan sonra Saddam’ın etrafını örümcek ağı gibi sarmıştı. Saddam’ın karısı, çok güvendiği generalleri ve istihbarat kuruluşlarının başındakiler... Hepsi tarikat “müritleriydi.”
KESNİZANİ TARİKATI,
MOSSAD ve CİA tarafından Saddam’ı içten yıkmak, Irak’ı kolayca teslim almak için organize edilmişti.
Saddam 33 yıllık diktatörlüğünde, birçok karşı ihtilal, suikast atlatmıştı. Ancak “tarikatın” metodu hepsinden farklıydı. Tarikatın “müritleri” Saddam’ın en yakınında olanlardı. Onun her hareketini, her adımını an be an tarikat şeyhinin oğlu Nehru’ya aktarıyorlar, sonra da bilgiler kuş olup MOSSAD ve CİA istasyonlarına doğru uçuyordu.
Bunları neden anlatıyorum sizce? 15 Temmuz akşamı Ankara’da ve İstanbul’da oynanan oyun ile senaryo aynı değil mi?
Son 13 yılda Irak’ın başına gelenler, yüzlerce bombalama, yüzlerce katliam ve yüzlerce ailenin yok oluşu, iç savaş ile özgürlüklerinin ellerinden alınması bizlere ders olmadı mı?
Peki bu durumda Yenikapı Demokrasi ve Şehitler Mitingindeki gibi 79 milyon tek yürek mi olalım? Yoksa Adli yıl açılışındaki gibi, açılış orada mı burada mı oluşunu tartışan-ayrışan birilerinin ekmeğine yağ süren mi olalım?
A planı, B planı devreye girecek yine bir darbe olacak diye senaryoların biri yazılıyor diğeri çiziliyor.
Peki bu durumda bir olmamız, içimizdeki hainleri ispiyonlamamız gerekmez mi?
Şu an bazı belediyelere kayyum atandı, normal şartlarda yerel seçime 2.5 yıl var daha çok belediyeye belki kayyum ataması gerekli olacak. Peki bu durumda kayyum tarafından belediyecilik yapılıp halka ne derecede hizmet edilecek?
Doğuda, güneydoğuda çok kişi ya sandığa gitmeden ya da baskı ile oy kullandı malum parti barajı aştı.
Bölge halkını temsil etmeyen, bölücülüğe hizmet eden vekiller halkı siyasi güçleri ile ayrıştırdı böldü.
PKK ile FETÖ terör örgütü bir olup, yerel yönetimleri ele geçirip birlikte tuzaklar kurdu ve genel seçimlere birlikte çalıştı.
Siyasetin içindekiler hala temizlenemiyor, hala birileri korunup kollanıyorsa erken seçimde şart, teşkilatların yenilenmesi de şart.
Bizden olsun nasıl olursa olsun değil, başta vatan, millet, bayrak sevgisi en önemlisi de Allah korkusu olan ve liyakat sahibi olanlar teşkilatlarda olsun. Bu kişiler vekil, belediye başkanı, üst bürokratlar olsun ki ekibi de kendi gibi düzgün olsun.
Kimse artık korkulu rüya görmek istemiyor, tek bayrak-tek vatan-tek millet-tek devlet diyorsak, 79 milyon bir olmalıyız. İçimizdeki hainleri hep birlikte temizlemeli her birlikte dış güçlere karşı koymalıyız. Özgürlüğümüzün kıymetini bilelim, ki geleceğimize güzel günler yaşatacak Türkiye bırakalım..
79 milyon hep birlikte bugün darbe, yarın seçim olacakmış gibi hazırlıklı ve tedbirli olalım.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.