Artan şiddet vakaları ve düşündürdükleri!..
Gün geçmiyor ki, başta büyük şehirlerimiz olmak üzere ve tüm ülkemizde aile fertlerine yönelik özellikle kadınlara ve çocuklara karşı şiddet, gasp ve öldürme olaylarına televizyon haberlerinde ve internette muhatap olmuş olmayalım!
1 Ağustos 2014 tarihinde ülkemizde yürürlüğe giren ”İstanbul sözleşmesi”(1) Daha sonra ”Kadına Yönelik Şiddet ve Aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadele” başlığı ile ülkemizde yeni yasa ve yönetmeliklerle desteklendi, ancak arzu edilen seviyede şiddet olaylarına karşı tam etki sağlayamadı. Çünkü; çoğunlukla Almanya, Fransa ve Avusturya gibi AB ülkelerinin sosyal yapılarına uygun muhteva taşıyordu. “İstanbul Sözleşmesi” Avrupa’nın sosyal problemlerinin çözümü için üretilmiş, imza yeri olarak da bizim sorgulamadan sahiplenmemiz için “İstanbul” seçilmişti. Avrupa toplum yapısına uygun Müslüman Türk aile yapısını esas almayan, 18 yaşına ulaşan gençleri aileden saymayan, anne ve babayı ailenin temel öğesi kabul etmeyip aynı evde yaşasalar bile ayrı fertler olarak kabul eden, çocuğu annesine değil, devletin sığınma evine teslim eden, ailenin problemlerini aile dışında çözülmeğe çalışan yasadan 20 Mart 2021 tarihinde çekilmemizi sağlayan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı tebrik ediyorum. Aile içi ve dışı şiddete her zaman karşıyım. Tasvip de etmiyorum. ”Şiddet”i İslamiyetle hiçbir alakası olmayıp “ Asabiyet ve Cahiliyet” dönemlerinden kalma kötü adetler olarak görüyorum. Müslüman kişi evliliği kutsal bir görev bilip, ebedi saadete, ebedi cennetlere beraber gireceği eşini ve çocuklarını sever, aile içi küçük problemleri çözer ve çözemedikleri problemlere geçici dünyanın küçük problemleri olarak görür ve katlanır. 21. yüzyılda herkesin başına bir polis ve emniyet personeli, onlara da ayrıca birer polis konulamayacağı için Müslüman fertlerin kalplerinde Allah ve ahiret sevgisi ve haksızlıklara karşı cehennem korkusu olmalıdır ki, sosyal hayat düzenle işlesin. Ancak toplumumuzda şiddetin özellikle eğitim görmüş fertlerde de rastlanması eğitim sistemimizin gözden geçirilip ilkokul döneminden itibaren Allah’a ve ahirete iman başta olmak üzere “iman ve İslam” esaslarının ve iman hakikatlerinin yeni yetişen çocuklarımıza öğretilmesi gereklidir.
Acaba şiddete sebebiyet veren erkeklerin eşlerine karşı “bir kıskançlık”, ”bir iddia”, ”eşine karşı nereye ve kime gidersen git benim dediğim olacak! Şayet öyle yapmazsan ben sana yapacağımı bilirim.” Külhanbeylik” anlayışı mı söz konusudur? Aile içi problemler aile içinde çözülemiyorsa her iki tarafın aile büyükleri vasıtasıyla çözülebilir. Şayet yine çözülemez ise en son seçenek, devam mümkün değilse boşanmağa karar vermektir. Boşanmış eski eşlerin, özellikle erkeklerin kadınlara şiddet uygulamaları ise tamamen hukuk dışı bir zulümdür. İslam’a göre şiddete başvurmanın bir gerekçesi yoktur.
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmiş olmakla birlikte yürürlüğe girmiş olan kanunların vatandaşların ikaz ve şikayetleri doğrultusunda, uzmanların da görüşleri alınarak yeniden gözden geçirilmesinde ve özellikle aile bütünlüğüne zarar verebilen maddelerin düzeltilmesinde fayda var düşüncesini taşıyorum. En son ebeveynleri (anne ve babaları) ayrılmış çocukların ebeveynleri ile buluşmalarını düzenleyen yasanın değiştirilip, 2022’de başlamak üzere hem isteyen anne yahut babaya sağlıklı bir şekilde uygun ortamda, Pedagoglar eşliğinde çocuklarıyla buluşmalarının sağlanması ne kadar isabetli bir karar olduğu gün gibi ortadadır. Bir düşünün uzak bir yerden çocuğunu görmek için gelen bir anneyi görüşemeden geri göndermek ne kadar elem vericidir! Değişiklik yasasında emeği geçenleri tebrik ederiz.
Esasen şiddet hiçbir zaman tasvip edilecek bir davranış değildir. Rabbim cümlemizi bu tür davranışlardan korusun. Amin.
Özellikle çocuklar ve kadınlar gibi topumun nazik ve zayıf bireylerine karşı bu eylemin hiç yapılmaması gerekir.
Dinimizin bu konu ile ilgili ne kadar hassas ve güzel çözüm getirici olduğuna bir bakalım; Rabbimiz bize Tevbe Suresi 71 ve 72 ‘inci ayetlerde ; “Müminlerin erkekleri de kadınları da birbirlerinin velileridirler, iyiliği teşvik eder, kötülükten alıkoyarlar, namazı kılarlar, zekatı verirler, Allah ve Resulüne itaat ederler. İşte onları Allah merhametiyle kuşatacaktır. Kuşkusuz Allah mutlak güç ve hikmet sahibidir. Allah mümin erkeklere ve mümin kadınlara içinde ebedi kalmak üzere altından ırmaklar akan Cennetler ve Adn Cennetlerinde güzel meskenler vaad etmiştir. Allah’ın rızası ise hepsinden büyüktür, işte büyük bahtiyarlık da odur”(2)
Meseleye bu ayetlerin ışığında baktığımızda fert ve toplum olarak ne kadar Rabbimizin müjdeleri olduğunu ancak biz müminler ailece o ebedi saadete ulaşmak için gayret göstermemiz gerektiği bir gerçektir.
Nitekim Ebu Hureyre(RA)’dan nakledildiğine göre Peygamberimiz Efendimiz Hz. Muhammed(ASM)de şöyle buyurmuştur: “Müminlerin iman bakımından en olgun olanları, ahlakı en iyi olanlarıdır. Sizin en hayırlınız da hanımlarına karşı en iyi davrananınızdır.”(3)
Peygamberimizin hizmetinde çocuk yaşından beri bulunan Enes Bin Malik(RA) anlatıyor: “Resulullah’a (ASM) on yıl hizmet ettim. Her işim onun arzu ettiği şekilde olmuyordu. Yaptığım bir şey için “Bunu niye böyle yaptın?” Yapmadığım bir şey için de niye böyle yapmadın?” demedi. Resulullah ne beni dövdü, ne bana kötü bir laf söyledi, ne de yüz ekşitti. Bir kere bile bana “öf” demedi. Beni hiçbir zaman ayıplamadı.”(4)
Peygamberimiz Hz. Muhammed (ASM)’in güzel ahlaklı ve imanlı müminlerin kadınlara iyi davrananlar olduğunu müjdelemesi ve çocukluk döneminden başlayıp on yıl hizmetinde bulunan Enes(RA)’e karşı örnek alacağımız ne güzel bir mukabeledir. Bizim gerçekten örnek almamız hayatımızda uygulamamız gerekiyor. Ve toplum olarak İslam’ın özünden ne kadar uzakta kaldığımızı gösteriyor.
Aile hayatımız medya ile tehdit altında eskiden tehlikeler hariçten gelirdi gelen anarşi ve terör olarak fert ve aileleri tehdit ederdi. Şimdi Bediüzzaman’ın tabiriyle tehlike içerde; “Bana ızdırap veren İslam’ın maruz kaldığı tehlikelerdir. Eskiden tehlikeler hariçten gelirdi onun için mukavemet kolaydı. Şimdi tehlike içerden geliyor. Kurt gövdenin içine girdi. Şimdi mukavemet güçleşti….Cemiyetin basiret gözü böyle körleşirse, iman kalesi tehlikededir. İşte benim ızdırabım, yegane ızdırabım budur. Yoksa şahsımın maruz kaldığı zahmet ve meşakkatleri düşünmeğe bile vaktim yoktur. Keşke bunun bin misli meşakkate maruz kalsam da iman kalesinin istikbali selamette olsa!...”(5) Burada ifade edilen “Kurt” inançsızlık ve iman zayıflığıdır. Nasıl bir ağacın gövdesine zararlı bir böceğin larvası yani kurtçuğu girip ağacı kurutup ölmesine sebep olursa inançsızlık da öyledir. Mümin’in manevi iman ağacını kurutabilmektedir. Toplumumuzdaki ahlaki çöküntünün sebebi de bu “iman zafiyetimiz” değil mi? Dünyayı, maddi menfaatlerimizi esas alıp ebedi saadete, sonsuz mutluluğa duyarsız kalmak….
Bu durum Meyve Rısalesi’inden “Sekizinci Mesele’de” bakın nasıl izah edilmiş: “Eğer ahirete iman o haneye(Eve ve Aileye) girse birden ışıklandıracak, ortalarındaki münasebet ve şefkat ve karabet(yakınlık) ve muhabbet kısacık bir zaman ölçüsüyle değil belki dâr-ı ahirette(ahiret yurdunda) saadet- ebediyede dahi o münasebetlerin devamı ölçüsüyle samimi hürmet eder, sever şefkat eder, sadakat eder, kusurlarına bakmaz gibi ahlak yükseklenir. Hakiki insaniyet saadeti o hanede başlar inkişafa. Bu mana dahi hüccetlerle(delillerle) “Risale-i Nur’da” beyanına binaen kısa kesildi. Hem her bir şehir kendi ahalisine geniş bir hânedir. Eğer iman-ı âhiret o büyük aile efradında hükmetmezse, güzel ahlakın esasları olan ihlas, samimiyet, fazilet, fedakarlık, rıza-ı ilahi, sevab-ı uhrevi yerine garaz menfaat, sahtekârlık, hodgâmlık(nefsini beğenmek), tasannu(yapmacık hareket), riya(iki yüzlülük,gösteriş) rüşvet, aldatmak gibi haller meydan alır. Zahiri(görünüşte ) asayiş ve insaniyet altında anarşistlik ve vahşet manaları hükmeder; o hayat-ı şehriye zehirlenir. Çocuklar haylazlığa, gençler sarhoşluğa, kaviler (güçlüler) zulme ihtiyarlar ağlamağa başlarlar. Buna kıyasen memleket dahi bir hanedir. Vatan dahi bir milli ailenin hanesidir. Eğer iman-ı ahiret bu geniş hanelerde hükmetse, birden samimi hürmet ve ciddi merhamet ve rüşvetsiz muhabbet muavenet(yardım) ve hilesiz hizmet ve muaşeret(İslam’a göre yaşama adabı) riyasız ihsan ve fazilet(güzel huy ve hasletler) enaniyetsiz büyüklük ve meziyet o hayatta inkişafa başlarlar.
“Çocuklara der: “Cennet var haylazlığı bırak”, Kur’an dersiyle temkin(ölçülü hareket) verir.
Gençlere der: “Cehennem var sarhoşluğu bırak”; aklı başına getirir.
Zalime der: şiddetli azap var, tokat yiyeceksin” adalete başını eğdirir.
İhtiyarlara der: “Senin elinden çıkmış bütün saadetlerinden çok yüksek ve daimi bir uhrevi saadet ve taze bâki (ebedi) bir gençlik seni bekliyorlar. Onları kazanmağa çalış” ağlamasını gülmeğe çevirir.
Bunlara kıyasen cüz’i ve külli(az veya çok) her bir taifede(Toplumun her kesiminde) Hüsn-ü tesirini gösterir, ışıklandırır. Nev-i beşerin (İnsanlığın) hayat-ı İçtimaiyyesi ile alakadar olan içtimaiyyun ve ahlakiyyunların (Toplum ve Sosyal hayatla ilgili Ahlakçıların,Davranış biçimleri ile uğraşan bilim adamlarının,Sosyoloğ,Pedagoğ ve Psikoloğların) kulakları çınlasın!..
İşte iman-ı âhiretin( ahirete imanın) binler fâidelerinden işaret ettiğimiz beş altı numunelerine sairleri kıyas edilse kat’i anlaşılır ki;iki cihanın ve iki hayatın medar-ı saadeti yalnız imandır.(6)
Başta Rabbim Cümlemize Kur’anın emrini ve Peygamberimiz Hazreti Muhammed (SAV) in “Sünnet-i Seniyyesini” ve İslam aliminin hikmetli sözleri dinleyip gereğini yapmada muvaffak etsin.Amin.Hoşça kalın...
KAYNAKÇA
1)- BİANET Bİa Haber merkezi/İstanbul1Ağustos 2019/m.bianet.org
2)-Tevbe suresi71-/72 .ci ayetlerinDiyanet işleri Başkanlığı(Meal Kur’an Yolu)
3)-“hadislerleislam.diyanet.gov.tr” Cilt4 Sayfa 151 (T1162 Tirmizi ,Rada
4)-Ebu Davud,Edeb,1(IV246).Diyanet dergisi(dergi diyanet .gov.tr) DR. Durak PUSMAZ”Hz Peygambere on sene hizmet eden Sahabe ENES (RA)”
5)-Bediüzzaman Said Nursi, Tarihçe-i Hayat,Sözler yayınevi,Isparta Hayatı, Tahliller,Eşref EdipSayfa 551.
6)-Risale-i Nur Külliyatından,Bediüzzaman Said Nursi,Asay-ı Musa,Sekizinci Mesele,Sayfa44,Envar Neşriyat.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.