Yeni bir yıl mı, kendini ve kimliğini kaybetmek mi?
Her yıl ülkemizde kutlanan yılbaşı, Cumhuriyet kurulduktan sonra 1935 yılında resmi tatil yapılmakla başlatılmıştır. “Miladi Yeni Yıl” kutlamaları resmen yapıla yapıla toplumun bir kesimince benimsenir hale geldi. Noel Bayramı “Vikipedi” sözlüğüne göre; “Hristiyan dünyasının her yıl kutladığı, Hristiyanlar tarafından “Kurtarıcı Mesih” kabul edilen Hz İsa’nın doğum gününün geleneksel olarak kutlandığı bir bayram” olarak tarif ediliyor.
Görüldüğü gibi biz Müslümanlarla alakası olmayan bir gün. Zamanla Hristiyanların yıllardır medya araçları vasıtasıyla kültür baskısı ile çam ağaçlarının kesilip evlere getirilmesi, süslenmesi ve aslı olmayan hayali Noel Baba’nın hayali hediyeler dağıtması gibi figürlerle cazip hale getirilmiştir. Günümüzde ise ülkemizi ve tüm dünyayı saran ticari maksatla alışverişin teşvik edildiği bir bayram havasına bürünmüştür. Babalar günü, anneler günü, sevgililer günü gibi… İslamiyet’le ilgisi olmayan adetler ve günler “bidat” (İslamiyet dışındaki adetler) olarak yerleşmeye başladı. İşin ticaret ve hediye gibi boyutları da olunca bizden olmayan çok şeyler yerleşir oldu. İslamiyet’e göre; ne Noel ne Yılbaşı ne de bahsettiğimiz günlerden hiçbiri yoktur. Çünkü her gün Anneler günü, her gün Babalar günü gibi kutsaldır. Sadece bir gün değil her gün onlara gereken hürmeti ve sevgiyi ve saygıyı göstermemiz gerekmektedir.
Noel Bayramının görüldüğü gibi İslamiyet’le bir alakası bulunmamaktadır. Bizim asıl dini bayramlarımız “Ramazan Bayramı”, “Kurban Bayramı” ve “Aşure günü” gibi günlerimizdir.
Biz Müslümanlar, İhlas Suresi’nin hakikatına inanmışız. İhlas Suresi’nin manasına bir bakalım; “Deki: Allah birdir (Ehad’dir). Allah Samed’dir. (Her şeyin ihtiyacını karşılayan, ancak hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır.) Doğurmamış ve doğurulmamıştır. (Doğuran ve doğurulanlar ilah olamaz. Yahudilerin Haşa! “Üzeyir (AS)Allah’ın oğludur” inancı ile ve Hristiyanların “İsa Aleyhisselam Allah’ın oğludur” demeleri Allah’a şirk(ortak) koştuklarının apaçık delilidir. Onun (Allah’ın) hiçbir dengi yoktur. (Allah’ın dengi, ortağı ve benzeri yoktur. Yaratılmışlara benzemez. Çünkü o her şeyi yaratandır.)
İsa Aleyhisselam bizler için Hristiyanlar gibi Haşa Allah’ın oğlu ve ortağı değildir. Peygamberimiz Hazreti Muhammed’den (ASM) önce gelen bir Peygamber ve Allah’ın kulu ve elçisidir. Kur’an’ımıza göre İsa (AS) öldürülmeyip sema tabakalarına kaldırılmış olup Rabbimizin izniyle başka bir aleme götürülmüştür. Çam ağaçlarının kesilip tabiata zarar verilmesi de İslam göre günah bir faaliyettir. Hristiyanlığın bayram tavsiyesine bak! İslam’ın ağaç dikimi konusundaki hassasiyetine bir örnekle bakalım; Peygamberimiz Hz. Muhammed (ASM) bir hadislerinde “Yarın kıyametin kopacağını bilseniz bile, bugün elinizdeki fidanı dikin.” buyurmuştur. Kıyamet gibi tüm kâinatın kapatılıp ahiret alemi kuruluyor olsa da elindeki fidanı dik buyurulması İslam’ın ne kadar çevreci yaşanan ve cihanşümul (evrensel)bir din olduğunu gösteriyor.
Yılbaşını bahane edip içki içmek, kumar oynamak ve Piyango bileti almak gibi olaylar İslam’ın yasakladığı fillerdendir. Bir Müslümana bir şey kazandırmaz. Maide Suresi’nin 90. ayetinde bu konular bakın nasıl açıklanıyor: “Ey iman edenler, şarap, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları ancak şeytanın işinden birer pisliktir. Öyleyse ondan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.” Ayette geçen “içkinin tüm kötülüklerin anası” olduğu Peygaberimiz (ASM) tarafından da açıklanmıştır. Her gün medyada içki uyuşturucu kullanan kişilerin sudan meselelerle birbirlerini yaralayıp, öldürdüklerine şahit oluyoruz. Aynı şekilde Rabbim cümlemizi tüm kötü alışkanlıklardan uzak etsin. Kumar yüzünden insanların maddi ve manevi nelerden mahrum kalıp ailevi hayatlarının bittiğini gözlemliyoruz. Fal okları ise günümüzde bazı kişiler, yıldız falı ve burçlar üzerinden insanların muhtemelen karşılaşabilecekleri olayları tahmin yürüterek yorumlamaktadırlar. Bu konu tehlikeli ve asılsız bir iştir. Gaybı ancak Allah bilir. Bilerek bu yorumculara inanmak maneviyatımızı ve inancımızı tehlikeye sokabilir. Müslüman bunlara dikkat etmek zorundadır. Eski kahinler gibi kehanette bulunmak ve onların kehanetlerine inanmak, asılsız olduğu gibi imanımızı da tehlikeye atabilir. Çünkü Peygamberimiz (ASM) geldikten ve Kur’an-ı Kerim’imiz nazil olduktan sonra kahinlik bitti. Doğru haber kapıları kapandı. O halde bir Müslüman olarak Yahudi ve Hristiyanların bayramına iştirak etmemek onlara benzememeye çalışmak gerekir. Çünkü bir kavme benzemeye çalışmak, zamanla onlara iltihak etmek ve karışmak gibi bir tehlikeyi getirir. Bir Müslümanın İslamiyet güneşinden istifade etmeyip, tahrif edilmiş (aslı bozulmuş) bir dine girmesi en büyük bir ahmaklıktır.
Yılbaşına sarhoşça girip İslam’ın yasakladığı şeyleri yapıp bir gün sonra çoğunlukla maddi ve manevi pişmanlıklar yaşamamak gerektir. Bilakis ömür ağacımızdan bir dalın daha kesildiğini fark edip bitirdiğimiz yılda yapamadığımız maddi ve manevi işlerimizi yeni gelecek yıl için planlayıp, maddi ve manevi geleceğimizi, dünyevi ve uhrevi istikbalimizi düşünüp yeni yıla daha güzel bir şevkle ve azimle girmenin yollarına bakmayız. Hoşça kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.