Bir Profesörün adaylığı ve siyaset
Türkiye siyaset arenası yine önemli günlerini yaşıyor. Partilerden aday adayı olacak memurlar 10 Şubat itibariyle görevlerinden ayrıldılar. Memurlar için aday adaylığı süresi maaş alamadıkları için daha da masraflı olacak. Sanki siyaset memurlar ve fakirler için değil de Sivil toplum üyeleri ve iş adamları için tasarımlanmış gibi. Hatta seçilemedikleri zamanda da parti mensubu diye devamlı suçlanırlar. Yasal olsa da bu bir haksızlıktır.
Adaylar 1 ay içinde belli olsa da seçimlere daha 4 ay var. Aday adaylarının bir aylık sürede aday olmak için yarışacaklar. Milletvekili adayı olmaları için yarışacakları süre seçim sürecinden daha heyecanlı geçecektir. Mücadele “partiler arası mücadeleden ziyade aday adayları için parti içi mücadele” şeklinde olacaktır.
Bu arada aday adayları unutamayacakları hatıralar için hazırlansınlar, diyebilirim. Üniversitede talebe iken dünya çapında bir hocamızın unutmadığım milletvekili adaylık hikâyesi gibi.
1965 Genel seçimleri. Devrede iki önemli parti (Adalet ve Cumhuriyet Halk Partisi) var. 1961 Seçiminde Ragıp Gümüşpala’nın % 34.8 oy oranına sahip AP’sine karşı İsmet İnönü’nün lideri olduğu % 36.7 oy oranlı CHP’ nin iktidarı sona ermek üzere. 1965 seçimleri için şansı yüksek görülen parti Süleyman Demirel’in AP’sidir.
1965 genel seçimleri biter. Sonuçta İsmet İnönü’nün % 28.7 oy oranlı CHP sine karşı. % 52.9’la AP birinci parti olur, böylece Süleyman Demirel uzun yıllar sürdüreceği ilk Başbakanlık dönemine başlar.
Hocamız Amerika’da yetişmiş, yıllardır başarılı çalışmalar yapmıştır. ARTIK O BİR PROFESÖRDÜR. Zamanla Ankara ve Gaziantep’te iyi tanınır hale gelir. Bu arada eşi de saygın bir ağa kızıdır. Edebiyatı kuvvetli, iyi nutuk atan, şair ruhlu Hoca’nın seçime girmesi için kendine göre tüm şartlar hazırdır. Hakikaten hocamızın karşısında konuşmak oldukça zordur.
Tabii olarak doğduğu şehirden aday olacağı için memlekete gider, aday olacağı partinin il merkezini uğrar. İl yönetimi Hoca’yı yaşa, varol nidaları ve alkışlarla karşılarlar. Hemen söze girerler.
“Hocam, hoş geldiniz, hayırdır”.
“Hoş bulduk, aday olmaya geldim,
“O hocam, ala, güzel ama neyiniz var”. Hoca bir an şaşırır ancak kendini toparlar.
“Profesörüm”,
“Eee!”
“Aklım da var”
“Başka”
“Başkası, bu kadar” diyen hocamıza,
“Yetmez, hocam” diyen il yönetimi,
“Hocam, paran varsa, bu iş olur, yoksa kusura bakma” der.
Hoca çok üzülür ve gerisin geriye Ankara’ya döner. Bize bunu anlatırken de dalar giderdi.
Siyaset işte böyle bir şey: Bazen akıl da, unvan da yetmiyor. Tüm partilerden aday adayı olanlara başarılar, özellikle de memurlarına sabırlar dilerim.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.