Biz böyle bir millet değildik!
Bizler “temizlik imanın yarısıdır”, “temizlik imandandır”, “evini temiz tut misafir gelir, bedenini temiz tut ölüm gelir” hadis ve güzel sözleri ile atalarımızın telkini ile büyümüş ve bu düsturları atalarımızla birlikte yaşamış olan Müslüman bir milletin evlatlarıyız.
Günlük hayatta karşılaştıklarımıza bakınca insan “biz gerçekten böyle miyiz?” diye sormadan edemiyor.
Bayramın 3. günü şöyle şehrin bayram atmosferini gözlemlemek için çarşı pazarı ve eski fuar alanını gezdim. Parkın içerisi sanki Cennet-i Ala’dan bir köşe gibi her taraf yemyeşil ağaçlar güller süs bitkileri ile süslenmiş, yürüyüş yolları andezit taşları ile bezenmiş, şırıl şırıl suları fışkıran havuzların güzelliği ile göz alıcı, doğa harikası her yer. İnsan kendisini adeta cennette Kevser ırmaklarının yanında hissediyor. Bunları inşallah öldükten sonra rabbim biz Müslümanlara nasip eder. Gelelim burayı şimdi kullanan insanlara, o güzelim yol taşlarının üzerine atılmış külahıyla birlikte dondurma atıkları öyle pis bir görünüm arz ediyor ki sormayın. Ayrıca insanların yiyecek olarak alıp içindekileri yedikten sonra çimenliklere attıkları ambalaj atıkları, kağıtlar, poşetler, yeşilliklerin ortasında oturan insanların yedikleri çekirdek kabukları... Ne ararsan var, derde devadan gayrı... Yeşilden faydalanmaya gelen ailelerin çocuklarının yeşil otları adeta toprağı ile beraber yolup tırmalarcasına etrafa attıklarını bile gördüm, vurdumduymaz aileler ilgilenmiyordu çocuklarıyla. Gülleri koparıp durduklarını görünce utandım, bir Konyalı olarak.
Neden biz bu şehrin büyükleri olarak bu tür yerlerde otururken gezerken nasıl davranılması gerektiğini, adabı muaşeret kurallarını yavrularımıza öğretemedik, kendimiz öğrenmedik? Suçu kimde arayalım?
Daha bitmedi bu güzellilerin içerisinde gördüğüm çirkinlikler... O güzelim parka gelen kalabalık guruplar halindeki gençler etrafta oturan onca çoluk çocuklu ailelere büyüklere aldırmadan galiz küfürler savunuyor, bağıra çağıra konuşarak geziyorlardı. Bazıları ise karnını başını açmış çimlerin üzerine boylu boyunca uzanmıştı; onların görüntüsü derseniz daha değişik rezaletti.
Bir üzüntü ve utanç konusuydu manzara.
Etrafta belediye görevlisi güvenlik elemanı yok muydu? Elbette vardı. Adamların temizlik için etrafta koşuşturmaktan canları çıkıyordu. Bunlar belediye görevlisinin ikazı ile filan düzelecek işler değil terbiye lazımdı, onun da atadan aileden gelmesi lazımdı, herkesin başına bir polis jandarma dikilmez ki.
Daha var rezillik bitmiyor. Şahsen ben gezdiğim şehirlerde gördüğüm ve Konya’da da olmasını arzu ettiğim şeyleri köşeme taşıyorum. Örneğin Kayseri’deki parklarda ücretsiz tuvaletleri örnek gösterdik, sağ olsun Konya Büyükşehir Belediyesi de bu tür hizmetleri bazı yerlerde uygulamaya koydu bunlardan bir kaçı da Kültürpark’ta var. Bayanlara, baylara ücretsiz tuvalet var. Bu tuvaletlerden birine girdim, erkekler tarafında iki büyük abdest tuvaleti ve ayakta abdest bozmak için 5-6 pisuvar var, büyük abdest tuvaletlerinin birinin kapısı açık, boş olduğu belli diğerinde ise sıra var. Oraya dikkat kesildim ne göreyim tuvaletin içine insan bakamaz delik tamamen tıkalı. “Yahu be insafsız vicdansız adam bu tuvaletten çıkarken bir maşrapa suyu doldurup ta dökemez misin o tuvaletin deliğine öylece nasıl bırakıp çıkıp gittin bu tuvaletten?” diye insanı isyan ettiriyor. Bu kadar pis ve duyarsız bir millet miyiz Allah aşkına?
Bütün bu manzaraları gördükten sonra ardından Kurban Bayramı geliverdi. Yetkililer günlerce kurbanın kesimi ve atıklarının nasıl muhafaza edilmesi nasıl hijyene uyulması hakkında günlerce televizyonlardan ve diğer basın organlarından insanları uyardılar. Konya’nın kenar mahallerinde kırsal denen kesimlerde bu uyarılara genelde uyulmuştu ancak yine de yolların boyunda sucuk dolduranları et çekenleri çok gördük.
Bayramın üçüncü günü şehrin merkezi sayılan Kızılay Hastanesi, Kadınlar Pazarı ve Mengüç Caddesi civarını şöyle bir gezdim. Buralarda ne hijyen var ne temizlik vardı. İnsanı boğacak şekilde meydanlıkta et çekenler, sucuk dolduranlar, bu malzemeleri meydanlık yerde karıştıranlar, dakikada en az 50 aracın geçtiği tozların ayyuka çıktığı ana cadde kenarında yığılmış derilerin salgıladığı pis kokular baharat kokuları elinde bir pürümüzle kelle ve sakatat ütenlerin çıkardığı kokular hatta resim çekme isteğime çek kardaşım yayınla diye pervasızca poz verenler... 30 metre ileride park etmiş zabıta arabasının içerisinde oturan zabıta memurlarını görünce diyecek bir şey bulamadım. Biz bitmişiz. Daha güzel bir şehir arzularken daha beter kokmuş bir şehir merkezi görmek çok üzdü beni.
Bizim ecdadımız mesken tuttuğu yere ilk olarak hamam ve tuvalet gibi yerleri yaparak temizliğin insanlık için, dinimiz için ne denli önemli ve gerekli olduğunu bize gösterdi. Avrupa’ya bile tuvalet kültürünü benim atalarım öğretirken bugünkü neslin bu denli terbiyesizliği beni ve benim gibi bütün ülke insanını Konyalıları üzüyor.
Bir bayram da böyle geçti. İhya ettiğimiz Bayramımız hepimize daha temiz daha huzurlu günler getirsin. Bayram bizi mübarek kılsın. Nice bayramlara...
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.