BÜYÜKSÜN REİS, BÜYÜKSÜN AKYÜREK
Konya bir kez daha Cumhurbaşkanını bağrına bastı. Ağzının orucuna rağmen sıcak havaya rağmen Konya köyü ile taşrası ile merkezdeki insanı ile adeta miting alanına akmıştı. Konya ev sahibi olarak bu miting öncesi tek kelime ile hatasız ve eksiksizdi. Zaten günlerdir alarmda olan polisi askeri ve istihbaratı ile kuş uçurtulmayan şehirde sadece güvenlik değil temizliğinden düzenine kimseyi sıkmayan, üzmeyen, bunaltmayan ve genel görüntüsü ile de bürokratı ve siyasetçileri ile tam bir uyum örneği sergilediler.
Özetle tek kelime ile bu coşkudan herkes mutlu idi.
“Konya’da siyaset yapmayan sadece siyasetin dedikodusunu yapıp bunu da iş yapmış gibi yangın yerine çevirenlerin gözünün önünde Reis, Tahir Başkan için ne diyecekti? Ne yapacaktı? Ve nasıl davranacaktı?” Miting önceki kuşkusuz en çok konuşulan da buydu.
Allah için bu tabloyu biz de çok merak ediyorduk.
Zaman zaman kendimizce bir şeyler yazıp yorum yapıyorduk.
Peki Reis ne yapacaktı?
Konya mitinginin en büyük ve en önemli sorusu buydu bence.
Sonrasında o tablodan çok şükür biz de kendi adımıza mutlu olduk ve sonsuz şükürler olsun ki bugün siz değerli okurlarımızın önünde mahcup olmadık. Alnımız ak, başımız dik duruyoruz.
Evet küçük de olsa Tahir Başkan üzerinden küçük oyunlar peşinde olanlara Cumhurbaşkanı hiç mi hiç yüz vermemişti.
Üstüne üstelik Tahir Başkan’ı hep ama hep sağ yanı başında tuttu. Yani anlayana, anlamayana adeta “Tahir benim sağ kolumdur” dedi.
Hani “Biz bunu çok önceden bildik” diye gubuzluk yapmanın da bir anlamı yok zaten.
Recep Tayyip Erdoğan ile Tahir Başkan’ın çok eskilere dayanan hukuku söz konusu ve aradan geçen yıllardaki kader yolculuklarında da hiçbir sıkıntılı durum olmadığı gibi birliktelik hep güç vermişti.
Cumhurbaşkanını siyasette lider oluşunun en büyük olgularından birisi de geçmişte birlikte olduğu arkadaşlarının yanlışları olmadıkça, yamuklukları ortaya çıkmadıkça Reis hepsini el üstünde tuttu ve yeri zamanı geldiği zamanda hep yukarılara taşıdı.
Konya’mızda bunun en son örneğidir Sayın Akyürek’tir.
Miting konuşmasında Reis’in sadece ismini iki defa üstüne basa basa söylediği tek isimdir Tahir Akyürek.
……………………
İşte tam bu noktada bu iki cümle içinde kısa paragraflar açacak olursak. Ne dedi Cumhurbaşkanı “Tahir Bey bizi yorsa da Konya’ya kazandırdığı stadyum” dedi. Değil mi?
Evet, o günlerde parti içinde bazıları Tahir Başkan'a kızsalar da karşı çıksalar da Tahir Başkan Konya’nın bir karış toprağına sahip çıktı. Peşkeş çekmedi, çekilmesine de izin vermedi. Her şehirde stadyumları TOKİ yaparken Konya’nın muhteşem stadyumunu Büyükşehir Belediyesi yapıverdi.
Ayrıca ikinci dikkatinizi çekmek istediğimiz konu;
- Ülkede daha seçim havası yoktu.
- Erken seçim kararı alınmamıştı.
- Sayın Cumhurbaşkanı seçim manifestosunu açıklamadan bir gün önce katıldığı bir televizyon canlı yayınında şehrimizde ki eski stadyumun yerine millet bahçesini açıklamadan…
Haftalar önce gazetemiz PUSULA ve biz naçizane bu köşemizde ABD’deki Central Park’tan fotoğraflar koyarak “burası niye bir Central Park olmasın?” demiştik.
Hatırlıyor mumsunuz?
Hatırlayamayanlara gazetemizin arşivine girmelerini öneririz.
Sayın Cumhurbaşkanımız yine burayı kastederek Tahir Başkan(a bu alanın yüzölçümünü soruyor ve aynı müjdeyi bir kez daha tekrarlıyordu.
Uzun lafın kısası, gelelim fasulyenin nimetlerine.
Bu mitingden, Sayın Cumhurbaşkanının söylediklerinden ve Tahir Başkan’ın Reis’in yanındaki sarsılmaz, garanti yerinden hâlâ şüphesi olan, acaba mı diyen kaldı mı?
……….
Ama lütfen…
“Hâla anlayamadık demeyin siz de canım.”
………….
Anlayıp da ısrar ve inadınızdan anlamamazlıktan geliyorsanız o zaman size tavsiyem “gayri zevk almaya bakın” derim.
EĞİTİMİMİZ BOZULDU
Geçtiğimiz hafta istemeyerek kendimce son derece bozulan ve ısrarla bozulma yönünde giden eğitim sistemimize değinmek durumunda kalmış, o topa girmiştik
Üzüldüm ama bir yerde sessiz çoğunluğun sesi olduk.
İşte o günlerde çok sevdiğim saydığım dahası inandığım, başarısını İstanbul’a, Ankara’ya taşıyan eğitimin Türkiye çapında yönetilmesinde söz sahibi olan bir hocam bakın bize ne yazıp gönderiyordu.
EĞİTİMDE NELER YAŞANIYOR?
İnsanlarda gördüğümüz her yanlış davranıştan sonra “eğitimimiz bozuldu da ondan” deriz ya... Öyle günler yaşıyoruz
Mahallede kavga mı oldu, biri diğerine saygısızlık mı etti, çocuk anne ve babayı dinlemiyor mu, hırsızlıklar mı çoğaldı... Eğitimimiz bozuldu da ondan.
Bozulma okullarımızla başladı.
İdarecilerimizi seçemedik, bizdense olur mantığıyla idareciler atadık.
Öğretmenlerimizi sindirdik. Öğretmene hiçbir şeye karışma dedik. Önce idarecilerimiz bağırdı çağırdı öğretmene, ardından veli geldi karıştı işine. Şimdi öğrencinin oyuncağı oldu sevgili öğretmenim.
BİMER’e yazdılar, şikâyet ettiler, soruşturma geçirdi, korktu ve sindi. Şimdi öğrendi artık, “Hiçbir şeye karışmaz isem rahatım, herkes istediğini yapabilir.” mantığıyla hareket edince o da rahatladı.
Eğitimimiz bozuldu. Baba çocuğundan korkar oldu. Anne çocuğunun durumunu babayla paylaşamaz oldu. Çocuk isterse okula gidiyor isterse okuldan kaçıyor. Müdür, idareci çocuğa hesap soramıyor.
“Öğretmeninden dayak yemeyen var mı?” diye bizim yaşımızdakilere sorun.
Şimdiki çocuklara bırakın dayağı “otur yerine” diyemez oldu öğretmenlerimiz.
Okulumuza kayıt yaptırmaya gelen bir velimize sordum, “nedir dedim okulumuzdan beklentiniz? Şunlar, şunlar olursa kayıt yaptırabilirim dedikleriniz nelerdir?” dedim.
Veli; “Hocam, ben eğer kızım yanlış yaparsa kulağından tutup bir daha yaptığını görürsem sana daha çok kızarım diyebilecek samimiyeti gösterebilecek idareci ve okul istiyorum.” dedi.
Evet dedim, doğru veli bu.
Bize güvenmiş, inanmış, seçimini buna göre yapmış, biz de her yanlışı bir anne baba kadar samimiyetle uyarabilecek eğitimcileriz, dedim.
Matematiği feni her yerde öğrenir bu çocuklarımız.
Yeter ki saygıyı sevgiyi okulda öğrensinler. Paylaşmayı, yardımlaşmayı öğretelim onlara. Arkadaşının sevincine, acısına ortak olsun. İnsanlar birbirine güvenmeyi okulda öğrensinler. Yalanın ne kadar kötü olduğunu öğrensinler. Yanlış yapsınlar, kötü not alsınlar, yeter ki doğruyu söylesinler eksik olan her şey tamamlanır ama kazanılan kötü alışkanlıklar ömür boyu giderilemiyor.
Sevgiyle yapılan her iş güzeldir, kutsaldır. Öğretmenlik gibi.
Önce okullarımızdan başlayalım yanlışları düzeltmeye.
Selam ve saygılarımla.”
……………
Hocam biz teşekkür ederiz. Sağ olun var olun.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Gönül kendi benzeyen gönüle akar
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Mübarek günde yolda sakız çiğneyenler, bir de o sakızı yere tükürmedikleri zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.