DİKTATÖRDEN ÇEKTİĞİMİZ
Ülkemde ateist-laikçi-satanist-Kemalist ve de ne idüğü belirsiz bazı kesimler, Cumhurbaşkanını batının yaftaladığı tabirle “diktatör” ilan ediyorlar. Kim olursa olsun kendi Cumhurbaşkanını, ithal birtakım tabirlerle niteleyenlere söyleyecek çok sözümüz var. Batının önde gelen basını Erdoğan için diktatör yakıştırmasına, yerel işbirlikçi mihraklar seviniyor ve hatta bunu ülke bazında zihinlere yerleştirmeye çalışıyor, ülkesini seven sağcı-solcu, muhafazakâr, ülkücü vatanseverler bu yakıştırmalara üzülüyor.
İlk sözüm, kendini katıksız İslamcı gören kesime. İktidarın meşru nimetleriyle nemalanan kardeşim; 20 sene evvel, ezik büzük dolaşırken, başınız göğe erdi, madden epey yol aldınız, eş ve çocuklarınız altında en lüks arabalarla Bağdat Caddesinde lastik gıcırdatır. Mücahitliğiniz galiba bitti ki, rahatınız bozulsun istemezsin. Daha düne kadar laikçi çetelerin zulmü altında inlerken, Erbakan Hocamız buram-buram terletilirken, çocuklarınız okullardan atılıp, ikna odalarında zulmedilirken, Reis size ne yaptı ki tüm bunları unutur, yaftacılarla işbirliği yaparsın. Şuna inanın ki, bu işbirlikçileriniz iktidar olduğu zaman önce sizi halleder. Zira “kendi grubuna ihanet eden, başkaları için de güvenilmezdir”.
Kemalist-laikçi vatandaş, hangi kutsalınıza dokunuldu, hangi değerlerinize el uzatıldı? Özellikle de ülkenin en mutena semtlerinde veya Boğazdaki yalılarınızda purolarını çekip, viskinizi yudumlarken sizi kim rahatsız etti. Gezi de ortalığı yakıp yıkanlara iş birliği yaparken idamla mı yargılandınız veya ülkeden mi atıldınız. Reis’e kininiz ve nefretiniz hiç bitmediği gibi, durmadan kandan ve intikamdan bahsedesiniz. Batılılara Ülkemi kötüle, Reis’i diktatör ilan et, sonra da ben masumum ayaklarıyla özgürlüğümü elimden alıyorlar diye feryat et. Yeri gelince demokrasi havariliği, Cumhuriyetin erdemlerinden bahset; yeri gelince askeri çağır, vesayet altına gir, işine gelmeyince de rütbe sök.
Gerçek ülkücü kardeşime diyecek birşeyim yok. Diğerleri için, tek vatanımıza el mi atıldı, bayrağımız mı indirildi, milli onurumuz mu zedelendi, iktidarda ötelendiniz mi veya solcuların yaptığı gibi faşist damgası mı yediniz, Türk’ün onuru yere mi serildi, dünya siyasetinde biz yokuz mu dendi ki, sizin tabirinizle Bilge Başkanınız için “Bahçeliyi biz sattı” dersiniz. Bahçeli sizi kime ve neye sattı ki, ABD yapımı FETO projesi siyasete arka çıkarsınız. Hani ülkü idealdi, ülkü hedefti, ülkü Kızılelma idi? Ülkücü hedef ülkücülük anlam mı değiştirdi ki, son Türk Devleti yıkmak için salyalarını akıtanlara gerçek bir dava adamı gibi dur demezsin. Geriye bir daha bakınız, dün Abdülhamid Han’a yapılanın aynısı, bugün Türkiye Cumhurbaşkanını yapılıyor ve Türk Devletine öldürücü darbeyi vurmak istiyorlar.
Gerçek solcu, ulusalcı, laik, ateist, sanatçı kardeş; hangi ideolojik ve laiklik için meşru çıkışlarınıza dur denildi. İstediğiniz gibi konuşuyor, sanat ve siyaset adına istediğinizi yazıyor ve çiziyorken, benim oyum çobanınki ile eşit olamaz diyerek ayrımcılık yaptığınız halde, kim ağzınızı kapattı. Ülkesini dış mihraklara satan ajanlarla nasıl aynı düşünür, onlar için konuşma özgürlüğünü kullanıyor dersiniz. Bu tür tavırlara dünyanın hiçbir yerinde müsaade edilmezken, ülkemi satan gazeteci bozuntusu hainlerle aynı düşünürsünüz. Şunu iyi bilin ki burası dünyanın en özgür, en güzel ülkesi. Kaybettiğiniz zaman kıymeti anlaşılır ancak başka yerlerde bu kadar itibarınız olmaz, olamaz.
Mevcut iktidar ve Erdoğan karşıtları kimdir diye soruyorum; dışarıdan Siyonistler, ABD ve AB patronu ülkelerin başkanları; içeride başta FETO, bölücü unsurlar, laikçi-Kemalistler, ateist, satanist, kadim komünist şimdiki ulusalcılar. Solcu, komünist, dinli-dinsiz, satanist, ulusalcı; ne olursanız olun, bu ülkede, herkes kendi değeriyle beraber yaşamak zorunda; yeter ki hain olmasın. Şöyle önyargısız bir düşünelim; bu ülkenin gelişmesi kimlerin işine gelmez. Elde var tek ve bir Türk Devleti, hedef burası.
Bunları söylerken tüm yukarıdaki muhalif unsurlar arasında iktidarı ve politikalarını desteklemese de, vatanım da vatanım diyerek, batılıların niyetini bilen, başta gerçek ülkücü, solcu, ateist, demokrat, laik yani her kesimden insanımız da var ki, onlar hep kalkınmadan, adaletten, istikrardan yanalar. İhanet etmeyen ve vatan hassasiyeti olan insana söyleyecek sözümüz yok. Herkes özel hayatını istediği gibi yaşasın, yeter ki ülkeme ihanet çeteleri ile işbirliği yapmasın. Devir kalkınma, ezilmeme, onurluca dik durma, zulme karşı koyma, adaleti tesis etme, bu nedenle de “bir, hür ve var olma zamanı” derim.
Geçmiş Bayramınızı tebrik eder, muhabbetlerimizi bol olsun derim.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.