Dolu dolu boşa geçen hayatlar
Doymak bilmez bir hırsla dalmışız dünya işlerine varsa yoksa dünya dünya!
-Hiç düşündük mü bu koşturmaca nereye kadar?
Aslında nereye kadar olduğu belli de; belli olan o akıbeti görmek istemiyor, görmemize çalışanlara da kulak tıkıyoruz!
Kabire girince görmeyen gözümüz görecek, duymayan kulağımız duyacak ve aklımız başımıza gelecekte iş işten geçecek!
Birkaç yıl önce bir komşumuzu mezarlıkta ebedi aleme gönderirken tam gömülmesi esnasında iki kişinin konuşmasına tanık oldum:
Biri diğerine “herkes toprak almak ister de sonunda toprak herkesi alır” diyordu.
Yanlış anlaşılmasın; bu dünyada çalışmayın yan gelip sünepe sünepe yatın demiyorum; elbette ki, kişinin kendi ve çoluk çocuğunun geçimi sağlamak için çalışmalı hatta çalışmak dinimiz İslam’ın kesin emridir.
Ancak, bütün mesaimizi bu dünyaya ayırıp öbür dünyayı ihmal etmemeliyiz.
İnsan denen sorumlu varlık hayvanlar gibi her istediğini yapamaz; çünkü, insan yaptığı iyi veya kötü her işin karşılığını ahirette mutlak ve mutlak görecektir.
Yüce Rabb’imiz; "Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse onun mükâfatını görecektir.” (Zilzâl, 99/7) “Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse onun cezasını görecektir." (Zilzâl, 99/8) buyurmaktadır.
Maalesef, günümüz insanının kahir ekseriyeti geçici dünyanın gizemine kapılıp hayatını hayır işler yerine boş ve şer işlerle geçirmektedir.
Bir kısım insanların yaptığı şer işlerine kılıfıda hazır.
Ne yaparsan bu dünyada yaparsın; ye iç eğlen bir daha mı geleceğiz dünyaya!
Çok üzücü ama kendini Müslüman olarak tanımlayan insanlarda bile bu sakat düşüncenin yansımalarını görmekteyiz.
Müslümanlar olarak bile öyle düşkünleştik ki dünyaya, ahireti hatırlamayacak kadar!
Alimlerimiz; “Dünya için, dünyada kalacağın kadar, ahiret için orada sonsuz kalacağına göre çalış! Allah(cc)’a muhtaç olduğun kadar itaat et! Cehennem ateşine dayanacağın kadar günah işle!” buyurmaktadırlar.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Dünya, seni Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeyler, demektir. Kadın, çocuk, mal, rütbe, mevki düşüncesi Allahü teâlâyı unutturacak kadar aşırı olursa, dünya olur. Çalgılar, oyunlar, faydasız, boş şeylerle vakit geçirmek [kumar, kötü arkadaş, kötü filmler, mecmua ve romanlar] bunun için dünya demektir. Din ile dünyayı birlikte kazanmak imkânsızdır. Âhireti kazanmak isteyenin, bahsedilen dünyadan vazgeçmesi gerekir. Bu dünya âhiretin tarlasıdır. Burada tohum ekmeyip, yaratılışta bulunan, toprak gibi yetiştirici kuvvetini işletmeyenlere, bundan faydalanmayanlara ve amel, ibadet tohumlarını elden kaçıranlara yazıklar olsun! (Mektubat 1/73, 1/23)
Bir yerde okumuştum. Dünyaca ünlü komedyen Jim Carrey’nin, “Umarım bir gün herkes zengin ve ünlü olur. Hayal ettikleri her şeye kavuşur ve böylece asıl cevabın bu olmadığını anlarlar” sözlerini düşündürücü bulduğum için siz okuyucularımla paylaşmak istedim.
Aslında bu sözün yazımın mesajını çok iyi anlattığını düşünüyorum, tabii ki, anlayabilenlere!
Anlayabilenler dedim; çünkü, hakikatte anlayabilenler çok az! Genelde insanlar ebedi olan ahiret dünyası için değil, geçici olan bu dünya için gecesini gündüzüne katarak çalışmakta ve yaşamaktalar.
Yüce Rabb’miz; “Dünya hayatı, ancak oyun ve boş şeyle meşgul olmaktır. Ahiret ve nimetleri daimi olduğundan daha hayırlıdır. Bunların farkını anlamaz mısınız?”(Enam 32)
“Yanınızdaki dünyalıklar geçici, Allah katındaki hazine ve rahmetler ise daimidir.”(Nahl 96)
“Fakat siz(ey insanlar) ahiret daha hayırlı ve daha devamlı olduğu halde dünyayı ahirete tercih ediyorsunuz,” (Â’lâ 16, 17) Buyurmaktadır.
Yunus Emre Hazretleri ne güzelde anlatıyor;
Bu dünyaya inanma, vefasın bulam sanma
Ömrün veren ziyana, çoğu pişman içinde
Gelin bir beş dakika “Bu dünyada mal, mülk, para, makam, güzellik her ne varsa sahip olduğumuzu ve yarın öleceğimizi” düşünelim!
Bu dünyada bu saydıklarıma sahip olan nice insanlar bugün toprağın altındalar!
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.