Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

Fethedilemeyen tarihi kale: Mardin Kalesi

Fethedilemeyen tarihi kale: Mardin Kalesi

“Gecesi gerdanlık, gündüzü seyranlık” olan Mardin’de, fethedilemeyen ve “Kartal Yuvası” olarak da adlandırılan kale ile “Kudüs kalesi” arasındaki benzerliği yeni öğrendim. Artuk Bey’in hanımı Raziye Hatun’un türbesinin kalede, Artuk Bey’in kabrinin ise Kudüs’te olduğu gibi…

EVLİYA ÇELEBİ’YE GÖRE “MARDİN”İN AÇILIMI…

Ünlü seyyahımız Evliya Çelebi, Seyahatnâmesi’nde, Mardin kalesinden bahsederken “Dârâ’nın tahtı” diyor. Bu kale hakkında, Rum ve Yunan tarihçilerinin kendi Hristiyan inançlarına göre birçok özellikler ve hayaller yazdıklarını belirten Çelebi, kaleyle ilgili şu efsaneyi anlatıyor:

“Tarihçi Makdisî’ye göre kaleyi bizzat Hazret-i Yunus aleyhisselâm yaptırmıştır. Zira Yunus Nebî, kış mevsiminde Musul yakınındaki Beled El-Hatib şehrinde otururdu. Yaz günlerinde yaylaya çıkıp, bu Mardin dağında istirahat edip ibadet ederdi. Hâlâ Mardin dağındaki büyük bir mağaraya Yunus Nebî savması derler. O asırda bu dağa Şâhika dağı derlerdi. Bu mağaralarda bir ejderha çıkıp, Hazret-i Yunus’a iman edenlerden binlerce ümmeti yemişti. Sonra nice inanmayanlar Hazret-i Yunus’dan mucize isteyip, bu dağdaki ejderi öldürürsen sana iman ederiz dediler. Hazret-i Yunus aleyhisselâm hemen peygamberlik kuvveti ile o ejdere bir taş vurup öldürdü. Üç bin inanmayan iman edip, dağda oturan Hazret-i Yunus’a komşu oldular. Günden güne de zengin ve bey olmaya başladılar. İşte, bu dağda ejder olduğu için dağa Mâr (Yılan) dağı ve şehre de Mardin dediler.

Bu görülmeye değer Mardin kalesi nice hükümdarlar eline geçip, sonunda bir müddet Dârâ Şâh’a (İran hükümdarı) taht merkezi oldu. Dârâ, buranın avcılığından hoşlanmıştı; temmuz ayında burada, kışın ise Nusaybin yakınındaki Kara (Dâra) şehrinde kalırdı. Sonra Yunan İskender, Dârâ’yı yenip bütün Azerbaycan, İran ve Turan’a sahip olarak, bu Mardin kalesinde de büyük binalar ve kiliseler yaptırdı. Zira Hazret-i Yahya zamanında Mardin içinde Buhtunnasr’ın bir tapınağı vardı.

Buhtunnasr, Yahya’nın kanını istemek için bu Mardin’den çıkarak Halep, Şam, Beytülmukaddes, Safed, Taberistan, Askalân, Hasân ve Mısır’ı tamamen harab edip yine Mardin kalesine gelmişti. Onun için, Hristiyanlar bu Mardin’e fazlasiyle ilgi gösterirler. Sonra 795 senesinde Timur burayı üç sene kuşatmış ise de sonunda ızdırab ve huzursuzluk içinde Rum’a döndü. 920 tarihinde Çıldır fethinden sonra, bu kale üzerine Selim Han Bıyıklı Mehmed Paşa ile Molla İdris İmadi’yi yüzbin askerle gönderip başkumandan kale eteğinde oturunca, onyedinci gününde içindeki Kürtler kaleyi teslim edip kendileri Sancar kalesine gittiler. Sonra Süleyman Han 941 tarihinde Bağdad savaşına giderken, bu Mardin kalesini tamir ettirip Diyarbekir eyaletinde sancakbeyi merkezi yaptı.”

MARDİN’DE TALAN EDİLEN ESERLER

Mardin’in talan edilen eserleri arasında kale başta geliyor.

Ne yazık ki bu kale içerisinde Roma’dan tutun Artuklulara gelinceye kadar evler, camiler ve tapınaklar ile saraydan geriye ne kaldı acaba? Artuk Bey’in hanımının türbesi ise kale eteklerinde. Artuk Bey’in kabrinin ise Kudüs’te olduğunu yeni öğrendim. Mardin ile Kudüs arasındaki tarihî münasebeti nasıl kurmak gerekiyor?

Öğrendiğim bilgiye göre ilk talan edilen bölge kale girişindeki aslan heykelleri olmuş. Bunun üzerine kale hazineye ait olmasına rağmen askeri bölge yapılmış.

“Gecesi gerdanlık gündüzü seyranlık” olarak nitelendirilen Mardin’de, Hamdaniler tarafından 10. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen Artuklu döneminin en büyük medeniyet eserlerinden biri olan, bin 200 metre yükseklikteki kalenin ören yeri olarak turizme kazandırılması için 218 sene aradan sonra 2015 yılında, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından kalede güçlendirme, restorasyon ve arkeolojik kazı çalışmaları başlatılmış. Hazineye ait olan ancak askeriyeye tahsis edilen alanda bulunan kalede gerçekleştirilen arkeolojik çalışmalarda 1860 yılından önceki döneme ait yapıların yanı sıra sikke (300 adet), savaşlarda kullanılan zırh parçaları, gülle, ok uçları, kap, seramik ve pipo gibi taşınabilir 600’ü aşkın kültür varlığı bulunmuş.

YARIN: Mardin’de bir sahabe ve Şeyh Çabuk Camii.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mustafa Balkan (Tarih Yazıları) Arşivi
SON YAZILAR