Gençler ve Hiçbir Parti
Anket ve sokak röportajları gerçeği tam olarak yansıtmasa da büyük oranda toplumsal eğilimleri ortaya koyar.
Anket ve sokak röportajları toplumun özellikle de gençlerin yaşadığı sosyal bunalımları göz önüne serdiği için zaman zaman yazılarımda yer veriyorum
Yaşanan bunalımlar başta yöneten ve yönetmeye talip olanlar olmak üzere toplumun tüm kesimleri tarafından görülmelidir.
Görülmeli diyorum; çünkü, toplumun geneli özellikle de gençler milli ve manevi yönden büyük çöküş içindeler!
Maalesef, ‘z’ ve ‘y’ kuşağına ümit bağlayan kesim ile bu kuşağı yaşları gereği küçümseyen kesim vahametin farkında değil veya farkında da işlerine böyle geldiği için görmezden geliyorlar.
Sedat Peker ve Cübbeli Ahmet Hoca gibi görenler de yok değil, elbet(?)
Sedat Peker “40 yaşın altı kardeşlerim” diye gençlere sesleniyor; Cübbeli Ahmet Hoca da “40 yaşının dönüm noktası olduğunu, peygamberliğin 40 yaşında indiğini, seçme ve seçilmede bunun dikkate alınması” ile ilgili imalarda bulunuyor.
Cübbeli Ahmet Hocanın maksadının ne olduğunu bilmiyorum; bir bildiği var ki, seçilme ve seçme yaşının 40 yaş ve üstündekilerde olmasını istiyor(?)
Konya merkezde yapılan bir sokak röportajına katılan gençlerin kahir ekseriyeti ‘hangi partiye oy vereceksiniz’ sorusuna ‘hiçbir partiye’ cevabını veriyor.
Hiçbir Pati(HP) adında bir parti olsaydı Konya gibi bir şehirde bile oyların kahir ekseriyetini alırdı.
İşin şakası bir yana gençlerin içinde bulunduğu bu durum çok düşündürücü olup başta ülkeyi yönetenler olmak üzere sorumluluk sahibi herkes bir değil bin kere düşünmelidir!
Bunun yanında ülkeyi yönetmeye talip olanlarda bu durumu bin olmasa da yüz kere düşünmelidirler!
“Hiçbir bir partiye oy vermem” demenin altında yatan ümitsizliği en önemlisi güvensizliği tüm parti yetkilileri görmeli.
-Niye bu ülkenin gençleri bu kadar ümitsizlik içinde ve kimseye güvenmiyorlar?
Bundan birkaç ay önce gençler üzerinde yapılan bir araştırmada gençlerin kararsızlarla birlikte neredeyse yüzde 80’i kendi ülkesinden başka bir ülkeye tamamen yerleşmek üzere gitmek istiyor.
-Bu acınası durumun suçlusu gençler mi?
Kesinlikle gençler değil; gençlerin bu hale gelmesinde sorumluluğu olan başta yönetenler olmak üzere herkestir.
“Atı alan Üsküdar’ı geçti” demeye dilim varmıyor; ancak, telafisi çok zor bir sürecin içinde olduğumuz gerçeğini görmek zorundayız!
Bu sorun; kim en sorumlu olursa olsun iktidarı ve muhalefetiyle toplumun tüm duyarlı insanlarının sorunu olup hiç kimsenin bu sorunun çözümünde sorumluluğu birbirinin üzerine atmaya hakkı yoktur!
Ülkemizin gençleri güzel ülkemizi terk etme noktasına geldilerse bu acıklı durum hepimizin içini acıtmalı, derin derin düşündürmelidir.
Şuna ben de inanıyorum; tüm Avrupa ülkeleri kapılarını açsa ve gençlerimiz bu ülkelere gitseler çok değil bir ay içerisinde en az yarıya yakını güzel ülkemize geri dönecektir.
Mesele, gidip gitmemek değil; gençlerimizin içinde bulunduğu bu ümitsiz ve güvensizlik durumu görüp bu ümitsiz durumu ortadan kaldırmanın gereklerini yerine getirmektir.
-Nasıl mı?
Bilmesine biliyorum da; benim söylememin bir kıymetinin olmadığını bildiğim için söylemiyorum!
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.