Rivahi Kalay

Rivahi Kalay

GÖKTEN ECDÂD İNEREK ÖPSE O PÂK ALNI DEĞER…

GÖKTEN ECDÂD İNEREK ÖPSE O PÂK ALNI DEĞER…

Beklenmedik bir anda haber gelir. Atlarsın araca, adres sorar, bir taraftan da ‘yarabbi sen yardım et’ dersin… Yardımı hem kendine hem de adres sahibine istersin… En çok da Onlara… Lakin zor olan bir gerçek var ki; sözün bittiği yerde kalırsın… Sessiz acının olduğu, sessizlik… Haykırışlar arasındaki acının sessizliği…

Evi bulursunuz kimse yok. Komşular gelir; Ne oldu. Eyvah yoksa! Evet…

O ayağında lastik ayakkabısıyla, başörtüsünü farkına varmadan yere atan, giydiği şalvara ellerine vurarak dövünen, ağıtların yükseldiği haykırışlarda koşarak sizi karşılar… O bir anne… Elini ayağını öpeyim, ne olur yaşadığını söyle… Eline ayağına sarılır, sonrası yok… Acıya dayanamayan ana yüreği sokak ortasında yere yıkılır…

Anlatılamaz, tarif edilemez bir acı, acıların en büyüğü. Allah evlat acısı yaşatmasın. Haberi vermek ayrı, acıyı yaşamak apayrı…

Ne söylemeli, nasıl davranmalı? Dokunsan, elinden tutsan, yüreğine dokunabilir misin? Acısını alabilir misin? Keşke alabilsen, keşke dokunabilsen. Acılar paylaşıldıkça azalır mı?

Ağlayabilir misin? Ağlayamazsın, olmaz, olamaz. Sen güçlü olmak zorundasın, görevinin gereği bu… Bu acı, görev dinlemiyor ki…

Ah Memedim ah! “Ölürsem şehidim, kalırsam gazi!” inancıyla gittin. Sen şehit oğluydun, iki güzelden birine gittin, şehit oldun. Şehitlik en şerefli ölümdür.

Ölümün yaşı yok. Ölüm kimseye yakışmaz, gencecik fidanlara da hiç yakışmaz, yakışmadı da. Hayalleri vardı, kendisinin, ailesinin, sevdiğinin, yaşayacak günleri vardı. Can dayanır mı?

Vatan sana canım feda dedin. Vatan bölünmez dedin. Özgür ve bağımsız bir yaşamı sizler sayesinde yaşıyoruz. Bu vatan, bu millet size minnet borçlu.

Şehadet şerbetinden içtin, Peygamber efendimiz komşun, mekânın cennet, şehitliğin kutlu olsun. Tabutuna sarılan al bayrağa, kanının rengini veren Memedim, Sevenlerinin omzunda Memedim. Merak etme arkanda bıraktıklarını, onlar senin bize olan emanetin Memedim.

Memedim! Hoca sordu; Haklarınızı helal ediyor musunuz? Bizim ne hakkımız var sende, Helal olsun dedik. Asıl SEN HAKKINI HELAL ET BİZLERE… Dualarla…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
  • O.Bal / 02 Haziran 2017 10:29

    Niye hep lastik ayakkabili şalvarlı analar sapkali babalar.

    Yanıtla (1) (2)
  • Tevfik usta / 02 Haziran 2017 13:47

    Genelde ne yazıkki görülenler budur.Eğer bir gün mercedesli kapılar genelde 1 ay bedelli oluyor.Gözlüksüz okuyun yazıyı,ışık engellenmesin..

    Yanıtla (1) (0)
  • Tevfik Usta / 02 Haziran 2017 09:11

    Çok güzel yazmışsınız.Bir mehmet eş,baba,oğul,yar..bir mehmet bir dünya..aldatılan köpeklerden değil mehmet.Bir ite bir pula satmaz vatanı memet..Yada ölmek için para almaz memet.Korur vatanını namusundan aziz bilerek memet,kanıyla,canıyla..Yürürken rabbine şehadet için dönüp bakmaz geriye memet..Ve mehmet bulut olur,gök olur,yağmur olur..Hakkını helal et memet..Başımız sağolsun..Elinize sağlık.

    Yanıtla (3) (0)
  • Ayşe kahraman / 02 Haziran 2017 00:29

    Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sızı. Özledim...

    Yanıtla (2) (0)
Rivahi Kalay Arşivi
SON YAZILAR