Ahmet Çapanoğlu

Ahmet Çapanoğlu

HADDİNİZİ BİLİN!

HADDİNİZİ BİLİN!

Herkes eşit doğuyor ama aynı şansla doğmuyor. Kimi zengin bir ailenin çocuğu olarak köşklerde dünyaya geliyor, kimi de fakir bir ailenin çocuğu olarak viranede. Bu elinde olmayan bir seçimdir. Ama herkesin önüne hayat dediğimiz yolda bazı kapılar açılıyor ve bazı fırsatlar sunuluyor. Belki herkes önlerine çıkan şansları değerlendirme ve görememekle şanslarını değerlendiriyor veya değerlendiremiyor.

Herkesin yaşadığı bir kader vardır. Allah yürü ya kulum demeden bir adım bile atamıyorsun. Ya da O, “sana adım at” dediği zaman adım atmıyor ve sana fırsatlar verdiği zaman, tembelliğinden göremiyorsun. İşte o zaman, hayat seni tartaklamaya başlıyor ve en ağır imtihanlara tabi tutuyor.

Herkes bir yol tutturmuş gidiyor. Kimi gururu ve kibiriyle “ben yaptım, ben ettim, herkes beni takdir etsin” derdinde, kimi başarısının insanlara getirisini düşünerek kendiyle beraber bu başarının mimarlarını öne sürerek değerlendirmekte. Kimi de bu başarı ve başarısızlıkların sonucunu leş bekleyen kuzgunlar gibi ”neresinden eleştiririm” derdiyle düşünüp hasaedciliğiyle bir şeyler arama derdinde.

Akıl herkese lazım ve herkeste de belli ölçülerde vardır. Herkesi belli ölçülerde bundan yaralandırır Yaradan. Kimi yetersizde olsa gülcü olduğuna ve akıl verebileceğini zannederek akıl vermeyi severken, her şeyi ben bilirim havasıyla susmamaksızın konuşmakta ama haktan, hukuktan ve adaletten haberi yok, kimi de söyleyecek bir şeyi yokmuşçasına susup dinlemekte ama sırrını kaleme vermekte. Her iki durumda da bir ihanet vardır ama. Konuşan, kibirlenen, malıyla mülküyle övünen Yaradan’a muhalefet ederken Yaradan’a ihanette, suskun da kaleme sırrını verirken, kalemin de sırları kâğıda kusmasıyla kalemin ihanetiyle karşı karşıya.

Bir gerçek var ki, herkes sevmeye, sevilmeye muhtaç.  Kiminin sevgisi tabu haline gelir, mala mülke, paraya, tapar, sahip olduklarıyla övünür, kimi yokluğuyla veya variyetiyle bile güce tapar, haklının yanında değil güçlünün yanında olur, kimi de ölümüne mazlumun yanındadır, azla yetinip bulduğu bir kuru ekmeği bölüşerek şükrün peşindedir.

Herkes sevginin peşinde ama çoğu insan hep sevilme derdinde. Vermeden almak, umud verip yarı yolda bırakmak. Sevgi hırsızlığı gibi. Seviyorum derken eziyet etmek, umursuz tavırlar içinde bulunarak ihaneti yaşamakta. Mutlu ve güzelken yanında olmak, üzüntü ve hastalıkta yanında olmamak.

Ama bu âlem için her insana tanınmış bir yol vardır ki sonsuzluk âlemine uzanan yol. Aslında tek yol gibi gördüğümüz bu yol iki yol gibidir ve yaşadığı o yol tek kapıya çıkıyor, o da mezar. İşte orada gurur kibir, enayet, mal mülk sevdası ve edindikleriyle övünmesi kalmaz ama onlar boynuna bir halka olarak takılır ceza gününü bekler ve şükrüyle gidenin şükrü de Yaradan’a tevekkül olarak ödüle layık görülür. Bu hayatta yaptıkları cezasız ve ödülsüz kalsa da hiç bir şey sonsuzluk âleminde ödülsüz ve cezasız kalmaz.

Akıbetinizi düşünüyorsanız, haddinizi bilin, haddiniz ölçüsünde adaletten vazgeçmeyin, kul hakkı, yetim haakı yemeyin, mülkün gerçek sahibi olan Allah’la yarışa girmeyin. Sahipse O’dur, güzelse O’dur, adaletse en büyük adil O’dur, konuşmaksa zaten O konuşuyor.

Sevgiden mahrum olmayın, kimseyi de sevgiden mahrum bırakmayın ve güçse, gerçek gücün kimde olduğunu bilin, sahte güçlere biat etmeyin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ahmet Çapanoğlu Arşivi
SON YAZILAR