Bugün ne yazayım? Diye hiç düşünmedim. Çok şükür.

Bugün de böyle düşünmüyorum, hatta bugün hangisini yazayım da siz değerli okurlarımızın beğensin diye kıvranıyorum. 

Önceki gün sabah gözümüzü açar açmaz arka arkaya gelen zam haberlerinin hala nasıl yankılandığına mı değinelim yoksa bugünler daha iyi günler havalar soğudu mu okul masrafları cebe dokunmaya başladı mı isterseniz hayırlısı ile bir Kasım’ı mı bekleyelim diyelim bilemiyorum.

Onun için isterseniz hiç boyumuzu aşacak ayağımızı yerden kesecek o derin sulara girmeyelim.

Çünkü Kasım’ı şunu bunu beklemenin anlamı da yok.

Devlet rutin olarak ödeme yapmak için bu zamları yapmak zorunda. Yani elektriğe, suya, doğalgaza şuna buna zam sürekli gelecek. Daha bunlarla da bitmeyecek. Başta trafik olmak üzere cezalar yağmur gibi değil kurşun gibi gelmeye başlayacak. Arada bir kelimelerin arasına sıkıştırmaya çalışıyorum “bu günler iyi günler. İnşallah bu günleri de aramayız” diyorum değil mi?. Bu cümle nereden aklıma geldi derseniz. Dün sabah bir dostumla konuşuyorduk. O hatırlattı. Üç yıl önce bir iş adamımıza şöyle demişim “Aman abim önümüzde sıkıntılı bir dönem var. Fazla açılma. Yatırım yapmaya yap ama fazla da açılma”…

…………..

Vallahi bildiğim anladığımdan değil.

Bu dediklerimde yazdıklarımda, hep birilerinin yani bize güvenen inanan büyüklerimizin kulağımıza fısıldadıklarıdır.

Şimdi bir konuya daha değineceğim. Yine birileri bize kızacaklar. Çünkü üç yıl öncede bize kızıyorlardı. “Sen ne demek istiyorsun. Partiye muhalefet mi yapıyorsun yoksa”…

Yahu Allah aşkına Cenab-ı Allah’ım herkesi yaratırken kaderine göre de bir akıl vermiş. Sizinki kadar bizim de aklımız var çok şükür. Tek başına fırtına gibi esen estiren bir partiye ben niye muhalefet edeyim? Ama hiç ağzınızı açmayacaksınız yaaa. Açarsan ya hainsin ya da muhalefet. Vallahi de değil billahi de değil. Ben sadece büyüklerimizin bana aktardıklarını sizlerle paylaşıyorum. Böyle dedikten sonra da muhalefeti tebrik ediyorum. Bize böyle iktidarlar böyle muhalefetler olmalı ki tiyatro hasılat rekorları kırmaya devam etsin. 

………………

Vallahi kaşınmıyorum. Bana büyüklerimin dediklerini sizlerle paylaşıyorum.

Alın size yine bir büyüğümüzün bizimle paylaştığı son bilgi “En son teknoloji ile yapılmış bir betonarme binanın ömrü 100 yıl”

………….

Yani.

Yani buradan nereye gelmek istiyoruz?

Gayet basit.

Yanarım, yanarım hala Atatürk stadyumuna, Atatürk Spor Salonuna, 100 yıl spor salonuna, havuzlara, kortlara, veledroma, tartan pistimize yanarım. Hatıralara insanların ömürlerini verdiği alanlara yanıyorum. Ama bu milletin yangınına su dökmek için dediler ki ”burası millet bahçesi, milletin bahçesi olacak”

Hemen sustuk.

Çok şükür dedik. Aslında kimse niye dua ettiğini de bilmiyor yaaa.

Bu arada Meram’dan sonra buraya yapılacak olan ikinci millet bahçemiz(!) için belli bir kesimin çıkardığı gürültüye kulak veren şehrin büyükleri yanılmıyorsam Kapalı tribünün kalmasını düşünüyorlarmış.

Yapmayın, sakın ola böyle bir hata yapmayın.

Millet bahçesine 65 yıllık bir ucube bırakmayın. Ondan sonra da 100 yıl oldu ömrü doldu deyip burayı yıkacağız.     

Zaten bu günlerde çektiğimiz sıkıntı hep yaz-boz, kır dök yeniden yap, yap yeniden bir daha yaplarla yaptığımız israfların eseri değil mi?

Şöyle bir çevremize bakalım; 65 yaşına gelmişler (bu gurubun içinde bende varım) ve üzerinde olanlar tepki verse ne olur vermeseler ne olur? Onların hatırası olsa ne olur olmasa ne olur? Her şey gençlik her şey oy kullanacak genç nesil büyük potansiyel için değil mi?

Kazıyın gitsin anasını satayım. Taşı çakılı bile kalmasın. Üstüne çekin şöyle iyi gara bir asfalt. Ohhhhh ne güzel işte.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Kötüleri af eden iyelere zarar verir

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

“Şurada beş dakika duracağım” diyerek arabayı park edip gidip bir saat sonra gelmediğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.