KİMSENİN KARİZMASINI ÇİZDİRMEYİZ!
Bu satırları yazmak için bilgisayarın karşısına geçtiğimiz zaman öğlen olmuştu. Dört beş saatte altı yok pabuç gibi koşturduk. Kimi dostların duasını aldık, kimi güzel insanlarla yaptığımız sohbetlerde anlamadığımız bilmediğimiz konuların ince detaylarını öğrendik. Kimilerinden de gelecek de yazılmak kaydı şartı ile çok önemli bilgileri not aldık.
Güne hafta sonunda Meleğini kaybeden Ahmet Şanlı abimize başsağlığı dileklerimizi sunmak için yaptığımız ziyaretle başladık. Turladık, turladık ve gazeteye gelmeden son durakta başarılı, beyefendi, disiplinli, çalışkan, sabırlı ve o babacan tavrı ile sağlığımızı korumaya çalışan Prof. Dr. Mehmet Koç hocamızın makamı idi.
Sağlık İl Müdürlüğü Zafer’deki tarihi binadan bizim Asker Hastanesi diye bilinen binaya taşınmış. (İnanın bunu da dün öğrenmiş oldum)
Asker Hastanesi iken de bu binaya çok girmiş çıkmıştık. Ama Allah için dün hem hocamızı ziyaret ettik hem de buradaki dostumuz Barış ile kısa bir hastane turu yaptık. İnanın hastaneyi tanıyamadım. Özel odalarından ameliyathanesine, konferans salonundan arşivlerine kadar binayı tanımamız mümkün değildi. Allah için yüzlerine söyledim ama buradan bir kez daha söyleyelim, Mehmet Hoca ve ekibinin performansına şapka çıkartıyorum. Helal olsun sizlere. Allah tuttuğunuzu altın etsin. Allah kolaylık versin Allah sizleri mahcup etmesin.
Hocamızı ziyaret etmişken dünkü yazı konumuzu da hatırlattık. Sorun gibi büyüyen konu aslında o kadar basitti ki. Hastanenin girişinde her gün sabah öğlen 150 tekerlekli sandalye böyle toplanıyormuş.
Ama iki saat sonra 150 tekerlekli sandalyeden bir tanesini bulabilirsen bul. Çünkü sandalyeyi alan işi bittikten sonra yerine koymuyormuş ki. Haaa bazı kurumlarda tekerlekli sandalye için 1 lira gibi ya da nüfus cüzdanının alınması gibi işlemler yapılıyormuş. Çünkü sandalyenin gerisin geri gelmesi için. Bu hastanemizde bu da yapılmıyormuş. Bence böyle bir uygulama yapılmamalı da. Ama olay iniyor iniyor kendi insanımıza iniyor. Aldığımızı yerine koymuyoruz. İşimiz bittikten sonra da tufan.
Millet olarak ortak mantığımız bu.
İŞÇİLER HAKLI AMA…
Haaa görevlilerin cevap vermemesi işini ise kimse çözemez. Sonuçta bu insanlar taşeron işçi. Pardon artık kadrolu işçi kardeşlerimiz. İl Müdürü değil bakan olsanız bu konuyu çözemezsiniz. Neden mi iki fıkralık olayı çıtlatalım siz anlayın artık gerisini.
Bir resmi kurumda temizlik işçisi olarak çalışan kardeşimiz kadroya geçtikten bir saat sonra amirine şöyle der “Müdürüm biz kadrolu olduk. Bu temizlik işini kim yapacak artık?”…
Yine resmi bir kurumda müdür bir taşeron işçi kardeşimize yaptığı yanlıştan dolayı çok kızar. Çağırır makama ağzına ne gelirse söyler. Yarım saat sonra il teşkilatından bir yetkili arar (Geçmiş dönemden kastediyoruz. Hasan Angı abimiz ve ekibi alınmasın) ve Müdüre şöyle der “Müdürüm hayırdır. Biz bu gençlere gece yarısı bayrak astırıyoruz. Çalıştırıyoruz. Bu kadar da yüklenmeyelim”…
……………
Bu devirde müdür amir olmak zor zanaat (!).
OTOGARDAN GELEN KARELER
Bir abimiz otogara gider ve gözünü rahatsız eden beğenmediği yerleri de fotoğraflar. Bize gönderir ve bin bir sitemle bunları dile getirmemizi ister.
……….
Abimize söyledik. Eeee millet olarak havaalanından, yüksek hızlı tren garından çıkıp da otobüslere binmeyi unuttuk. Gözden uzak olan gönülden de ırak olurmuş değil mi?
YİĞİDİN HAKKINI VERELİM
Pazartesi günü Beyşehir yolu ile ilgili sitemimizi dile getirmiştik. O günün sabahı Sayın Vekilimiz Mehmet Babaoğlu’da bizi bilgilendirmişti. Aynı gün yazımızı yazıp Haber Merkezine gönderdikten sonra Karayolları Bölge Müdürümüz aradı. Sağ olsunlar bizi uzun uzadıya bilgilendirdi. Ve bir ara yazdığımız yazı ile ilgili kendisini nasıl üzdüğümüzü kırdığımızı da samimi şekilde ifade etti. Müdür Bey şöyle diyordu “Biz Konya’nın en prestijli yolunu yapıyoruz. Şehrin en büyük isimleri geçen gün koordinasyon toplantısında bizi alkışlattılar. 7 yılda 25 kilometre yol yapılmış. Biz geldik iki yılda 93 kilometrelik yolun 91.5 kilometresini yaptık. Siz bir kalemde bizim karizmayı çizip attınız…”
İnanın üzüldüm. Böylesine bir başarıyı asla gölgelemek istemezdik. Ama farkında olmadan kusur işlemiş isek af ola.
Ama bu cümle ile yine takıldım. Gelen giden, o ya da şu. İsimleri söz konusu değil. 7 yılda 25 kilometre yol yapılırken bizim anlı şanlı siyasilerimiz ile yöneticilerimizde niye bu yavaş çalışmalara seyirci kalıyorlardı ki?
Baksanıza demek ki istenirse iki yılda bunun dört katı yapılabiliyormuş.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Bir kadının güzel gözükebilmesi için süslenmesi değil mutlu olması gerekir.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Otopark ve park kültürümüzü geliştirebildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.