Müzelerin kentlerin konuk almasına da, yaşam kalitesine de, kültürüne de ciddi katkıları vardır kuşkusuz. Geçen akşam televizyon haberlerinde İstanbul’da Terkos pompa istasyonundaki Su Medeniyetleri Müzesi haberi bunları düşündürdü öncelikle. Efendim ülkemde su ile ilgili müze çalışmalarına baktığımızda İstanbul’daki adı geçen müze dışında Adell armatür firması koleksiyonunun müzeleştirilmesi çalışmalarına rastlıyorsunuz. Ab-ı Hayat adı altında 2010 yılında İslâm Eserleri Müzesi’nde de sergilenen Adell koleksiyonu musluk, testi, ibrik, maşrapa, çeşitli hamam kültürü malzemeleri, çeşme kartpostalları hatta eski su faturalarını bile içeriyor ve fabrika yanında müzeleşmiş durumda.

Konya’mda su kültürü müzesi henüz kurulmadı. Oysa Belediye Başkanımız Sn. Tahir Akyürek’in hayali, vaadi olan müze yanında mevcutları sönük kalır. Bakınız Sayın Başkanım nasıl bir müze hayal ediyor; “Meram çayı civarında 650 bin metrekare alanda doğal ortam içinde su kültürüne, kent kimliğine, bölge ekonomisine katkı sağlayacak, farklı yaş ve kültürlere hitap edecek, dekoratif ve nostaljik su objeleri sergileri, oturma ve dinlenme alanları, seyir terası, çıkrıklı kuyu, çeşitli balıkların oluşturduğu akvaryum, Altınapa Barajı suları altında kalan eski hanın maketini de içeren yapı, KOSKİ deposunda Cumhuriyetin ilk yıllarından kalan sayaç ve cihazların sergilendiği bölümler, doğal görünümlü şelale, su kütüphanesi… 2008 yılına ait haberde müzenin yapımına 2009 yılında başlanacağı ve bir yıl içinde bitirileceğinden söz edilmiş.

Kentimde en uzun süreli Belediye Başkanlığı görevini yapmakta olan Sn. Akyürek birçok eserle anılacak kuşkusuz. Çalışmaları için teşekkür ediyorum. Su Kültürü Müzesi de alanında ilk planlananlardan olmuş ancak ilk gerçekleşenlerden olmamış. 2010 yılına yetişmeyen ve kentime katkı sağlayacağına inandığım hayali bile güzel müze acaba 2019 yılına yetişir mi?