KONYA’NIN GELECEĞİNE DİNAMİT KOYMAYIN
Allah sizi inandırsın zaman zaman inandıklarımı bildiklerimi gördüklerimi bile yazamadığım gibi o durumları bile tersinden gündeme taşıyorum.
Bugün aslında hiç öyle “Su” dan konulara girmeyecektim.
Çünkü gerçekleri yazıp sonunda BUHAR olmak istemiyorum.
Ama bir yerde de VİCDAN ve ALLAH KORKUSU ile bunları yazmanın bir vebali olduğuna inanıyorum. Hiç değilse biraz olsun günahlarımızı hafifletebilmek ümidi ile belki de devlete borçlu binlerce çiftçimizi, ucuz su kullanan üreticiyi ve de özellikle şehrimizi ve ülkemizi yöneten siyasileri karşımıza alıyoruz.
Şimdi biraz aklı ve fikri olan herkese sormak istiyorum. Su olmadan bu yalan dünyada yaşamamız mümkün mü?
Peki, Konya’da su ve susuzluk konusundaki devletin resmi kararlarına uyum oranında nerelerdeyiz?
Sadece AK Parti iktidarları için değil ama bugüne kadar Konya denildiği zaman partiler oylarını en ağırlıklı olarak kimden alırlar?
Elbette ki tartışılmasız ÇİFTÇİden değil mi?
Yani oy ve yani dolayısıyla iktidar olabilmek için çiftçinin mutlu edilmesi gerekiyor.
Bu durumu bizlerden çok dahi iyi bilen siyasiler de Konya için geleceğe değil sadece ve sadece seçime endeksli bir tarım politikası izlerler. Bunu Konya’nın tarımında ve siyasetinde en etkili isimlerle dönem, dönem hep konuşmuşumdur. Hep tartışmışızdır. Onlar bir yerde samimiyetle bu işlerin OY için olduğunu da söylemişlerdir. Ama biz bunu hiçbir zaman o kişilere dayandırarak yazamamışızdır.
Ama bugün bu işi siyasilere dayandırmayacağım için açıkça bir kez daha yazacağım. Çünkü vicdanımız artık susmaya el vermiyor.
……….
Haaaa durduk yerde bu SU işi de nereden çıktı demeyin.
Seçim öncesi seçim sonrası İstanbul seçimleri dahası AK Parti’nin 25 yıl sonra seçimi CHP’ye dahası İmamoğlu’na kaptırmasında en büyük nedenlerden birisi de İmamoğlu’nun sudan ulaşım için verdiği vaatlerdi.
İmamoğlu bana göre Konya’nın Anadolu’nun dengesini bozdu. Konya’da Konyalı İstanbul’daki su parasını, otobüs parasını konuşur oldu. Bunları kim konuşur kim vaat ederse etsin ucuz politikalardı. Ama sonuçta da işte ucuz politika tutuyordu. İstanbul’da tutan ucuz politika Konya’mızda niye tutmasın ki?
Yıllardır Konya ovasının sulanması konuşulur değil mi?
Son yıllarda nerede ise ayda iki defa ovada oluşan obruk haberleri yayınlanır değil mi?
Peki bizleri yönetenler bu konuda ne yapıyorlar?
(En son birkaç defa kulakları çınlasın Prof. Dr. Adem Esen hocamız bizi taaa İstanbullardan birkaç defa uyarmıştı)
Bizde işin hep laf salatası yapılır.
Dün AK Partili bir yönetici abimiz ile yine su konusunu tartıştık.
Lafta Reis’in pazar günü çiftçiye verdiği müjde yani “yıl sonunda şeker kotasında yüzde 5 olan oranın yüzde 2.5'e indirileceğinden” çıktı.
Çünkü 29 Ocak 2019 Salı günü TRT HABER’de yer alan bilgi aynen şöyle idi;
İlave 500 bin ton pancar üretilecek
Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli, nişasta bazlı şeker kotasının yüzde 2,5'e düşürüleceğini, 500 bin ton pancarın kota kapsamında ilave olarak üretileceğini açıkladı.
“Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, bugün AK Parti Genel Merkezi'nde 'Genişletilmiş İl Seçim İşleri Başkanları Toplantısı'ndaki konuşmasında NBŞ kotasının yüzde 2,5’e düşürüleceğine yönelik açıklamada bulunmuş, şekerpancarı sektörüyle vatandaşımız tarafından bu açıklama memnuniyetle karşılanmıştır” denilmişti.
Eeeee o zaman Reis’in Mevlana Meydanı’nda Konya çiftçisine verdiği müjde neredeydi?
Yoksa Reis’in dediği ilave bir kota da seneye mi gelecekti?
Bunun dağıtımını kim yapacak? Kim belirleyecekti?
Amaaaaaaaan aklıma bir sürü deli soru geliyor sıralıyordum. Bizim bu Konya’da vallahi bir sıkıntı vardı. Vardı da neredeydi işin içinden çıkamıyordum
………….
Sonra geldim gazeteye açtım bilgisayarı bayağı bir okudum.
Mesela bakın devletin resmi kaynaklarında Konya Ovası ve SU için neler yazılmıştı
KONYA’DA TOPLAM EKİLİ ALANIN
% 40’INDA SULU TARIM YAPILMAKTADIR
Konya’da toplam ekili alanın % 40’ında sulu tarım yapılmaktadır. Sulu tarım yapılan alanların % 45’inde halen serin iklim tahılları ekilse de, alanın % 55’inde su tüketimi yüksek olan şeker pancarı, yonca, patates, fasulye, mısır ve ayçiçeği gibi ürünler üretilmektedir. TÜİK verilerine göre 2012 yılında Konya’da bu ürünlerden ayçiçeğinin % 98,5’i, buğday ve arpanın ise % 23,5’i sulu tarımla üretilmektedir. Havza genelinde bitkilere verilen su miktarlarının, mevcut sulama pratikleri nedeniyle bitkilerin net su ihtiyaçlarından daha fazla olduğu bilinmektedir. Konya’da su tüketimi yüksek ürünler olan yonca, mısır, patates ve ayçiçeği ekim alanlarında 2007 ile 2011 arasında önemli artış görülmüştür. Bu artış 2012 yılında daha da hızlanmış, 2007 yılına kıyasla patates ekim alanlarının iki katına, mısır ve ayçiçeği ekim alanlarının ise yaklaşık üç katına çıkmasına neden olmuştur. Buna karşın, az su tüketen buğday ve arpa ekim alanları azalmaktadır. TÜİK verilerine göre 2012 yılında Türkiye’deki mısır üretiminin % 52,8’i, buğday üretiminin % 10,9’u, ayçiçeği üretiminin % 19,8’i ve şeker pancarı üretiminin % 38,4’ü KOP illerinde yapılmaktadır.
KONYA HAVZASI’NIN GELECEĞİ İÇİN DOĞRU
POLİTİKA, DOĞRU PLANLAMA VE DOĞRU ARAÇLAR
Havza’da gerek çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması gerekse sosyoekonomik açılardan güvenli bir geleceğin temini için palyatif değil, sorunların köküne inecek yapısal çözümlere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çerçevede, su ve toprak yönetimini bir bütün olarak ele alan; tarım ve çevre politikalarını bu eksende değerlendiren bir yaklaşıma ihtiyaç vardır. Çünkü Konya Havzası’nda mesele ne tek başına su, ne tek başına tarım, ne de tek başına çevredir. İç içe geçmiş ve çok boyutlu bu sorunların çözümünde farklı önceliklere sahip paydaşların bir araya gelerek önce doğru politikaları ortaya koyması elzemdir.
Doğru politikalar temelinde havza ölçeğinde bütünleşik planlama sürecinin başlatılması gerekmektedir” deniliyordu...
SONUÇ;
Bu kadar lafı niye ettim biliyor musunuz?
Elim boş olduğu için, yazacak başka konu bulamadığım için değil, siyasiler şimdi de seçimlere kadar yine yeni oy hesabı yaparak İMAR AFFI gibi kaçak kuyu olayında da geleceğimizi çalan kaçaklara yeni bir AFFI yüksek sesle dile getirdikleri için.
Siz bu kafa ile sadece Konya’nın, Konyalının değil ülkenin dünyanın geleceğimizi çalanlarla ortaksınız bunu da böyle bilin.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
En çok istediğim normal olmaktı, en büyük korkum ise, normalin ne olduğunu anlayamaz hale gelmekti
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Kırmızı ışıkta karşıdan karşıya geçerken hala telefonda yazışmaya devam etmediğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.