Erol Sunat

Erol Sunat

MİLLİ HEYECANI AYAKTA TUTMAK!

MİLLİ HEYECANI AYAKTA TUTMAK!

Milli heyecan nedir diye kime sorsak, öncelikli olarak alacağımız cevap Milli maçlardır diyecektir.

Milli maçlardaki, coşkumuz, heyecanımız bir başkadır.

Milli heyecan, milli maçlardaki birliğimiz, beraberliğimiz, coşkumuzdur

Milli heyecan, “Hepimiz birlikte Türkiye’yiz” diyebilmektir.

Şehitlerimizin cenazelerini on binlerce kişiyle gözyaşlarıyla ve dualarla cennete uğurlamaktır.

Ülkemize laf söyleyenlere, sataşanlara, tehdit eder gibi konuşanlara, tehdit etme densizliği gösterenlere bir olarak, kenetlenerek, kale gibi karşı durmaktır.

Al bayrağımızı gördüğümüzde gözleri yaşarmaktır!

Türk Milletini temsil ederken gurur duymaktır!

Türkiye’mize saldıran, saldırmaya yeltenen sinsi, haddini hududunu bilmeyenlere haddini bildirmektir!

Biz milli heyecanını dolu dolu yaşayan bir milletin çocuklarıyız!

Milli duygularımız kabardığında, bendini aşan, sellere benzeriz.

İstiklal Mücadelesi gibi uzun, zorlu, çetrefilli,  kurtuluşa uzanan yolun tuzaklarla, engellerle dolu olması, “Ya İstiklal, Ya Ölüm” diye yollara düşen İstiklal Fedailerini yıldırmadı.

O isimsiz kahramanlar, bir gül bahçesine girercesine, arkadaşlarıyla birlikte omuz omuza cennet bahçelerine doğru yürüdüler.

Sağ kalanlar, vatan topraklarının kurtuluşunu da gördüler, nasip oldu Cumhuriyeti de…

 

10.YIL MARŞI MİLLİ HEYECANDAN NİŞANEDİR!

Milli heyecanın ayakta tutulması hem milli mücadele sırasında, hem de Cumhuriyet sonrasında devam etti.

Milli heyecanın ayakta tutulması zafere doğru koşanların, zaferden sonra Anadolu’nun yeni baştan imarı için, yaraların sarılması için lazım gelen heyecanın ateşlenmesinin nedeni olmuştu.

Cumhuriyetin onuncu yılında, Cumhuriyet Bayramı oldukça görkemli törenlerle kutlanmıştı.

Onuncu Yıl Marşı milli heyecanın bir nişanesi olarak milletçe söylenmiş ve ezberlenmiş bir marş olarak   

o günlerin, heyecanına ve coşkusuna şahitlik etmiştir.

Sözlerini yani güftesini, ülkemizin güçlü şairleri olan Faruk Nafiz Çamlıbel ve Behçet kemal Çağlar’ın yazdığı, bestesini Cemal Reşit Rey’in yaptığı “Onuncu Yıl Marşı” nın o güzel dizeleri şöyleydi; 

“Çıktık açık alınla on yılda her savaştan; /On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan; / Başta bütün dünyanın saydığı başkumandan, / Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan.”

“Türk'üz: Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi; /Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!

“Çizerek kanımızla öz yurdun hartasını, / Dindirdik memleketin yıllar süren yasını; /Bütünledik her yönden istiklâl kavgasını.../ Bütün dünya öğrendi Türklüğü saymasını!”

“Türk'üz: Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi; / Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!”

 

BU COĞRAFYADA TÜRK MİLLETİ VARDI!

Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı hepimizi heyecanlandıran, içim içime sığmıyor dedirten bir tarih! Anadolu topraklarına girdiğimiz ilk yıllardan bugüne,

Görmediğimiz savaş,

Görmediğimiz istila,

Görmediğimiz işgal,

Görmediğimiz hıyanet,

Görmediğimiz hainlik,

Görmediğimiz oyun, tezgah, hile ve desise kalmadı.

Haçlıların Anadolu’yu bir baştan bir başa geçip Kudüs’e ulaşma isteğini engelleyen Selçuklu Kudüs’e kalkan olan Kılıçaslanlar, Sultan Mesud’lar bu coğrafyanın gördüğü gözünü budaktan esirgemeyen kahramanlardı.

Evet bu coğrafyada, Türk Milleti vardı!

Türk Milletinin kurduğu Selçuklu hanedanı vardı!

 O hanedanın başında her biri birer efsane olan Hükümdarlar ve onlara destek olan Emirler vardı!

Türk Milleti, tarihin her döneminde hassasiyetlerini ön planda tutmuştur.

Heyecanları, coşkuları ve aşkıyla üç kıtada at koşturmak kolay mesele değildir.

Bayrak aşkı, sancak aşkı, vatan aşkı Türk Milleti var olduğundan, tarih sahnesine çıktığı günlerden bugüne devam eden bir aşktır.

Yüzyıl insan zihninde, algısında oldukça uzun bir süre olabilir. Ancak, yüzyıllarca hüküm süren büyük devletler için bu sürenin, aynen insanlarda olduğu gibi, çocukluk yılları sayılabilecek bir süreç olduğu görülecektir.

Yaşlı dünyamızın, 7 bin yıllık Mısır gibi,  bin yıl kadar süren Roma gibi, 623 yıl süren Osmanlı gibi kalıcı, dirayetli, emsal teşkil eden, kudretli ve güçlü devletler ve medeniyetler gördüğünü biliyoruz.

 

YÜZÜNCÜ YILA DOĞRU!

2023 Yüzüncü yıl demek, yüzüncü yıl demek, Türkiye Cumhuriyetinin tarihi bir eşiği atlaması, yeni bir yüzyıla dönmesi demek.

2023 diye konuşurken insanlar heyecanlanıyor.  Bu heyecan yüzlerine yansıyor.

Bu ne manaya geliyor biliyor musunuz?

Bizler bugünden tezi yok, milletçe, devletçe milli heyecanı ayakta tutacak her ne varsa, yapmaya hazırlanmaya başlamalıyız demek.

Cumhuriyetin 96. Yılı kutlamalarının hemen sonrasında yapılacak, projelendirilecek filmler, diziler 2023’e yakışan, yüzüncü yıla doğru akıp giden süreçle uyum sağlayabilmelidir.

Cumhuriyet, Mustafa Kemal, Türkiye, Birlik ve beraberlik, Vefa, Kardeşlik gibi ana temalar geliştirilmeli, güçlendirilmeli, her birinin alt başlıkları tespit edilerek, 2023 coşkusu toplumun her alanına, her köşesine, her bucağına yayılmalı.

Kısaca, Milli heyecan ayakta tutulmalı.

Bayrak gibi,

Vatan gibi,

Şehitlerimiz gibi,

Bir ölür bin diriliriz gibi,

Ya Devlet başa, ya kuzgun leşe gibi başlıklar,

Konular sarıp sarmalamalı ruhlarımızı.

Anadolu coğrafyasında bin yıllık bir kardeşlik var.

Bin yıllık bir ortak mücadele var.

Bin yıllık bir akrabalık var.

Bin yıllık bir dostluk, bin yıllık bir arkadaşlık var!

Kaderde, tasada, kıvançta, kederde, yasta, toy düğünde ele ele vermek var!

Cumhuriyeti kurduğumuz, işgal altındaki vatan topraklarını kurtardığımız o günlerin ruhuna milli heyecanı ayakta tutmaya geri dönmeliyiz.

Milli heyecanlar sürekli ayakta tutularak, yangın yerine dönen bir coğrafyanın teselli olması, teselli bulması, yaralarını sarması, Devleti ebed müddet yolunun, kilometre taşlarına bir yenisini eklemesinin adıdır Türkiye Cumhuriyeti!

Milli heyecan,  onun için, o günler için, 2023 için ayağa kalkmalı, ayakta olmalı, ayakta tutulmalı.

2023’e yani Yüzüncü yıla doğru giderken, milli hasletlerimize geri dönmeliyiz.

Yüzüncü yıl olan 2023’e ulaşmak, bu mutluluğu, bu bahtiyarlığı yaşamak Türk Milleti için gurur vesilesidir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi
SON YAZILAR