Yağmur Çağlayan

Yağmur Çağlayan

Nuri Bilge Ceylan Sineması: Taşranın Ruhu

Nuri Bilge Ceylan Sineması: Taşranın Ruhu

Türk yönetmen, senarist ve fotoğrafçı. Uzun metrajlı filmleri ile tanınır. Uluslararası Cannes Film Festivali, Altın Palmiye ve Jüri Büyük Ödülü önemli ölçüde ün kazanıp global olarak tanınmasını sağlamıştır.

Nuri Bilge İstanbul’da doğmuştur ancak babasının idealist isteği sonucu henüz iki yaşındayken memleketi Çanakkale’ye taşınırlar. Tıpkı filmlerinde olduğu gibi, bozkırda geçer çocukluğu. Lisede fotoğrafçılığa ilgi duymaya başlar, üniversite için İstanbul’a döndüğünde okul kulüplerinde ilgisini profesyonel bir seviyeye taşır. Dönemin çalkantılı siyasi atmosferi sebebiyle akademik hayatı olması gerektiği gibi ilerleyemez ve Ceylan yeniden üniversite sınavına girer. İki yıl süren İTÜ Kimya Mühendisliği ardından Boğaziçi’de Elektrik Mühendisliği kazanır. Mezuniyetinin ardından çeşitli doğu ve batı gezileri yapan Ceylan, hayatıyla ne yapacağına hala karar verememiştir. Böylece ülkesine dönüp askerlik görevine başlar. Askerlik esnasında film çekmeye karar verir. Kariyeri böylece başlar.

Askerliğin ardından geçimini sağlamak için fotoğrafçılık yaparken Mimar Sinan’da sinema eğitimi alır. Ancak Nuri Bilge artık otuzlu yaşlarındadır. Hayata atılmak için sabırsız ve telaşlıdır. Bu sebeple iki yılın ardından okulu bırakır. Oyunculuğu deneyimleyerek bizzat setteki işleyişe tanıklık eder. Ceylan günde 3 film izlemesinin ardından sonunda yeterince donanımlı olduğuna ikna olduğunda kamerasını alıp kısa filmi “Koza”yı çeker. Cannes’da gösterilir ve seçilen ilk Türk filmi unvanını kazanır. Profesyonel kariyeri bu başarıdan sonra daima yükselmeye devam eder.

KASVETLİ HAVA

Nuri Bilge’nin filmlerinde genellikle kasvetli havalar, depresif bir tema görüyoruz. Yönetmen özellikle kış mevsimine sempati duyuyor, insanı dinç ve zinde tuttuğuna inanıyor. Fotoğrafçılık yaparken de bu temaya fazlasıyla bağlıymış. Mevsime olan sadakatini sinema kariyerinde de sürdürüyor.

Genellikle yalnızlık, varoluşsal kaygılar, yabancılaşmış karakterler görüyoruz. Bu kasvetli ve depresif hava izleyiciler tarafından karakterlerin içide bulunduğu ruh haliyle bağdaştırılıyor. Ancak tema yalnızca bundan ibaret değil. Ceylan’a göre karakterin silkinme ihtimalini de ifade ediyor.

SİNEMATOGRAFİ

Ceylan’ın filmleri için izleyiciler “fotoğraf gibi film karesi” der. Fotoğrafçı Nuri Bilge’nin izlerine burada da rastlıyoruz. Yönetmen genelde filmlerinde doğal ışığı kullanır, efekt tercih etmez. “Koza” , “Kasaba”, “Mayıs Sıkıntısı” üçlemesinde odağı fotografik ögelerdir. Hatta kısa filmi Koza’da hiç diyalog yoktur, yalnızca gorüntülerle seyirciye aktarım yapar. Mekan olarak seçtiği taşrada, şehre kıyasla zaman oldukça yavaş ilerler. Şehrin temposu ve telaşı yoktur. Bu durağanlığın en belirgin olduğu filmi “Ahlat Ağacı”dır.

YALINLIK & SADELİK

Nuri Bilge, Tarkovski’yi çok sever ve etkilenir. NBC filmlerinde de tıpkı Tarkovski filmlerinde olduğu gibi müzik oldukça pasif konumdadır. Doğanın ve insanların sesi ağırlıktadır. “Kış Uykusu” ve “İklimler”de ise klasik müzik kullanmıştır. Bu elementleri en belirgin gördüğümüz yer karakterlerdir. Doğallık arayışı sebebiyle, Ceylan, amatör oyuncuları tercih eder. Bu yalın ve sade temanın asıl sebebi ise yönetmenin realist olmasıdır.

NBC VE REALİZM

Rus edebiyatını seven yönetmen özellikle Çehov ve Dostoyevski’den etkilenir. Çehov’la ortak noktasının “an” olduğunu söyleyebiliriz. Nuri Bilge filmi izlerken adeta durum hikayesi okuyor hissine kapılırız, yönetmen karakterlerin iç dünyasına odaklanır. Olayların ucu açık kalır, yönetmen insanı insana anlatmaya odaklanır. Çehov’un karamsarlığa varan realizmi de Ceylan’da gördüğümüz bir diğer ortak noktadır. Kasvetli, depresif temalar ve gerçekçi bir yaklaşımla karakter odağımızdadır. İnsanın bencilliği, kötülüğü ve iki yüzlülüğü anlatılır. “Bir Zamanlar Anadolu’da” filminde çarpıklıklar işlenir, “Uzak”ta Mahmut akrabasını aşağılar, “İklimler”de aldatma olgusu üzerinde durulur. Bir mesaj ya da ders vermeyi amaçlamaz Nuri Bilge, tüm gerçekliğiyle anlatır yalnızca.

İzleyicilerine de bu derin sinema seyrinden keyif almak düşer. Düşünülenin aksine bu doğa sesleri ve estetik kırsal görüntüleri yalnızca dinlendirici değildir. Belki taşrada kış görüntüleri sizi özellikle nostalji hissiyle mest ederken bir yandan da boğucu ve sıkışmış bir hisse kapılmanıza sebep olur. İster istemez varoluş ve insan ilişkileri üzerine düşündürür. Sindirmesi zaman alan eserler olmakla birlikte konusunu depresif işliyor olması gözünüzü korkutmasın zira izledikten sonra pişman olmaktan ziyade zihninize yeni bir perspektif açtığı için memnun olacaksınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yağmur Çağlayan Arşivi
SON YAZILAR