Mükremin Kızılca

Mükremin Kızılca

Mart 2025 haftalıkları

Mart 2025 haftalıkları

Mart 1 / PKK’nın feshi.

Mart 2 / Zorlu’nun zoruna giden tebrik.

Mart 3 / İmamoğlu’nun tutuklanması.

Mart 4 / Uludağ Otel Yangını.

Üçüncü bin yılın ilk çeyreğinin son yılı olan 2025'te aklıma haftalık tutmak geldi. 2025'in Aralık ayının son haftasına kadar her haftanın önemli olayını kaydetmeye çalışacağım, bakalım neler ortaya çıkacak. Ocak ve Şubat haftalıklarımızı yayımladık, bunlar da Mart ayı haftalıklarımız.

Mart 1 / PKK’nın feshi

40 yıl. Tarihin her döneminde 40 yıl çok önemli bir yere sahiptir.

Peygamber efendimizin de peygamberlik görevini kırkıncı yılında aldığını biliyoruz.

Kur'an-ı Kerim Ahkaf suresinde 40 yaşını doldurunca şöyle dua eden bir kişiden bahsedilir.

“Biz, insana anne babasına iyi davranmayı emrettik. Annesi onu ne zahmetle karnında taşıdı ve ne zahmetle doğurdu! Onun (anne karnında) taşınması ve sütten kesilme süresi (toplam olarak) otuz aydır. Nihayet olgunluk çağına gelip, kırk yaşına varınca şöyle der: “Bana ve anne babama verdiğin nimetlere şükretmemi, senin razı olacağın salih amel işlememi bana ilham et. Neslimi de salih kimseler yap. Şüphesiz ben sana döndüm. Muhakkak ki ben sana teslim olanlardanım.” (Ahkaf 45)

40 yıl bir şeyi başarmanın ya da başaramamanın son noktasıdır.

Bugün noktalama noktasına gelen terörle geçen 40 yılın kırkını da her gün televizyonlarda ölüm haberleri ile izledik durduk.

Sonunda 2025 yılının başlarında bir "Devlet" aklı çıktı ve terör örgütünün feshedilmesini, örgütü kuran kişinin DEM parti gurubunda açıklamasını haykırdı.

Vatanımız, milletimiz ve geleceğimiz için hayırlara vesile olması dileklerimizle

Şubat ayının sonundaki Amerikan başkanı Trump'ın Amerika'ya çağırdığı Ukrayna başkanı Zelenski'yi fırçalama terbiyesizliği dikkat çekti biz bu yazıyı atladık haftalar içerisine koymadık.

Mart ayının ilk olayı aslında şubat ayının son günü gerçekleşen bir olayın bir hafta demlenmesi beklendikten sonraki halini kaydediyorum.

2024 yılı son günlerinde MHP genel başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin meclisten bağırarak “terörist başı DEM parti grubunda PKK'nın feshedildiğini açıklasın” demesi üzerine süren çalışmalar meyvesini verdi.

DEM parti heyeti 3. gidişinde İmralı'da mahkûm ve mahpus olan bundan 41 yıl önce PKK’yı kuran A. Öcalan aşağıdaki metni heyete verdi ve onlar da beş Mart 2025 günü basın ve bütün dünya medyası önünde okudular:

“PKK; tarihin en yoğun şiddet yüzyılı olan 20. asrı, iki dünya savaşı, reel-sosyalizm ve dünya genelinde yaşanan soğuk savaş ortamları, Kürt realitesinin inkarı, başta ifade olmak üzere özgürlükler konusunda yasaklardan kaynaklı oluşan zeminde doğmuştur.

Teori, program, strateji ve taktik olarak yüzyılın reel-sosyalist sistem gerçeğinin ağır etkisinde kalmıştır. 1990’larda reel-sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkarının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nin anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır.

Kürt-Türk ilişkileri; 1000 yılı aşan tarihler boyunca Türkler ve Kürtler, varlıklarını sürdürmek ve hegemonik güçlere karşı ayakta kalmak için gönüllülük yönü ağır basan, hep bir ittifak içinde kalmayı zorunlu görmüşlerdir.

Kapitalist modernitenin son 200 yılı, bu ittifakı parçalamayı esas gaye edinmiştir. Etkilenen güçler, sınıf temelleriyle birlikte buna hizmeti esas bellemişlerdir. Cumhuriyetin tek tipçi yorumlarıyla birlikte bu süreç hızlanmıştır. Günümüzde çok kırılgan hâl alan tarihsel ilişkiyi, kardeşlik ruhu içinde inançları da göz ardı etmeden yeniden düzenlemek esas görevdir.

Demokratik toplum ihtiyacı kaçınılmazdır. Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK’nin güç ve taban bulması, demokratik siyaset kanallarının kapalı olmasından kaynaklanmıştır.

Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır.

Kimliklere saygı, kendilerini özgürce ifade edip demokratik anlamda örgütlenmeleri, her kesimin kendilerine esas aldıkları sosyo-ekonomik ve siyasal yapılanmaları ancak demokratik toplum ve siyasal alanın mevcudiyetiyle mümkündür.

Cumhuriyetin ikinci yüzyılı ancak demokrasiyle taçlandırıldığında kalıcı ve kardeşçe bir sürekliliğe sahip olabilecektir. Sistem arayışları ve gerçekleştirmeler için demokrasi dışı bir yol yoktur. Olamaz. Demokratik uzlaşma temel yöntemdir.

Barış ve demokratik toplum döneminin dili de gerçekliğe uygun geliştirilmek durumundadır.

Sayın Devlet Bahçeli'nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanının ortaya koyduğu iradeyle diğer siyasi partilerin malum çağrıya dönük olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum.

Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.

Ortak yaşama inanan ve çağrıma kulak veren tüm kesimlere selamlarımı iletiri. 25 Şubat 2025 / Abdullah Öcalan”

Bu çağrı tüm muhataplarınca kabul edildi ve ikinci bir çözüm süreci başlamış oldu.

Mart 2 / Zorlu’nun zoruna giden tebrik

Dedik ya 2025 yılı çok hareketli başladı öyle devam ediyor bu hareketlerden birisi de 3 Mart'ta meydana geldi. Vestel’in CEO'su yani genel müdürü yeni başlayan Ramazan ayını üyelerine gönderdiği bir mesajla tebrik etmiştir.

Mesajın metnini aşağıda bulabilirsiniz buna Vestel’in bağlı olduğu Zorlu Holding’in başkanı tepki göstermiş” böyle bir tebrik bizim raconumuzda ve tarihimizde yok” demiştir.

Ülke çapında Zorlu’ya karşı büyük bir kampanya ile protesto ve boykot başlamış haldedir.

Şahsen Zorlu’ya - ticari hayatımda Taç Perdenin sahibi olarak tekstilde çok alışveriş yaptığımız bir firma olarak - teessüflerimi belirtmek isterim.

Ayrıca Vestel CEO’sunun tebrikini tebrik edeceği yerde kınaması Zorlu holding açısından büyük bir yüz karasıdır.

İşte, Vestel genel müdürü Ergün Gülerin, e-posta ile Vestel mensuplarına gönderdiği ve Zorlunun zoruna giden tebrik mesajı:

"Değerli Ailem; Yaşamımıza birlik, beraberlik ve dostluk ile birlikte hoşgörü getiren Ramazan ayına kavuşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. İnsan ilişkilerini güçlendiren ve umutları canlandıran bu güzel ayın ülkemize, dünyaya ve Vestel ailesinin siz değerli üyelerine barış, kardeşlik ve mutluluk getirmesini temenni ediyorum. Hz. Mevlana'nın, Mesnevi'de dediği gibi: 'Ramazan Allah tarafından, bereket, hizmet ve yaradana yakınlaşma ayı olarak bahş edilmiş bir aydır. Aynı zamanda Allah'ın insanın kendi nefsini terbiye edişinden dolayı ona eğildiği, ona mükafat verdiği tenezzül ettiği aydır.'"

İnanın bu haberi duyunca ve izleyince aynen 28 Şubat aklıma geldi o zamanlarda da ülkedeki Müslüman köfteciler bile takibe alınmış az bir imanı olan iş adamları bile kendilerince renklendirilerek dışlanmaya çalışılmış akıl ve ahlak dışı bir süreç yaşanmıştı.

Mart 3 / İmamoğlu olayı

Bu 3. haftanın adını aslında İsrail katliamının yeniden başlaması koyacaktım ama bu akşam yani 2025 18 Mart akşamı gündeme bomba gibi düşen bir habere öncelik vermek durumunda kaldık.

Bu haber, İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun diploması iptal edildiğiydi.

19 Mart 2025 sabahı ise bütün haber kanallarında İstanbul belediye başkanı İmamoğlu başta olmak üzere birçok belediye başkanının gözaltına alındığı, terör operasyonu yapıldığı, İstanbul belediye başkanının belediye kaynaklarını şirketlerine aktardığı ve benzeri gerekçelerle büyük bir operasyon başladı ve İstanbul valisi 4 günlüğüne her türlü gösterinin yasaklandığını açıkladı.

Dört gün süren ifade alımından sonra İmamoğlu'nun yolsuzluktan tutuklanmasından sonra Özgür Özel CHP genel başkanı Saraçhane meydanında yani İstanbul Belediyesi'nin önünde yüz binlerce kişiye bir hafta boyunca geceleri miting yaptı. Demokratik savunma ve protesto haklarını güzelce kullandılar.

Ancak CHP genel başkanının İstanbul valisini ve emniyetini hedef alan sözleri hiç tasvip edilmedi. Ayrıca “evet halkı sokağa çağırıyorum” diyerek provokatörlerin araya girip çeşitli vandallıklar yapmasına sebep oldu. En vahimi de Türkiye'deki ticari işletmeleri, televizyon kuruluşlarını, medya organlarını, gazeteleri isim isim hedef göstererek büyük bir hataya imza attı.

Aynen 28 Şubat 1997'de olduğu gibi yerli markaları, esnaf kuruluşlarını, gazeteleri rengine göre düşüncesine göre kategorize ederek bir boykot listesi oluşturması ülkemiz adına esef vericiydi.

Böylece milyonların umudu olan CHP kendi ayağına sıkıyor ve resmen harakiri yapıyordu.

Bu olay üzerine sosyal medya hesabımdan paylaştığım görüşlerim şöyledir:

Ben bir insanım, düşüncemin doğruluğunu anlamam için diğer düşünce kaynaklarını da görmem lazım. Farklı TV kanallarını izlemem gerekli, her gazeteye göz atmak isterim, her fikirden yazarı okumam çok önemli benim için. Ben bir insanım, beni melek yapmaya uğraşmayın. Hata yapa yapa doğruya ulaşacağım, özür dileye dileye erdemi elde edeceğim, bana sağlanan imkânlarla belki melekleri de geçeceğim. Beni şeytan yapmaya da uğraşmayın, “Elestü birabiküm?” sorusuna “Belâ” diye cevap verdik biz.

Ben ticaretim, yerel ya da evrensel fark etmez özgürlük isterim. İtibar olmazsa olmaz ön şartımdır, lütfen onunla oynamayın. Ben ticaretim, dilim, rengim, dinim, siyasetim yoktur. Beni onlara bulaştırmayın. Ben ticaretim rekabetimle oynamayın, rakiplerimi yok sayarak veya yok ederek beni öldürmeyin.

Ben zıttım, zıttı mı yok etmeyin! Evrende her şey zıttı ile anlaşılır. Soğuk sıcakla, gece gündüzle, iyi kötüyle, doğru yanlışla, haklılık haksızlıkla, adalet adaletsizlikle, karanlık aydınlıkla değer kazanır ve kıymeti bilinir.

Ben farklılığım, demokrasinin en önemli şartıyım ben, halk toplulukları kışla değildir, aynı giyinmek, aynı konuşmak, aynı düşünmek, aynı tapınmak, aynı şeyleri yiyip – içmek zorunda değildir.

Ben bir kuşum, tek kanatla uçamam, iki kanadım vardır. Binlerce kilometrelik göç yollarında doğru rotayı saptama için yanlış yolları görmem lazım. Hayatta kalmam için lazım olan yeme içme durumlarında hemcinslerimin neyi yediklerine neyi içtiklerine iyi bakmam gerekiyor. Beni kafese alarak dar bir alana sıkıştırmaya hakkınız yoktur.

Allah cc, devletimize, milletimize ve kutsallarımıza zeval vermesin!

Mart 4 / Uludağ Otel Yangını

2025 Mart ayının son olayı henüz 80 insanımızın yanarak öldüğü Bolu Kartalkaya yangınının yargısı bitmeden Bursa'daki Uludağ’daki bir otelin yangını ortaya çıktı bugün

27 Mart 2025 sabah saat 5.30, önceden mühürlenen ve çeşitli prosedürleri yerine getirmediği için durdurulan işletmede 12 kişi yer alıyordu ve bir kayak şampiyonu ile babası ne yazıktır ki yanarak vefat ettiler.

“Bursa'nın Uludağ ilçesinde bulunan Kervansaray Oteli'nde çıkan yangında alp disiplini kayakta milli sporcu olan Berkin Usta ve Türkiye Kayak ve Snowboard Öğretmenleri Derneği Başkanı olan babası Yahya Usta hayatını kaybetti.”

Vefat edenlere rahmet, geride kalanlara metanet temenni ederiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Mükremin Kızılca Arşivi
SON YAZILAR