Profesyonel dilenciler!
Sokağa çıktığımız zaman bin bir çeşit insanlar karşılaşıyoruz. Kimileri sizi tanıyıp selam veriyor, kimileri de tanımadığı, bilmediği, hiç ünsiyet kurmadığı halde o kadar sıcak ve samimi bir şekilde yanınıza yaklaşıyor ki, bir taraftan mahcup olurken diğer taraftan da “Ben bu adamı yahut kadını niye tanıyamadım” diye kendinizi sorgulamaktan alıkoyamıyorsunuz.
Ofisimizin bulunduğu bölge Vatan Caddesi üzerinde… Yaya trafiğinin hayli yoğun olduğu bir bölge.
Öyle olunca dışarı çıktığımız zaman her türlü insanla karşı karşıya gelebiliyoruz. Yukarıda bahsettiğim şekliyle yanımıza yaklaşıp oldukça samimi bir şekilde hal hatır sorduktan sonra müşküllerini anlatmaya başlıyorlar.
Geçtiğimiz akşam başımdan geçen bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum. Büyükşehir Belediyesi eski binasının bulunduğu alandaki otoparka doğru alacakaranlıkta adımlarken bir vatandaşla selamlaştık. Sonrasında sanki uzun zaman öncesinden tanışıyormuşuz da uzun bir süredir görüşmüyormuşuz gibi hal hatır sordu. Ben de samimiyetine bir yansıma olarak kendisine aynı şekilde yaklaştım, halini hatırını sordum, sormaz olaydım…
Başladı derdini anlatmaya…
“Hastalığım nedeniyle Meram Tıp Fakültesi’nde uzun süre tedavi gördüm. Şükür sağlığıma kavuştum. Ailem Akşehir’de ikamet ediyor. Çıkıp oraya gitmem lazım. Üzerimde para kalmadı. Havale etmişler ama henüz hesabıma gelmedi. Burada mahsur kaldım. Dilenci zannetme beni! Akşehir’e gidecek kadar bir paraya ihtiyacım var. Hesap numaranı da ver. Ben gidince hesabına parayı göndereyim…”
Cevaben, “Ben de otogar tarafına gidiyorum. Buyur seni otogara kadar götürüyüm. Oradan biletini de alıp Akşehir’e yolcu edeyim. Bana da borçlanmamış olursun” dedim.
Kem, küm, hık, mık…
Bir de baktım ki koşar adımlarla uzaklaşıyor.
Anladım ki, camilerin önünde karşılaştığımız, çoğunlukla baktığınızda acınacak halde olan, zaman zaman yapılan operasyonlarda üzerlerinden dudak uçuklatacak meblağlarda para çıkan dilenciler şekil değiştirmiş.
Profesyonelleşmişler…
Dilenmeyi bir iş olarak görmüş ve daha nitelikli bir şekilde yapmaya başlamışlar.
Mübarek bir iklime doğru gittiğimiz bu dönem dilenciler açısından da bir harman dönemi olarak görülüyor.
Yıllar önce dilenciler üzerine bir dosya haber çalışmıştık. Araştırdıkça konunun çok farklı yerlere ulaştığını görmüştük. Ve nihayetinde yerli dilencilerin yanında özellikle Ramazan ayında farklı birçok şehirden günübirlik dilencilerin tren, otobüs ve benzeri ulaşım araçları ile hiç erinmeden Konya’ya geldiklerini, günü burada geçirdikten sonra hasılatı toplayıp memleketlerine döndüklerini görmüştük. Hatta birçoğunun otellerde ikamet ettiklerine de rastlamıştık.
İnsanların duygularını sömürmeyi kendilerince bir iş olarak gören ve bir manada haksız kazanç elde eden bu tür insanların sayısı kısa bir süre sonra karşılayacağımız Ramazan ayında daha da artacak.
Görünen köy buna işaret ediyor.
Para kazanmanın, geçimin her geçen gün daha zorlaştığı bu dönemde işin kolayını bulmuş olan bu tür insanlar, gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşmayı da zorlaştırıyor. Tüm bunların önüne geçebilmek için ise şimdiden işi sıkı tutmak ve denetimleri artırmak gerekiyor.
Hoş, dışarıdan bakıldığında dilenci desen kimsenin inanmayacağı bu insanları enselemek de oldukça zor. Ama belediyelerimizin zabıta ekiplerinin ve emniyet güçlerimizin bu konuda daha hassas ve duyarlı olması, halkımızın yararına olacaktır diye düşünüyorum.
Yükü sadece denetim organizmalarına atmak da yetmiyor. Bizim de uyanık olmamız gerekiyor. Sadaka vermek güzeldir, iyidir de asıl ihtiyaç sahibi dururken bunu bir meslek haline getirenlerin oyununa gelirsek ve iyi niyetimizi suiistimal ettirirsek gerçek ihtiyaç sahiplerini göremeyiz.
Diyeceğim o ki, profesyonel dilencilerin oyununa gelmeyin. Varsa yardım yapacak gücünüz, birçok yardım kuruluşumuz, derneklerimiz var. Onlar da kendi alanlarında gayet profesyonel çalışıyorlar. İşin ehli yardım dernekleri. Tercihinizi bu yönde kullanın.
Cuma’nız hayra vesile olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.