REFERANDUMA HAZIRLIK-1
Efendim referandum süreci hızla ilerliyor, şurada neredeyse 2 aydan daha az bir süre var. Öyle de beni rahatsız eden “hayır” bloğuna dahil grupların kampanyalarını tüm kuralların ötesinde; mantık, akıl, dayanak, bilgi-belge, nezaket, saygı, hırs, iftira ölçüsünü kaçırmış olarak; daha da buraya anlamını yazamayacağım ifadeler kullanarak acımasızca yürütüyorlar.
İşin bu tarafını da geçtik, hayır cephesinden hepsi için asla söyleyemem ama bazıları “şer” cephesi gibi tezlerini ve savunmalarını “o kadar saldırgan, o kadar inanarak” yapıyorlar ki onlarla bırakın normal ölçülerle tartışmayı, konuşmaya dahi göze alamayacağımız bir rol üstlenmiş durumdalar, sanki. Servis ettikleri video, show, bilgi ve yalanlar FETÖ çetesinin üslubuyla ya da malum çete tarafından hazırlanmış kaynaklara dayalı gibi görülüyor.
Hayırcılar bu tavırlarına devam etsin, yapılması gereken “EVET” cephesi, savunmalarını karşıtçı muhataplarına sakin, düzgün, akıl ve mantık ölçüsüne dayanan bilgilendirmelerle; yakın-uzak tarihi vakıalardan örnek vererek ortaya koymaları gerekmektedir. Her iki cepheden siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinin ölçülü toplantılar, bilgilendirmeler, istişareler yapması, iyi görülmelidir.
Geçenlerde bir sivil toplum örgütünün üniversite öğretim üyelerini AK Parti Konya teşkilatı ile bir araya getirdiği “Arabaşı ikramlı” istişare toplantısına davet edildim. Arabaşı, memleketim Yozgat yöresine ait yiyecek olarak görülse de, aslında bir şölendir ve ben de hayır diyemedim.
Dedim ya bu iyi. İyi de çok geç kalınmış bir toplantı oldu bence. Bundan 20-25 yıl evvelsinde, iktidar olunmadığı dönemlerde, sivil toplu ve siyasi partiler nezdinde çok verimli istişare toplantıları yapılır; toplantıda yer alan her sivil toplum, cemaat, örgüt veya kişiler üzerlerine düşeni yapar, “katılımcılar yani toplum davalarını üstlenir”, hizmetlerini de cihad aşkıyla yapardı.
On beş yıldır tek parti iktidarına rağmen, parti teşkilatları sanki “ununu elemiş, eleğini asmışlar” görünümündeler. Birçok arkadaşımla beraber ben de, AK Parti Konya Teşkilatı Başkanı ve bazı yöneticileri yeni tanıdım. Tanışmanın bana bir faydası yok, bu fayda elbette teşkilatlaradır. Ancak “eline verilen nimetin, emanetin değerini bilmezsen, elinden çabuk alırlar korkusunu yaşarım” derim.
AK Parti İl Teşkilatından Musa Başkan hakkında ve teşkilatın aymazlığı ile ilgili birkaç yazı yazmama rağmen hiç birisi, “Bu adam da ne diyor, derdi ne ki, neden böyle yazıyor” diye geri dönüş yapmadı. Aslında genç, yakışıklı, esprili ve de sempatik Musa Başkan ile ilk yakın temasım burada oldu. Öyle de sırf bu ölçülerle başkan olunmuyor ki. Eski başkanlar tanırım, oldukça açılımcı, istişareci, girişimci, sosyal, aktif, entelektüel tarafları daha belirgin idiler. Musa başkandan da bunu bekliyoruz.
Musa Başkan, “Hocam sizin gibilerle daha evvel neden bu kadar yakın temasım olmadı, bundan sonra daha faal olacağım, düşünce insanları ile daha sık bir araya geleceğim” diye söz verdi.
Toplantıda ortaya çıkan esas konunun, “Referandumun bir parti faaliyetinden ziyade daha çok, bir dava hareketi olduğu; bu nedenle de sağduyu, akılcı, gelişmeci, ilerici toplum ve fertlerin davasını üstlenmesi”nin gerekliliği ortaya çıktı.
Sivil toplum ve parti yönetiminden beklenen, bu istişarelere devem edilmesidir. İstişarede üzerinde durulan konularla ilgili değerlendirmemi önümüzdeki yazımda ele alacağım, İnşallah.
Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.