Saman alevi, saman kafalılar
Bazen yazmak çok zor oluyor. Yıllardır süren ve zaman zaman tekrarlanan yanlış iddialara cevap vermek mesleğim ziraat adına acıtıcı oluyor. Hele de bu maksatlı ve yanlış iddiaların toplumun bazı kesimince kabullenmiş olması içimizi yakıyor. Yine bu mesnetsiz iddiaların ziraat unvanını taşıyanlar tarafından olması daha da acıtıcı oluyor. Ha, söyleyecek birşeyi olmayanlar için durum başka.
Bitmeyen ve bitmeyecek olan bir masal: saman ithalatı. Tarım sektörünü anlatırken uzun yıllardır karşımıza bu yalan haber çıkar. Bunun için de ikide bir “samanı dahi ithal eden bir Türkiye ”den bahsedip, bir taraftan iktidara yüklenirken esas olarak tarıma ve tarımcılara yüklenirler. Saman ithalatının içyüzünü gerçek rakamlarla, resmi kayıtlara dayalı olarak yakın zamanda, Bakanlıkta önemli bir görevde bulunmuş bir meslektaşımız grubumuzda bilgi notu olarak açıkladı. Bu bilgi notunu mesleğin duayenlerinden bir hocamız FB da kendi sayfasında yayınladı.
Ben de öncelikle saman ithalatı ile ilgili bu bilgi notunu kısaca özetleyeceğim.
Ülkemizde dalaşma konusu olan saman ne yazık ki başka amaçlara alet ediliyor. İşin aslı şu. Kuraklık olduğu yıllarda az da olsa saman ithal etsek de aslında ihracatımız ithalattan fazla olmuştur.
Türkiye saman üretimi yaklaşık 25 milyon tondur. Bunun 18 milyonu hayvancılıkta kullanılıyor. Geri kalanı mantar ve kağıt sanayinde kullanılıyor. Yıllar itibariyle saman ithalatımız şöyle olmuş:
2019 da (2 kamyon), 2021 de 6434, 2021 de 204 ton (13 kamyon), 2022 de ithalat yok. Buna karşılık 2019 da 84 000 ton ihracat yapılmış.
Yine Bakanlıkta GM lük yapmış bir meslektaşımız da başka bir yanlış iddiayı aktarıyor. Bir arkadaşımdan her zaman iddia edildiği gibi ”Türkiye kendine yeten 7 ülkeden birisiydi” çıkışını, ben de, Türkiye dışında kalan 6 ülkeyi sayar mısın” karşı soruya cevap alamadığını bildiriyor.
Saman ile ilgili yazıyı yukarıda bahsettiğim hocamız (Prof. Dr.) kendi FC sayfasında yayınlayarak güvenilir bir bürokratın ağzından duyduğu gerçekleri topluma ve mesleğimize aktarmak istiyor. Bu kıymetli Hocamızın (benim de Üniversiteden hocam) bu samimi ve anlamlı yayınına oldukça fazla olumlu ve olumsuz yorumlar geldi ve gelen bunların hepsini okudum. Bu hocamız kendisinin de inanmadığı bir olayı ağzınızla kuş tursanız paylaşmaz. Yazının doğru ağızdan ele alındığına ve de muhtevasına inanmış ki FC deki sayfasında yayınlamış.
Eski yetkili bir bürokratın çalıştığı Tarım Bakanlığının değerlerini kullanarak kaleme aldığı, Hocamızın da sayfasında yayınladığı bu yazıya destekleyenler için söyleyecek bir şey yok ancak yazının muhtevasında yer alan rakamların doğru olup olmadığına ait bir itirazın yapılmasına bozulmamak elde değil. Hele de unvanı Doç. olan bu ziraatçının itirazı “verilen rakamlara nasıl inanacağı” ile sonlanınca, kopmamak mümkün değil. Gel de yanma. Anamın dediği gibi “yan ağla, dön ağla”.
Bu genç meslektaşım gibi Unvanı Prof., GM, Müsteşar vb. gibi olan bir sürü yalan makinesi var. Yine unvanı ziraatçı Prof. olan birisi daha var ki (ağzı küfür, kalbi nefretle dolu), insan utanıyor. Benim bu gibilere itirazım var. Ben de dâhil bir unvan ve zamanında makam sahibi olanların kendi konusu dışında bir görüş serdederken veya yazı kaleme alırken unvan ve makamlarını kullanmaması gerektiği fikrini taşımaktayım. Bununla alakalı da misallerle bir yazı da kaleme alacağım, inşallah.
Esas mesele siyaseten de olsa, kimin ne duyduğu ve yazdığı değil, gerçeklerin ortaya çıkarılması ve de benim de hassasiyetle, sıkça üzerinde durduğum “tarımımızın küçük düşürülmemesidir”. Bu tiplerin ideolojilerinden öte bir kompleksleri olduğu açık, ya da şov yapmayı seviyorlar. Yanlış doğru bir saman masalıdır sürüyor. Yalan olduğu bilinen bir masalı (pardon masallar zaten hayal ürünüdür), sürdürenlerin kafası saman dolu, fikri de duman olur.
Sağlıkla, yalansız ve huzur dolu bir Ramazan ayı diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.