Su baskınları ve ekmek zammı üzerine
Hikmetinden sual olunmayan rabbimizin Nisan gibi yaşattığı Haziran ayını yarıladık… Meteorolojik verilere göre yağmur rahmeti bir iki gün ara verdikten sonra bir süre daha devam edecek.
Gaybı Allah bilir. Yani kimse gelecekten haber veremez. Ama yapılan değerlendirmeler ve istatistiki veriler doğrultusunda meteoroloji uzmanları tahminler yürütüp, doğruya en yakın yalanı söylüyor. Sonrasında bakıyoruz ki doğruya en yakın olan yalan, gerçek oluvermiş…
Konya’da uzun yıllar Haziran ayı ortalamasının üzerinde bir yağmur rahmeti var. O kadar güzel yağdı ki, adeta yaz başında ilkbaharı yaşıyoruz.
Zaman zaman insanoğlunun tabiata verdiği hasarın bir ürünü olarak beklenmedik ve üzücü olaylarla da karşılaşabiliyoruz. Yağmurun yoğun bir şekilde yağdığı belli başlı ilçelerde gördüğümüz sele önceki gün akşam saatlerinde şehir merkezinde de şahitlik ettik.
Şehrin birçok yerinden rögarların taştığı, yolların sular altında kaldığı, sel geldiği yönünde ihbarlar geliyor; belediye ekipleri de hızlı bir şekilde olaylara müdahil olmaya çalışıyordu. Tabi suyun önünde durmak kolay mı?
Neredeyse 1 yıldır hizmette olan, kısa bir süre önce de açılışı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından gerçekleştirilen Abdülhamit Han Caddesi de yağmur rahmetinin bir miktar zahmete döndüğü lokasyanlar arasındaydı. Bizim baba ocağı da bu cadde üzerinde bulunduğu için yolum sıklıkla düşer bu bölgeye. Akşam saatlerindeki hengameyi, insanların telaşını, yolda kalan araçları, minibüslerin içinde mahsur kalan yolcuları görünce ve Konya’da böylesi bir manzarayla ilk defa karşılaşınca şaşırdık… Yağmur durmuş olsa da caddeyi ikiye bölen orta refüjün üzerinden adeta nehirden akarcasına su akıyor, çevredeki rögar kapaklarından su fışkırıyordu. Neyse ki akşamın ilerleyen saatlerine kadar ekiplerin müdahalesi devam etti de su çekildi. Tabi geriye çamur ve burun kemiğini sızlatır düzeyde lağım kokusu kaldı.
Allah afetlerin her türlüsünden korusun. Ancak bu durum şehir genelindeki altyapının ortalamanın bir miktar üzerine çıkan yağışlarla birlikte nasıl bir reaksiyon göstereceğini de sergilemiş oldu. Umarım altyapı itibariyle gerekli tedbirler alınır.
EKMEĞE GELEN ZAMMA ÜZÜLMEDİM
Suyla olan münasebetimizi bir kenara bırakıp, biraz da ekmekten bahsedelim. Suyun şehrin muhtelif yerlerinde sele dönüştüğü akşam saatlerinde Konya, bir sonraki günden itibaren geçerli olmak üzere ekmeğe zam geleceği haberini aldı…
Her şeye zam gelecek de ekmeğe gelmeyecek miydi? Bence bu zam hiç kimse için sürpriz olmadı. Zaten bugün yarın gelecekti, eli kulağındaydı.
Açık söylemek gerekirse, daha önce de birçok yazımda belirttiğim üzere, ben ekmeğe yapılan zamdan hiçbir şekilde rahatsız olmuyorum. Ekmeğe zam geldi diye üzülmüyorum. Çünkü kmeğin nasıl israf edildiğini çok iyi biliyorum. Konya halkı olarak ekmeği israf ediyoruz. Bunu kimse yadırgamasın. Hatta iddia ediyorum, bir gün sabahtan akşama kadar şehri turlayıp sadece çöp konteynerlerinin yanına bırakılmış bayat, kurumuş ve küflenmiş ekmekleri toplasam koca bir kamyon dolusu kuru ekmek çıkarırım. Bunu taneye ve kiloya vurduğumuz zaman nasıl bir sonuç çıkar, varın siz hesap edin. İnşallah ekmek zamlarla kıymetlenir, kıymetlendikçe israfı azalır.
EKMEK ZAMMI HAK EDİYOR AMA
EKMEK ÜRETENLER HAK ETMİYOR!
Buyurun madalyonun diğer yüzüne de bakalım birlikte. Ekmek zammının israfı azaltacağını düşünen ben, şehir genelindeki ekmek üreticilerinin bu zammı hiçbir şekilde hak etmediklerine de kanaat getirdim. Çünkü ekmeğimiz kalitesiz. Bunun lamı cimi yok. Herkes aynı şeyi söylüyor. Allah’ın verdiği nimeti yermek değil niyetim ancak, tükettiğimiz ekmek biraz bayatlayınca kayış gibi oluveriyor. Bu da bir gerçeklik. Kim bilir belki de ekmeğin kalitesiz olması israf edilmesindeki en önemli etkenlerden biri budur.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.