TARIMSAL ÜRÜN FİYATLARI VE KOOPERATİFLER
“Ak fasulye yedi buçuk lira” diye başlayan bir anonim türkümüz var. Bu türkü 50-60 yıl önce de vardı ama o zamanlar fasulye bir lira bile değildi. Türküyü söyleye söyleye fasulyenin fiyatını da gerçekten yedi buçuk liraya çıkardık sonunda. Patates için söylenmiş, böyle bir türkümüz henüz yok. İyi ki de yok, türküsü olmadan ürün beş lirayı gördü, olsa kaça çıkacak Allah bilir.
Gazeteci Cem Seymen’in tarımsal ürünlerin pahalılığına bir çözüm olarak kooperatifleşmeyi ön plana çıkarması bence de doğru. Ama sorun kooperatif yokluğunda değil, kooperatifçiliğin bizde eksik ve yanlış olmasındadır. Bu günkü yapısıyla kooperatiflerin ayakta kalması bir mucizedir, ilerlemesi daha büyük bir mucizedir.
Bu işi yoluna koyacak durumdaki deneyimli insanları ne bilen var, ne arayan, soran var. Bizim öncelikle bunu aşmamız gerekiyor. Her alanda halkın fikrini, özelliklede halk içindeki iş bilen, deneyimli insanların fikrini Ankara’ya daha güçlü yansıtacak aynalarımız olmalıdır.
Çoğu yerde tarımsal amaçlı bir kooperatif kurulmuştur. Ama bunların birçoğu işlevsel değildir. Hatta hiç genel kurul yapamamış, kayıtları tutamamış, kooperatifte hiçbir şeye dokunmamış, bu sebeple iptal edilecek bir noktaya gelmiş, kooperatifler bile var. Bazı köylerde bu işleri yapacak, hesapları tutacak, kooperatifi yönetecek kimse bile yok.
İstatistikler işsizliğin en fazla tahsilli gençlerimiz arasında olduğunu gösteriyor. Ne acıdır ki bir yanda kooperatiflerimizin başında tahsilli insan olmadığı için böyle sıkıntılar yaşıyoruz, öbür yanda da tahsilli gençlerimize iş verememenin üzüntüsünü çekiyoruz. Bugün, sadece dürüst ve becerikli bir başkanı olan kooperatifler iş yapıyor. Kurumsallık yok, başarı tamamen iyi bir başkan seçebilmeye bağlı. Kooperatifçiliği teşvik edeceğiz diye komik derecede küçük sermayelerle kooperatif kurulmasına izin verilmemelidir. Buna ilaveten bu konudaki yasa ve yönetmelikler, kooperatifleri sürekli sermaye artışına, güçlenmeye de zorlamalıdır.
Kooperatif isimlerinin başındaki S.S. kısaltmasını bazı kooperatifler için ben Sınırlı Sorumlu diye değil, Son derece Sorumsuz diye okuyorum. Çünkü bazen 150-200 ortaklı Kooperatifler bile borçlarını ödeyemiyor. Kooperatiflerin komik derecede küçük sermayelerle kurulmasının önü açıktır. Ortaklar zengin bile olsa borç ödemelerinden her ortak, kooperatifteki küçücük ortaklık payı kadar sorumludur (S.S. olduğu için). Bu durum aldatıcı ve istismara açıktır. Örneğin yüz zengin ortağı olan bir kooperatiften 30.000 lira alacağınızı tahsil edememiş olun. Kooperatifin her ortağı da 50 lira pay sahibi olsun. Bu kooperatiften ve ortaklarından icra yoluyla (50x100) 5000 liradan fazla tahsilat yapamıyorsunuz. Üstelik de 100 ortağın her birine ayrı ayrı icra yollamak kaydıyla. Yani alacağınız meblağ, yapacağınız masrafı karşılamıyor. Kooperatif birlikleri konusunda hem batıda, hem de ülkemizde güzel örnekler vardır. Soğan, elma, patates, narenciye, domates vs. gibi birçok ürünümüzün, mal çokluğu yüzünden aşırı fiyat düşüklüğü sebebiyle bazen tarladan bile toplanmadığına şahit oluyoruz. Ya da mal azalığı yüzünden oluşan aşırı yüksek fiyatlar el yakıyor. Ama örneğin bir şeker pancarında, zeytinde, pamuk, incir, kuru üzüm ve fındıkta bu durumu neredeyse hiç görmüyoruz.
Kooperatifleşme ürün çeşidine göre yapılsa ne iyi olur. Her bir ürünün üst birlikleri ve o ürünü yetiştiren yerlerde bu birliğin şubeleri olsa bu durumları hiç yaşamayız. Örneğin şimdi Pankobirlik gibi güçlü bir Patates Ekicileri Birliğimiz olsaydı hem iç ve dışta piyasayı ve rekolteyi izler, üreticiyi uyarırdı. Hem de iç ve dış pazarın ihtiyacına göre ürün planlaması yapardı. Bu arada ÜRETİCİYİ DE, TÜKETİCİYİ DE KORUYAN bir pazarlama yolu izlerdi. İlaveten bu işleri yapacak olan tahsilli gençlerimize de iş sahası açılmış olurdu. Birliğin patates yetiştiren yerlerdeki şubeleri neyi nasıl yapacağı konusunda tereddüt yaşamazdı. Kooperatifler sürekli güçlenir, merkezden denetlenir ve yönlendirilirdi.
Pancar ekicileri birliği (PANKOBİRLİK) ülkemizde bu konudaki ilk örneklerdendir. Bunun son örneklerini de gelişme yolundaki Süt Üreticileri Birliği, Damızlık Hayvan Yetiştiricileri Birliği, Et Üreticileri Birliği olarak görüyoruz. Bunları devletimiz ortaya koymuş, tahsilli insanlarımızın ellerinde de bu günkü örnek durumuna gelmiştir. Gerekli her şey potansiyel olarak kendimizde var. Yeter ki bunları bir araya getirecek üst akıl ve iradeyi, bütün milli ürünlerimiz için de ortaya koyabilelim. Allah’a emanet olunuz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.