Tebrikler TÜRKİYE’M…
Bu hafta milli maç arası nedeni ile liglere ara verilmişti. Süper Lig’e kısa bir mola verip milli formalarımızı giydik ve ulusça büyük heyecanlar yaşadık. Fransa karşısında iki maçta alınan 4 puanla Avrupa Şampiyonası biletini kestiren millilerimiz kritik İzlanda maçında bize lazım olan 1 puanı hanesine yazdırdı ve turnuvaya katılmaya hak kazandı. Formalite niteliğindeki Andorra maçı ise yedek oyuncularımızı ve genç yeteneklerimizi görme imkanı verdi. Avrupa Şampiyonası’na katılan millilerimiz yürekten kutluyoruz.
Türkiye, Avrupa Şampiyonası macerasına 1960’lı yıllardan bu yana sadece üç kere katılabilmişti. En son katıldığımız yıl ise 2008’di. O yıllardan bu yıllara her hangi bir başarı elde edememiştik. Bu yeni jenerasyon gerçekten herkesi mutlu ediyordu. Ne de olsa aradan geçen on bir yıl sonra yine Avrupa’da adımızdan söz ettirmiştik. Bu başarıda öyle kolay gelmemişti. Çünkü milli takımda oynayan ilk on bir oyuncularımızın çoğu Avrupa’da top koşturuyordu. Onlar için de ayrı bir heyecan olmuştu. Milli takımızın yaş ortalaması yirmi dört olurken uzun yıllar bir aksilik olmazsa bu oyuncularla devam edeceğiz. Finallere katılımdan sonra da oyuncularımız birçok dev Avrupa kulübünün radarına girmiş bulunmakta. Şu da bir gerçek ki 2020 yılı Avrupa Şampiyonasını izlemek bizim için de ayrı bir mutluluk olacak. Önceki yıllarda milli takımımız bu tür organizasyonlara katılamayınca turnuvalar bizim için de sönük geçiyordu.
Konyaspor’a gelince lige verilen arayı özel bir maç ve antrenmanlarla değerlendiren takımımızı ligde zor bir fikstür beklemekte. Cumartesi Beşiktaş’la başlayıp Trabzon’la bitecek bir fikstür bizi beklemekte. Umarım bu zorlu süreçte en az yedi puan alırız ve devreye iyi bir puan toplayarak gireriz. Yönetimimiz ve teknik heyetin iyi bir dokunuşla da takıma takviye yapmalarını bekliyoruz. Yoksa ikinci yarı takımızı daha zor günler beklemekte.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.