Terör haramdır
Terör yoluyla masum adam öldürmenin cezası bütün kutsal kitaplarda ölümdür.
Terörün dini yoktur, dini olanda da terör yoktur.
Ben Müslümanım diyerek hatta İslami motifleri kullanarak terör estirip masumları öldüren kişilerin eylemi, Allah’ın bütün evreni ıslah için gönderdiği en büyük iyilik hareketi İslam’la aynı cümlede kullanılamaz.
Dünya dillerinde 300 yıldır kullanılan terör kelimesi şu tamlamalarla da dilimizde yer almaktadır;
Ayrılıkçı terör, bölücü terör, devlet terörü, Siyonist terör, polis terörü, öğrenci terörü, biyolojik terör, uluslararası terör vesaire...
Terör, yasaların pas geçilerek bir nevi cezayı kişilerin vermesi anlamına da gelir.
Bu açıdan baktığımızda İslamiyet’in terörün hiçbir çeşidine cevaz vermediği ortaya çıkar.
Dinimizde her şey hukuk içerisinde ele alınır, bir suç varsa yargılanır cezasını hâkim verir.
Yüce dinimizin masumiyetine gölge düşüren yanlış hareketler batıda büyük bir İslam korkusuna yol açmıştır.
“Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa, sanki bütün insanları yaşatmıştır.” (Maide 32)
İslam'dan önceki bütün dinlerde de haksız yere suçsuz bir insanı öldürmenin haram olduğu bilinmektedir.
Yukarıdaki ayet-i kerimede masum bir insanı öldürmek bütün insanlığı öldürmekle eşit sayıldığı gibi bir insanı hayata döndürmek veya ihya etmekle bütün insanlığı ihya etmekle eş değer sayılmıştır.
Ayrıca bu ayette yeryüzünde bozgunculuk yapıp halkın huzurunu kaçırarak terör esritenlerin ve bu yolla adam öldürenlerin cezasının idam olduğu da açıkça vurgulanıyor.
1790 yılında Fransız devrimi sırasında ilk defa terör kelimesi kullanılmaya başlanmıştır.
Ancak insanları, toplumları, cemiyetleri terör ve terörist olmakla suçlamak çok değişik durumlar ortaya çıkarmıştır.
Mesela 20. yüzyılın İslamiyet'in büyük bir genişleme trendine girdiği sırada
İslam'ın düşmanları yüce dinimizi çökertmek için bir terör kelimesi uydurmuşlardır.
Batılıların ellerinde bulundurdukları büyük haber ajansları, medya organları, sosyal medya yayın organlarıyla büyük bir algı operasyonuna girişmişler ve islamo-fobia İslam korkusunu insanlara yerleştirerek İslam'ın önünü almaya diz çöktürmeye uğraşmışlardır.
5.000 kişinin öldüğü 2001 yılında Amerika'daki ikiz kule saldırılarının nasıl bir kurgu olduğu hala ortaya çıkarılamamıştır.
Ama bu tarihteki başkan George Bush: “artık Haçlı seferi başladı” diyerek gözünü Irak'a, Afganistan'a, Suriye'ye, Libya’ya, İran'a çevirmiş ve İslami terör kavramını güya ortaya atmıştır. Bu ülkelerdeki zulümleri sırasında milyonlarca Müslüman öldürülmüştür.
Dünya kamuoyunu bu büyük oyun o hale getirmiştir ki artık batılılar şu söze inanmaya başlamışlardır;
"Her Müslüman terörist değildir ama her terörist Müslümandır"
İslam ümmetine bu ne büyük bir iftiradır ne alçaltıcı bir sözdür.
Batılıların İslam korkusu islamo-fobia ve güya Müslüman terörist algısına biz gafil Müslümanlar da hemen atlamışlar, atlamaktalar ve kabul ederek birbirlerini suçlar hale gelmişlerdir.
Oysa Cenab-ı Hak “Ey iman edenler! Size bir fasık / günahkar, kafir ve yabancı bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın.” (Hucurat 6) buyurmaktadır öyle değil mi?
Neden bu ayete uyarak yabancı ajansların her dediğini hemen araştırmadan kabul ediyor ve İslami terör islamo-fobiya Müslüman terörist algılarını üstleniyoruz?
Oysa biz Müslümanlar İspanya’dan sürülen Yahudilere kucak açarak ülkemize yerleştirmeyi bilmiş kadirşinas bir milletiz.
Yine 1945 yılında Hitlerin milyonlarca Yahudi’yi öldürmesi, yakması üzerine Avrupa'dan Filistin'e göç eden Yahudilere de hep Filistinliler kucak açtılar evlerini ortak ettiler bölüştüler misafirperverlik gösterdiler. İslam öğretisinin onlara öğrettiği buydu çünkü.
Ama Yahudiler misafiri oldukları Filistinlileri kendi evlerinden kısa zamanda çıkardılar, sonra köylerinden, sonra şehirlerinden çıkardılar.
1945 yılında İsrail diye bir devlet yoktu. 1948 yılında kurulduğunda Filistin'in bugünkü topraklarının %10'u onlarındı %90'ın da kendilerini misafir eden Filistinliler oturuyordu.
Aradan geçen 80 yılda bu oran tam tersine döndü; %90'ında bugün İsrail egemen olurken Filistinliler sadece %10'luk bir toprakta oturmaya mahkûm edildiler.
İşte terör budur; 5 kuruş paran yokken, çırılçıplak geldiğin ülke insanlarını kendi ülkelerinden, evlerinden çıkarmak ve onların yerine yerleşerek bir devlet kurmaktır.
Sonra da Gazze'de, Batı Şeria’da ve Filistin'in her tarafında özellikle Kudüs’te Müslümanların insanca yaşamalarına imkân vermemek, evlerini yıkmak, talan etmek, viran etmektir.
Terör; kadın, erkek, çocuk, hasta, sağ tanımada, BM binası, hastane, sağlık ocağı ayırtmadan saldırmaktır ve on binlerce insanı bütün dünyanın gözü önünde kıymaktır.
Bir de bugün çıkıp kendilerine evlerini, kapılarını açan üstlerini giydiren, karınlarını doyuran Filistinlilerin torunlarını terörist ilan ederek hiçbir şart tanımadan dev şehirleri harabeye çevirip on binlerce insanı katletmektedirler.
İşte terör devleti, işte terör örgütü, işte terör
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.